‘Stabil para’ya geçelim mi?

Sami Özuslu

 

Bu ülkede sık sık ‘dejavu’(*) yaşıyoruz.
Her ‘yeni müzakere süreci’ bir tür ‘eskinin tekrarı’ gibidir.
Her ‘ekonomik kriz’ bir diğerine benzer.
Trafikte her yıl maalesef ‘dejavu’ yaşıyoruz.
20 senedir “KKTC ilelebet yaşayacak, tanınacak” nutukları dinledik, birbirinin aynı sözlerle...
TC-KKTC ilişkilerinde gözümüzün içine baka baka söylenen yalanları, Antalya’da göndere çekilen Kıbrıs Cumhuriyeti bayrağını görünce biraz unutur gibi olduysak da, hala o yalanları yutan yok değil...
Hal böyle olunca ‘olduğumuz yerde sayıyoruz’ gibi bir algı gelip yerleşiyor beynimize...
**
Bundan 20 sene kadar önceydi...
Türk Lirası sürekli değer kaybediyor, enflasyon oranları üç haneli rakamlara ulaşıyordu.
Fakirleşmek, mahfolmak için kumar oynamaya, hovardalık yapmaya, soyguna uğramaya, deprem yahut sel felaketi gibi bir doğal afet yaşamaya lüzum yoktu.
Akşamdan sabaha cebinizdeki para olduğu yerde değer kaybediyor, aldığınız parayı dövizciye götürüp yabancı paraya çevirene kadar para kaybetmeye devam ediyordunuz.
Türk Lirası “dünyada en itibarsız para birimleri” listesinin doruklarında gezinirken, Kıbrıs Lirası uygulamasından ‘bir gece ansızın’ Türk Lirası’na geçen Kıbrıslı Türkler de Türkiye halkları gibi perişanları oynuyordu.
**
Durum ve vaziyet buyken 1990’ların ortasında Kıbrıslı Türkler içinde bir tartışma yaşanmıştı.
Türk Lirası’nın değer yitirmesinden kaynaklanan kayıpları önlemek için çıkış yolu aranıyordu. Yapılan çeşitli öneriler arasında akılda en çok kalan “stabil para birimi”ne geçişti.
O dönemde Kıbrıs Cumhuriyeti henüz Avrupa Birliği üyesi değildi. Türkiye de ‘aday’ statüsü kazanmamıştı. AB ile ilişkiler şimdikinden çok daha mesafeliydi, hatta ‘milliyetçi’ kesimlerde ‘AB alerjisi’ vardı.
O yüzden ‘stabil’, yani ‘istikrarlı’ para birimi önerenler Euro’dan çok Dolar ve Sterlin üzerinde duruyordu.
‘Stabil para’ önerisi fiilen o yabancı para birimini kullanmaktan çok ‘muhasebe birimi’ olarak o paranın baza alınmasını öngörüyordu.
Tartışmalar uzun uzadıya yapıldı, ancak günün sonunda “KKTC’nin kendi mali imkanlarıyla bu işe kalkışamayacağı, TC’nin de ‘stabil para’ya geçiş konusunda KKTC’yi finanse edemeyeceği” sonucuna varıldı ve ‘stabil para birimi’ tartışması rafa kaldırıldı.
**
2000’lü yıllarda TL’nin aşırı değer kayıpları dizginlendi. Uzun zaman TL istikrarlı şekilde yoluna devam etti.
Son bir yıl, hatta biraz daha uzunca bir süredir TL yeniden SOS vermeye başladı.
Yıllar öncesinin manzaralarına henüz uzak olunmasına rağmen, Türkiye’deki iç siyasal ve cemaatsal kapışmanın nereye varacağı kimse tarafından kestirilemiyor.
Ancak karşılıklı ‘darbe’ iddiaları eşliğinde derinleşen kapışmanın ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeye devam edeceği kesin...
Türkiye hapşırınca neze olan KKTC’nin bu gidişle zatürree’ye yakalanması uzak ihtimal değil...
Dolayısıyla ‘stabil para’ konusu dahil, bu belirsiz gidişattan nasıl korunacağımızla ilgili bir tartışma süreci başlatsak ve çıkış yollarını araştırsak fena olmaz.
‘Dejavu’ olacak ama zaten biz buna alışığız!
--
(*) Dejavu: Bir yeri daha önce görmüş olma veya bir olayı daha önce yaşamış olma duygusu. (Kaynak: Türk Dil Kurumu-Büyük Sözlük)