Suriye

Erdinç Gündüz


Dünyanın gündemindeki en önemli konu hala Suriye... Uzaktan yakından, dört bir yandan, her kafadan bir ses çıkmaya  devam ediyor.  Askeri müdahale isteyenler de var, askeri müdahaleye şiddetle karşı çıkanlar da.
Başta Türkiye olmak üzere, askeri müdahaleyi gönülden isteyip kapının eşiğinde görenler son günlerde hayal kırıklığı içinde.  Kimyasal silahların kullanılmaya başlanmasıyla  müdahalenin de kesinleştiğini  sananlar kısa süre içinde bir şok daha yaşadılar. Çünkü, konu pazarlık konusu haline getirilmişti.  Tam aksine, müdahaleden çark edenlere göre Suriye kimyasal silahlarını kullanmayı keser, hatta bu silahları elde çıkarmayı kabul ederse müdahale olmayabilirdi.  Askeri müdahalede çok istekli görünen ABD bile bu pazarlıklarda başrol üstlenmiş kıvırmaya başlamıştı.
Savaş taraftarları çok üzgündü. Ama savaş karşıtları bu yeni durumdan memnundu. Savaş karşıtlarına göre savaşlar çözüm olamazdı... Yeni savaşlar çok sayıda insanın daha ölmesi demek olacaktı... v.s... v.s.
***
Bu gürültü patırdı ve karmaşa içinde bazı şeyler gözden kaçmaktaydı galiba.  Örneğin:
Suriye’deki iç-savaşta bu güne kadar 100 bin’i aşkın insan ölmüştü... Ölenlerin kaçının kimyasal silahlar,  kaçının klasik silahlarla hayatını kaybettiği bilinmiyordu. Bundan sonra, silahlı veya sivil,  kaç kişinin daha hayatından olacağı konusunda da bir tahmin yürütmek zordu. Yoksa acaba, başlangıçtaki  müdahale taraftarları,  “Bizden insanlar öleceğine Araplar ölmeye devam etsin..” mi demişlerdi ?
Canlarını kurtarmak için sadece Türkiye’ye göç eden Suriyelilerin sayısı 1 milyon’u aşmıştı...  Bundan sonra, hayatını kurtarmak için kaç kişinin daha Türkiye dahil başka ülkelere sığınacağı da bilinmiyor, tahmin edilemiyordu. Yoksa dünya, “Nasıl olsa bize gelemiyorlar.. Ne yapacağını, sığındıkları ülkeler düşünsün..”  mü demeye başlamışlardı ?
Kimyasal silahlar üzerine oturtulmuş ‘pazarlık’ sonrasında Esad’e verilen mesaj neydi ? Örneğin, “Kimyasal silah kullanma ama karşıtlarını öldürmek için tank, top, tüfek, bomba, kimyasal olmayan füze vb. Kullan biz de sesimizi çıkarmayalım...” mıydı ?
***
Bu genel görünümü içinde, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Hükümetin Başı Recep Tayyip Erdoğan  neden taa baştan beri askeri müdaheleden yana tavır koymuştu ?  Hatta müdahale için bahane arıyor havasındaydı. Nitekim bir de Suriye helikopteri düşürüldü.
Bir askeri müdahalede Türkiye’nin rolünün ne olmasını planlıyordu ? Hedef ve amaç neydi ? Daha da önemlisi... T.C. Hükümeti, acaba, Suriye’nin askeri gücünü fazlaca mı küçümsüyordu ?  Gerçekten – üst düzey bir yetkilinin söylediği gibi- Türk ordusunun 24 saatte Şam’a gireceğine mi inanılıyordu ? Bir savaş sırasında Suriye’nin 4000 küsur tankını, savaş uçaklarını, 200-300 mil menzili olan füzelerini,  hatta ve hatta kimyasal silahlarını Türkiye üzerinde kullanmayacağı mı düşünülüyordu ?
En sonunda Suriye, bu savaşta  yenilecek de olsa,  eğer tüm gücünü kullanarak direnirse, Türkiye’de verilecek insan kaybı ve diğer yıkımların hesabını kim ve nasıl verecekti ?