SUAT GÜNSEL NEDEN DURUMA EL ATTI?

Ülkede bir kaos ortamı olduğu konusunda son derece yaygın bir inanış var. Her gün bu konudaki düşüncelerini birçok kişi ya da örgüt kamuoyuyla paylaşıyor. Ancak dün YDU Kurucu Rektörü Suat Günsel’in kamuoyuyla paylaştığı mektupta dile getirdiği ben

 

Ülkede bir kaos ortamı olduğu konusunda son derece yaygın bir inanış var.

Her gün bu konudaki düşüncelerini birçok kişi ya da örgüt kamuoyuyla paylaşıyor. Ancak dün YDU Kurucu Rektörü Suat Günsel’in kamuoyuyla paylaştığı mektupta dile getirdiği benzer görüşler ve bunların gündeme gelme şekli son derece ilginçti.

İlginç kelimesini özellikle kullanıyorum çünkü, bir üniversite rektörünün, Cumhurbaşkanı’na ülkedeki duruma el koyması dahası, UBP içindeki parçalanmayı önlemesi yönünde açık bir çağrı yapması çok alışıldık bir durum değil.

Cevaplanması gereken Suat Günsel’in neden böyle bir müdahale ihtiyacı hissettiği ve bunu neden kamuoyu önünde yaptığıdır.

Suat Günsel’in her hükümet döneminde, bu ülkede devlet otoritelerinin de üstünde birçok farklı kesimle doğrudan çok yakın ilişkileri olduğu bir gerçek.

Hükümetler kimseyle yapmadıkları anlaşmaları, kimseye tanımadıkları ayrıcalıkları Suat Günsel’in kişiliğinde bir özel üniversiteye yapıyorlar.

Bu Tıp Fakültesi’nin kurulmasında, devletin burası ile özel anlaşma yapmasında da böyle oldu.

Zaman zaman kamuda maaş ödemelerinde, belediye sıkıntılarında yine bu üniversitenin bizzat devreye girdiğine şahit olduk.

Bunlar her dönemde rahatlıkla yaşanırken, aynı üniversite bünyesinde bir anda tam burslu İlahiyat Fakültesi kurulup, ülkenin en büyük camisi de inşa edilebiliyor.

Medyadan siyasete, askerden muhafazakar kesime kadar her dönemde çok yakın ilişkileri ve bu ilişkiler üzerinden elde edilen somut kazanımları var, Suat Günsel’in ya da üniversitesinin.

Ve şimdi, UBP içinde kurultay kavgaları tavan yapmışken, Başbakan, “kimseye bakanlık teklif etmedim” derken ve nedense aynı anda Afrika ve Volkan Gazeteleri’inde bunlar yalanlanırken, Sayın Günsel, Cumhurbaşkanı’na bu duruma el koyması çağrısında bulunan bir mektup yazıyor ve bu mektubu da kamuoyuyla paylaşıyor.

Mektubun ilginç birkaç noktasına birlikte bakalım;

“…Ancak bu sâyede kurduğunuz parti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 'Ulusal Birlik'i hedefleyen parti, gözümüzün önünde parçalanmaktan kurtulabilir…”

“…KKTC’nin egemenliğini sürdürmesindeki en önemli tarihî ve fiilî teminat olan Türkiye Cumhuriyeti, bu tarihî mes'uliyetini haleldâr edecek gelişmelerden önemli sıkıntılar duymakta olduğu, şüphesiz bizlerden önce siz Cumhurbaşkanımızca bilinir ve teslim edilir.

Son bir nokta olarak, söz konusu parçalanmanın giderilmesinin temenni edinmesine karşılık, taraflardan birinin kendi lehine netice alıcı olmak için belirli mikro siyasal teknikler ve toplantı yöntemleri kullandığının gözlemlendiği de kaydedilebilir...”

Acaba Sayın Günsel’in mikro siyasal teknikler dediği, İrsen Küçük’ün yeni istihdamları mıdır?

Son derece ağdalı bir dil kullandığı mektubu Günsel, özellikle son dönemlerde çok geniş temsil güçleri olan kişilerin de kendisine bu rahatsızlıkları iletmesi nedeniyle kaleme aldığını not ederek bitiriyor.

 Herşeyden önce tarafsız olması, parti içi çekişmelere aslında karışmaması gereken bir pozisyonda olan Cumhurbaşkanı’na bu kadar açık bir müdahale çağrısını Günsel’e yaptıranın ne olduğu dikkat çekici bir konudur.

Yine de bu konuda siyaset dahil bu soruların kamuoyunda ne kadar sorulacağı ciddi bir soru işareti. Zira herkes mevcut ilişkileri konusunda hassasiyet gösterdiği için, nasıl Anayasa’ya aykırı olarak Cumhurbaşkanı’ndan müdahale talep edebilirsin diye de kimse sormayacaktır, muhtemelen Sayın Günsel’e.

Ancak sanırım, Suat Günsel’in mektubu, yaşananların bir kurultay hesaplaşması ve koltuk hırsının ötesinde, daha derine inen bir iktidar ve varoluş kavgasının olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor.

Dahası, yaşanan kaotik durumun tek başına bir hükümet sorunu olmadığını da anlatıyor.

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri