‘Su’ dersleri

Sami Özuslu

Türkiye’den gelen suda ‘mutlu son’a ulaşılırken, şimdi bir de ‘kazanan/kaybeden’ polemiği yaratmak çok da akıl karı değil.

Lakin incir ipi gibi uzayan ve siyasetin göbeğine yerleşen, toplumun ana gündemi haline gelen ‘su’dan bazı dersler de çıkarmak lazım…
Ders çıkarmak ve bunu kayıtlara geçirmek lazım…
Kayda geçirmek ve bundan sonra benzer durumlarda oturup notlara bakmak lazım…
“Oldu da bitti maşallah” deyip, konuyu kapatmak yerine, ‘kıssadan hisse’ çıkaralım.
Toplumun bütün kesimleri…
Hükümet…
Bakanlar…
Koalisyon ortağı partilerin yönetimleri…
Parti tabanları…
Sivil toplum…
Basın…
Ve Ankara…
Ve Ankara’nın katı bürokrasisi…
Ve Ankara’nın Lefkoşa bacağındakiler…
Herkesin ‘ders’e ihtiyacı var!
**
Anamur’dan Girne’ye bağlanan borulardan akan su bize şunları öğretmiş olmalı bu süreçte:
1. Demek ki ‘Anavatan’dır diyerek, Ankara’dan önümüze her konulan metni ‘evet efendim, sepet efendim’ diyerek imzalamamak lazımmış.
2. Demek ki “Buna imza atmazsak maaş ödeyemeyiz ha” diye etrafa ‘sünnetçi korkusu’ yaymakla bir yere varılamazmış.
3. Demek ki “CTP Parti Meclisi’nin yaptığı da nedir? İşi yokuşa sürüyorlar” gibi cümleler kurmamak gerekirmiş.
4. Demek ki önce “Hemen imzalanmazsa çekiliriz” deyip sonra da “Başbakan istediği gibi çözsün, biz içeriğine karışmayız” gibi bir açıklama yapmak siyasette ‘etkisiz eleman’ durumuna düşmekten başka işe yaramazmış.
5. Demek ki ‘yaygaracı’lara da zaman zaman ihtiyaç varmış.
6. Demek ki siyasetin çözeceği işleri ‘müsteşar yardımcısı’ düzeyine hapsetme ısrarı yanlışmış.
7. Demek ki partiye “İmzalayalım da imzalayalım” diye tek ayak üzerinde baskı uygulamak bazen çare olamıyormuş.
8. Demek ki Ankara ile müzakere edebilmek de mümkünmüş.
9. Demek ki kimi medya figürlerini ve organlarını ‘algı operasyonu’nda kullanmak suretiyle bu toplumu gütmek öyle kolay bir iş değilmiş.
10. Demek ki bu tür ciddi konularda çok daha önceden ve çok daha ciddi hazırlık gerekliymiş.
11. Demek ki bir konuda müzakere etmek ne o konuya topyekun karşı çıkmak ama ne de tavla-teslim olmak anlamına gelmezmiş.
12. Demek ki ‘kuru gürültü’ye dönüşmemesi kaydıyla çok seslilik herkese ve her zaman lazımmış.
**
Hepimize iyi dersler, başarılar…