Sokağa mı indiniz?!...

Tayfun Çağra

Hem sıkılanacağız, hem de haddimizi bileceğiz.

Türkiye’nin havuz medyasında yer alan bir yayın organı yazdığına göre herhalde yalan değildir.

Çünkü o havuzda yer alan bir yayın organı birilerinden habersiz veya onaysız bir şey yazamaz diye düşünüyorum.

***

Peki neden haddimizi bilmemiz için sıkılanacağız?

Çünkü başörtüsü tüzüğüne karşı çıkmışız…

Çünkü sendikalar sokağa inmiş…

Çünkü baş kaldırmışız, dik durmuşuz, karşı çıkmışız…

Çünkü bizim kültürümüzü, yaşam tarzımızı savunmuşuz…

Çünkü geriye değil, ileriye gitmeyi tercih etmişiz…

***

Böyle şeyler Türkiye’de olamıyor ya!

Burada da olmaması lazım!

Neden?

Çünkü demişlerdi ya;

“Türkiye’de ne varsa burada da olacak.”

Kime sormuşlar bilmiyorum.

Gerçi sormalarına gerek yok çünkü böyle bir zorunluluğu önlerine koymamışız.

Onlar da yapıyorlar, kesiyorlar, biçiyorlar.

***

Bunu yaparken kendilerinde hak görüyorlar…

Neden?

Daha önce söylediğimiz gibi; Bu toprakları aldık, insanımızı getirdik, yerleştirdik.

Oradakiler mi?

Zaten azınlıkta kalmışlar… Seslerini bile çıkarmamaları gerek.

Çıkardılar mı; Hadlerini bildiririz o zaman…

***

‘Atadıkları sözde yöneticilerimiz aracılığıyla da toplumumuzu şekillendirerek, buraya aktardıkları nüfus içinde eritmek ve soru sormayan, karşı durmayan, sessiz, cahil bir topluluk haline getirmek amaçlanıyor’ dersek yanlış olmaz.

Evet, bizim sözde yöneticiler buna aracılık ediyorlar.

İşte bir gecede aniden geçirilen başörtüsü tüzüğü gibi…

Birileri yazmış, ellerine vermiş, “hemen geçirin” denmiş ve onlar da bunu yapmış.

Vicdanları rahat mı!

Anlaşılan çok rahat.

Neden, nasıl mı?

Bilemem. Eğer gerek duyarlarsa o vicdanları rahat olanlar bu rahatlığı açıklarlar herhalde.

***

“Geçit yok” ateşleri Lefkoşa’dan sonra bölgelere taşındı ya…

Rahatsız oluyor birileri…

Halil Falyalı’nın etrafında gelişen olaylar ve bu olaylardaki isimlerin ortada dolaşması bugünlerde yine gündemken o konuda buradaki sözde yöneticilerimizden hiçbir açıklama yok.

Türkiye’de ise bazı kişilerden tehdite varan açıklamalar…

Röportajı yapan Ayşemden Akın’a yapılan tehditler ortadayken yine bizim sözde yöneticilerimizden ses seda yok.

Onlar okullar, hastaneler yerine Külliye’ye harcanan paralarla yapılan makamlarına yerleşmekle meşgul bugünlerde…

***

Bizimkiler mutlu.

Toplumumuza had mı bildirilecek?

Birileri sıkılayacak mı?

Onlara ne! Bu toplumun dertleriyle ilgileri yok ki!

Onlar başka yerin çalışanları…

Patronlar emretsin, onlar da yapsın!..

***

Başka ne yaparlar bilemiyorum ama gördüklerimiz;

Biri, köpeğiyle sabah yürüyüşüne çıkıp Torosları çeker…

Bir başkası, evine kolay dönsün diye beton bariyerleri kazaların olması pahasına ortadan ayırır…

Diğeri Kırgızistan’a küsse mi diye düşünür…

Ha bir de her şeyden bağımsız, partisinde bir tek kendisi kalmış biri var.

***

Bu zatların dışında herkes, nasılsa ‘Had bildirmeye’, ‘sıkılamaya’ cevap verecektir.

İşlerini kaybetme pahasına patrona karşı çıkılır mı!

Ha, çıkılabilir tabii ama yürek varsa!

O makamlarda oturmanın gereğinin farkında iseler…

Kendileri için değil, toplumları için orada olduklarının farkındalığına sahipseler… 

“Öyledirler” demek isterdim ama “görünen köy kılavuz istemez” demişler.   

Karikatür: Mustafa Azizoğlu