Sürpriz olur mu?

Ünal Fındık

 

28 Haziran 2017’de Cenevre’de yine ve inşallah son kez yeni bir Kıbrıs konferansı başlayacak.

Ne zaman biter, nasıl biter bilinmez, ama bilinen bu konferans bugüne kadar yapılan Cenevre konferanslarının en kritik olanıdır.

Buna rağmen Kıbrıs halkı hala sessizliğini korumaktadır. Sanki üzerimize ölü toprağı serpilmiş. Öyle durup bakıyoruz. Bizim için biryerlerden birşeyler yapılmasını bekliyoruz.

Kıbrıs müzakere sürecinde Mont Pelerin ve Cenevre zirvelerinden sonra yaşanan krizler sonucunda iki toplumdan küçük bir azınlık aylardır sokaklarda Kıbrıs’ı yeniden birleştirme eylemleri yapıyor. Daha çok insanın katılmasıiçin yırtınıyorlar ama bir türlü katılımcı sayısını artıramıyorlar.

Çünkü çoğunluk henüz umutlanamadı. Bölgedeki gelişmeler, konjonktür ve ilgili tarafların içinde bulunduğu durum nedeniyle çözüm umudu yükselemiyor.

Bu duygu hemen herkeste var. Bende de var. Beklentiler bir türlü çözüm yönünde yükseltilemiyor.

Müzakere süreci Akıncı’nın seçilmesinden sonra Mayıs 2015’de hızlı başladı. İlerlemeler ardı ardına geldi. İlk 4 başlıkta ciddi ilerlemeler sağlandı.

Ama kritik konular hep sonraya bırakıldı.

Sonrası ne zaman?

Elbette sonrası al-var aşamasına geçildiği zamandır.

Peki al-ver aşamasına ne zaman geçilecek?

Kalan 2 başlıkta, yani Güvenlik ve Garantiler ile Toprak’ta yeterli ilerleme yaşanırsa Cenevre’de al-ver başlayacak.

BM Genel Sekreteri Gutteres geçtiğimiz Pazar akşamı liderleri New York’a akşam yemeğine davet etmişti. Amacı 17 Mayıs 2017’de kopan ve Eide’nin mekik diplomasisinin de kurtaramadığı müzakere sürecini kurtarmaktı. Bunda başarılı da oldu. Akşam yemeğinden Haziran ayı içinde 2. Cenevre konferansı çıktı. Gutteres iki liderin önerilerini harmanlayarak Anastasiadis’in garantilerle ilgili önşartını kaldırdı, ama önce güvenlik ve garantilerin konuşulmasını getirdi. Ama Akıncı’nın bütün konular bir paket halinde ele alınsın önerisini de aynen muhafaza ederek, paralel masaların kurulmasını önerdi.

Liderler de bunu kabul etti. Şimdi garantörler de beraber 28 Haziran’da Cenevre’de süreci sonlandırmak için buluşacaklar. İlk olarak ele alacakları Güvenlik ve Garantiler başlığında taraflar esneklik gösterebilirse al-ver aşamasına geçilecek. Böylece çoğunluğun beklediği bir sürpriz çözüme kavuşacağız.

Ama taraflar güvenlik ve garantilerde masaya otururken taşıdıklar görüşlerde, yani Rumlar sıfır asker, sıfır garanti; Türkler de 1960 Garanti ve İttifak anlaşmalarının aynen devam etmesi, ısrar ederlerse ikinci Cenevre konferansı da herhangi bir çözüm bulunmadan dağılacak.

Çözüm olabilmesi için iki taraf da bu pozisyonlarını esnetmelidir. Sanırım süreci kurtarmaya çalışan başta BM Güvenlik Konseyi ve Genel Sekreter olmak üzere AB, ABD ve öteki güçler taraflardan bu esnekleği göstermelerini isteyecekler.

Niyet çözümse esneklik mutlaka olacaktır. Ama niyet olası bir çöküşte suçlu pozisyonuna düşmemekse o zaman iki taraf da suçu karşı tarafa yıkmak için çaba harcayacak.

Özetle çözüme değil suçlu pozisyonuna düşmemeye konsantre olacaklar.  

Cenevre’den sürpriz bir sonuç çıkar mı?

Neden çıkmasın?

Çünkü dünya son dönemde çokça sürprizle karşılaşıyor. Açıkçası Geçen yıl Eylül ayında gerçekleşen BM Genel Kurulu öncesi müzakere sürecinde başlayan sıkıntılar ve tıkanıklıklar bir biçimde hep aşıldı. Ama bugüne kadar görünmez bir el sürecin çökmesine izin vermedi.

Bu “görünmez el” olası bir sürpriz için de elbette oralarda olacaktır. Çünkü aksi halde Temmuz ayı ile birlikte hem bölge, hem de Kıbrıs suları daha da ısınacak. Temmuz ortasında doğal gaz yataklarında başlatılacak yeni sondaj çalışmaları bölgemizi çok daha fazla ısıtacak gibi görünüyor.