İlk görüşme olumlu; liderlerin mesajları yapıcı, toplumun heyecanı önemli…
Yeniden bir umut yeşerdi.
Yeniden özne olduğumuzu hissettik.
Yeniden kendimize güvenimiz geldi.
Umarım sonu yeniden ve derinden bir hayal kırıklığı olmaz…
Kırılmaktan, dağılmaktan, belirsizliğin içinde savrulmaktan yorulduk artık.
***
Kıbrıslı liderler Tufan Erhürman ve Nikos Hristodulidis’in ilk görüşmesine dair çok yüksek bir beklentim olmadığını söylemeliyim.
Bir tanışma olacaktı…
Bir niyet okuma…
Bir yeni başlangıç…
Oldu da.
***
Kıbrıslı Türk lider, toplumunun günlük beklentilerini masaya getirdi.
Karma evliliklerden doğan çocukların vatandaşlık hakkı, geçiş noktaları, güneş enerjisi santrali, 14 yaş altı çocukların dostluk maçları yapabilmesi, mülkiyetle ilgili tutuklama ve yargılamalar özellikle önemliydi.
Bunlar aslında yalnızca teknik başlıklar değil; yıllardır çözümün gölgesinde bekleyen insani yaraların birer ifadesi.
Tufan Erhürman, resmi müzakerelerin başlamasına ilişkin dört önerisini de ortaya koyduğunu söyledi.
Kıbrıslı Rum lider bu anlamda biraz daha sessiz kaldı. Muhtemelen onların da talepleri, önerileri ve beklentileri olacak.
Burada önemli olan, karşılıklı olarak yapıcı durabilmek… Çünkü her iki toplum da yıllardır kendi mağduriyetine odaklanmış durumda. Karşı taraftan gelen her talep ya da hassasiyet “şeytanlaştırılarak” algılanıyor.
“Müzakere için müzakere” gibi bir süreç bizi bekliyor anlaşılan… Bu düğüm biraz daha zor çözülebilir.
Ama kapsamlı çözüme giden yolda, hayatın içinde yeni uzlaşılar, yakınlaşmalar, kolektif adımlar ve gerçek bir barış iklimi mümkün.
İlk görüşmenin en olumlu yanı, “suçlama oyunları” üzerinden bir iletişimin yaşanmaması…
Umarım bu yapıcı, iyileştirici ve umutlandırıcı tavır sürer.
***
Liderler – ve temsilcileri – çok daha sık bir araya gelebilir. Belki bir “görüşme heyeti” oluşturmak gerekecek.
Bu buluşmaların her defasında törensel bir ortamda olması da şart değil. Tören, maalesef pozisyon almayı dayatıyor; pozisyon ise diyaloğu bir “gösteri”ye dönüştürüyor.
Kıbrıslı liderler neden birbirlerinin evine misafir olmasın? Neden heyetler sık sık görüşmesin?Neden masadaki başlıklara uygun sivil toplum ve siyasi partilerden insanlar bu süreçlere eşlik etmesin?
Çünkü çözüm, yalnızca iki liderin değil, iki toplumun müşterek aklıyla mümkün olacak.
***
Çok gündeme gelmedi ama Kıbrıslı Rum liderin, Avrupa Birliği dönem başkanı sıfatıyla Financial Times’a yaptığı öneri de önemli:
Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ne bir liman açması karşılığında, Türkiyeli iş insanlarına Avrupa’da vize serbestliği.
Hele ki bu öneri, Kıbrıslı Türklere yönelik Doğrudan Ticaret Tüzüğü ile birlikte ele alınırsa…
Kıbrıslı Türkler Avrupa’ya doğrudan ticaret yapabilse…
Türkiyeli iş insanları vizesiz seyahat edebilse…
Türkiye’nin liman açmakla ne kaybı olacak?
Bazen ezber bozucu adımlara biraz daha esnek yaklaşmak önemlidir.
Hayatlarımız daha iyi bir yere gidecekse…