Sayın Erhürman, Sayın Mustafa Alkan ile katıldığı televizyon programında, müzakerelerin başlaması için ortaya koyduğu 4 maddeyi bir kez daha anlattı. Bu yazıda Mustafa Alkan ile katıldığı televizyon programı baz alınsa da Sayın Erhürman’ın katıldığı her programda veya verdiği her demeçte benzer şeyleri söylediği herkesin malumudur.
Sayın Erhürman’ın ortaya koyduğu 4 maddeyi; Kıbrıslı Türklerin federasyon talebi serüveninde harcadığı yirmi yılın sonunda ortaya çıkmış önemli emniyet supapları olarak nitelendirmek mümkündür.
Tufan Erhürman, birinci madde olarak “siyasal eşitliği” koyduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bu birinci madde tamamlanmadan ikinci veya üçüncü maddeye geçmem.” Bu dört maddede uzlaşılmadan “esasa” dair; yani federasyon, konfederasyon veya gevşek federasyon modelini konuşmanın da gereksiz olduğunu vurguluyor.
İlk bakışta Sayın Erhürman’ın izlediği strateji oldukça akıllıca. Bu strateji; federasyon-KKTC ana fay hattı üzerinden oluşacak siyasi kutuplaşmaları ve toplumsal kaygıları minimuma indirmeyi, aynı zamanda en geniş toplumsal uzlaşıyı sağlamayı hedefliyor.
Erhan Arıklı’nın “Tufan Hocam müthiş bir strateji benimsiyor ve ona desteğimiz tamdır” mealindeki açıklaması ile Zeki Çeler’in “Erhürman’ın izlediği yoldan memnunuz” açıklaması, bahsettiğimiz bu geniş toplumsal destek ağının en somut ve çarpıcı örneğidir.
Ancak belli bir kesim, Erhürman’ın federasyona gönüllü olmadığı yönünde tespitlerde bulunuyor. Örneğin, kamu görevlerinde önemli tecrübeye sahip değerli düşünür ağabeyimiz Bülent Kanol ise “Tufan Erhürman federasyondan vazgeçti” yorumunda bulunmuş.
2025 seçimleri öncesinde TV programlarına çıktığımda, Kıbrıslı Türklerin 20 yıllık federasyon müzakere sürecine bakarak “Ayakları Yere Basan Federasyon” şiarını savunmuştum. Sayın Erhürman, 4 madde formülasyonu ile yıllarca tartışılacak ve kitaplar dolusu yazılacak bir konuyu en sade ve basit biçimiyle anlaşılabilir, üzerinde hemfikir olunabilir ve anlatılabilir düzeye getirmiştir. Dolayısı ile, CB Erhürman’ın 4 maddesi, benim lügatimde “ayakları yere basan federasyon” masasının 4 sağlam ayağına denk gelmektedir.
Sadece bir konuda, ufak bir kafa karışıklığına yol açabilecek bir noktayı dile getirmekte fayda görüyorum. Tufan Erhürman; ortaya koyduğu 4 maddeyi yöntem, kural ve metodoloji olarak belirliyor ve bunu esastan (federasyon veya konfederasyon çözüm modeli) çok katı bir biçimde ayırıyor. “4 madde esas ile ilgili değildir, sadece metodoloji ile ilgilidir” diyor.
Ancak 4 maddenin birinci ayağını federasyondan veya çözüm modelinden (esastan) bu denli katı şekilde ayırmak mümkün müdür? Veya buna gerek var mıdır?
Örneğin; birinci madde, “siyasal eşitliğin pazarlık konusu olmayacağı” üzerine kuruludur. Ayrıca dönüşümlü başkanlık ve kurumlara etkin katılımın da tartışma konusu olmayacağı prensibini içeriyor.
Bu sadece bir metodoloji, kural veya yöntem mi? Yoksa aynı zamanda oluşacak olan federasyona dair esaslı bir öngörü ve talep mi?
Sayın Erhürman, Mustafa Alkan ile yaptığı TV konuşmasında Amerika’daki federasyon ile Bosna’daki veya Belçika’daki federasyonların birbirinden oldukça farklı olduğunun altını çiziyor; ancak bu tartışmaların 4 maddelik metodolojiden sonra yapılması gerektiğini vurguluyor. “Önce metodoloji, sonra esas” diyor.
Gelgelelim, birinci maddedeki “dönüşümlü başkanlık olmazsa olmaz” koşulu, aslında esasın; yani federasyonun çok net ve detaylandırılmış bir siyasi talebi olarak göze çarpıyor. Örneğin Amerika’daki federasyon modeli dönüşümlü başkanlık içermiyor. Ayrıca dünyadaki federasyon modelleri içinde en belirgin dönüşümlü başkanlık sistemi olan ülke sadece Bosna Hersek’tir.
Hal böyleyken, “birinci madde esasa dair değildir, sadece oyunun kurallarını belirler” yorumunda bulunmak mümkün müdür? Örneğin “müzakerelerin belli bir takvimleme içinde olması” şiarı tamamen kurala ve yönteme dairdir. Ancak birinci madde hem esasa hem de yönteme dair taleplerde bulunmaktadır.
Benim penceremden bakıldığında, Sayın Erhürman’ın birinci maddede ısrarcı olması, tarihsel deneyimlerden ortaya çıkmış gerçekçi ve gerekli bir siyasi duruşu simgeler. Ancak bunun sadece metodoloji, kural veya yöntem olduğunu söylemek ve esasa (federasyona) dair olmadığını iddia etmek çelişkili olduğu için kafa karışıklığına sebep olabilir.
Zira Erhürman’ın birinci madde ısrarının tarihsel dayanağı, Sayın Akıncı ve Sayın Anastasiadis’in Crans-Montana’daki çöküş noktasına tekabül etmektedir. Erhürman, Alkan ile yaptığı programda; Crans-Montana’da dönüşümlü başkanlık ile garantiler konusunun birlikte pazarlık edildiğini, Türk tarafının garantiler konusunda açılım yaptığını ancak bunun karşılığında Anastasiadis’in dönüşümlü başkanlığı kategorik olarak reddederek masayı terk ettiğinin altını çizdi. Ve şu kelimeleri seçerek de şu yorumda bulundu: “Bu süreçte iyi niyetli olmadıklarını gördük.”
Burada Sayın Erhürman, hukukçu ve beyefendi kimliğiyle Rum tarafı için “iyi niyetli olmadıklarını gördük” derken sizce ne demek istiyor? Amiyane tabiriyle Rum tarafının Crans-Montana’da aldatmaca yaparak Türk tarafına kazık attığını mı söylemek istiyor acaba? Bu sorunun aksini iddia eden varsa buyursun kanıtlasın!
İşte sırf bu tarihsel noktadan hareketle Sayın Erhürman, prensip olarak siyasal eşitlik ve dönüşümlü başkanlık kabul edilmeden “ne garantileri pazarlık konusu ederim ne de müzakere sürecine başlarım” diyor. Bu siyasi duruş, aslında hem esasa hem de yönteme dair bir pozisyon alma biçimidir. Ve evet, Kıbrıs Sorunu’nda siyasi pozisyon alma şekli aynı zamanda hem yöntemi hem de esası kapsayabilir.
Arkadaşlarımızın bir kısmı bu 4 maddeyi Erhürman’ın federasyondan uzaklaştığının işareti olarak değerlendiriyor. Ben ise bu 4 maddeyi tarihsel koşullardan ve gerçeklerden ortaya çıkmış; kendi deyişimle “ayakları yere basan federasyon” kavramının 4 temel ayağı olarak görüyorum.