Sonunda en dibi gördük

Mert Özdağ

Sonunda en dibi gördük?

Galiba gördük.
Lefkoşa'da birileri eylem yapıyor, inanın ki dikkatimi çekmiyor.

Ivır zıvır sızlama ile eylem olmaz.

Nerede o eski eylemler?
"Tedarikçiler akaryakıt satışını yine durdurdu"
Neden?

Herkes başka bir şey söylüyor.

Dakikalar sonra benzincilerde bir kaos!
Öyle böyle değil!
Lefkoşa trafiği felç…
Kadının biri küfrediyor aracının camından.

***

Meclis kürsüsüne çıkıyor “Başbakan”, “Anayasa’yı oy çokluğu ile ihlal ettik” diyebiliyor.

Hem de “başkanının” her gün “Yüce Meclis, yüce kürsü” dediği yerde!

Hem de her Allah’ın günü “devlete sahip çıkacağız” diye naralar atan adamlar yapıyor bunu…

Böylesine mi çirkinleşir siyaset?
Çok üzülüyorum.
Çok ama çok üzülüyorum.

***

Gaz bitmiş memlekette, akaryakıt vermiyorlar.
Bir yaşlı amca, elinde bir şişe benzin dolduruyor.
Anlı şanlı Lefkoşa!

Her yerinden lağım fışkırıyor.

Refüjlerinde seçimlik petunyalar…
Yayalar yollarda araçların arasında ölümle dans ediyor, tam bir kargaşa var.
Hava da nemli, yazdan kalma, bunaltıcı.
Hani geçen hafta kar soğukları vardı, havası da şaşırmış!

Memlekete dönüp bir uzaktan bakmaya çalışıyorum.

***

“Hemen hemen herkes mutsuz” diye röportaj veriyor sosyologlar, sayfa sayfa…

Akaryakıt satışı durmuş, gaz bitmiş.
Elektrik Santrali'nin yakıtı da bitmiş, her gece elektrik kesintisi var.

Yerel seçim tarihi siyasette kaosa dönüşmüş.
Pahalılık herkesi yakmış.
Döviz daha dün rekor kırmış, arabadaki bozuk Euro'lar değere binmiş, dövizcide bozdursam mı?
Arasta'nın güneyinde bir burger yemek servete dönüşmüş.
Yoklar ülkesinde Başbakanlık koltuğunu işgal eden kişi “Anayasa’yı ihlal ettik” diye açıklama yapmış, gecesi elektriği de güneyden almış!

Yüce Meclis! Yüce kürsü!

Evet evet yoklar ülkesi burası.

Akaryakıt yok.
Gaz yok.
Para yok.
Refah yok.
Sağlık yok.
İş yok.
Hükümet yok.
Seçim yok.
Başbakan yok.
Demokrasi yok.
İrade yok.
Yok yok yok.
Anayasa’yı ihlal var.
Rezalet var.
Kaos var.

Pahalılık var.

Mutsuzluk var.

İş bilmezlik var.
Utanç var.
Hem de çok büyük bir utanç var.


Virüs geçer de bu siyasi virüsü ne yapacağız?

2020 Mart’ından bu yana her yere şüpheyle bakıyoruz.

Öpmek için yanaşan yanaklara, tokalaşmak için uzanan ellere, marketteki raflara, bankamatikteki düğmelere tiksinerek dokunuyoruz/dokunamıyoruz.

Nerede bu virüs? Göremiyoruz ve göremediğimizden daha da korkuyoruz.

Ölümler yeniden ürkütüyor.

Bu illetin insan ayırdığı yok. Nereden çıkacağını, kime bulaşacağını kimse kestiremiyor.

Sevdiklerimizi korumak istiyor, ama neden koruyacağımızı da bilemiyoruz.

Evden çıkmayalım mı? Ne mümkün?

Ölüm aramızda dolaşıyor, ne sesi var, ne de görüntüsü…

Böylesi bir bilinmezlikten daha kötüsü nedir diye düşünürken bir siyasi tiyatro yansıyor TV ekranına…

Virüsten daha beter!

İçimden diyorum ki; "elbet bir gün bu hastalığın çaresi bulunacak ancak sığ ve beceriksiz siyasetimizin çaresi de bulunmayacak, aşısı da"

Kronik bir siyaset hastalığımız var.

Aşısı yok, bulunmayacak!

Tedavisi de mümkün değil…

TV programında, bir bakanın ağzından dökülen cümlelerde, meclis oturumlarında…

Ne kadar net izliyoruz bunu…

"İyi adam" vesselam!

İyi, iyi olmasına da, her şeyi bir birine karıştırmış!

Bu kadar da rezil olunmaz, bu kadar da amatör, bu kadar da döküntü.

Bu tabloya bakıp "biz iyi gidiyoruz" diyemiyorum ki!

İyi gitsek ne fayda! Kronik siyaset virüsü her yanımıza bulaşmış.

"İyi adam" diye seçtiklerimize bak!


“Kalmadı abi”

Teknecik’de bir şeyler oluyor.

Bir şeyler diyorum çünkü ne olduğu belli değil.

Nedir diye merak ediyorsunuz gazeteci refleksi ile.

Bilgi yok, iddia çok.

Olan şu; Teknecik çalışmıyor.

Soru şu: Neden?

Mesela Müdür “Yakıt var, ancak arıza oldu” diyor.

İçeriden yetkililer “Yakıt bitti” diyor.

Sonra ertesi gün Başbakan “Çarşamba yakıt gelecek” diye müjde veriyor.

E hani yakıt vardı?

Gerçekten varsaydı neden bu müjdeli haller?

Gerçek ne peki? İnanın kimse bilmiyor.

Geçen haftalarda da yaşadık.

Benzincilerde yakıt yok.

Benzinci “Tedarikçi vermiyor” diyor.

Tedarikçi “Gemi gelmedi”

Başbakan “Benzin var” diye açıklama yapıyor.

Akaryakıt almaya gidiyorsun, pompacı “Kalmadı abi” diyor.

Var mı yok mu derken akşam oluyor.

Gerçek ne peki?

İnanın Başbakan da bilmiyor, pompacının dediğini doğru: “Kalmadı abi”

Hükümet mi?

“O da kalmadı abi”