SİZ BİR KORKAKTINIZ ...!

Kıbrıs'ın, Kıbrıslılar'ın ve Kıbrıs'ta yaşayanların ne mücadelesi ne çilesi bitiyor... Ekonomik yaşamdan sağlığa, çevreden eğitime değin her konuda sorunlar diz boyu... Göçler ise hiç bitmiyor yaşadığımız belirsizlikler içerisinde... Giden de var gelen de




Kıbrıs'ın, Kıbrıslılar'ın ve Kıbrıs'ta yaşayanların ne mücadelesi ne çilesi bitiyor...
Ekonomik yaşamdan sağlığa, çevreden eğitime değin her konuda sorunlar diz boyu...
Göçler ise hiç bitmiyor yaşadığımız belirsizlikler içerisinde...
Giden de var gelen de...

Gençlerimiz sayıları giderek artan bir ivmeyle göç ediyor...
Hem de artık yalnızca iş bulamadıklarından da gitmiyorlar.
Yalnızca fakir fukara çocukları da terk etmiyor adamızı; ekonomik sorunlar ve işsizlikten de öteye bir göç bu yaşanan.
Özellikle son dönemlerde daha kaliteli bir yaşam ve kendini gerçekleştirebilecek ortamları arayan, yaptığı iş her neyse o işe kavuşabilmek için partizanlık yapmadan bu olanağı bulmak isteyen gençlerimiz de göç ediyor. Varlıklı insanların çocukları da terk ediyor bizleri...ve terki diyar ederlerken:
" adada verilen mücadeleye diyeceğimiz yok ancak ortada barış içerisinde kendini yönetmek isteyen bir halkın varlığının yanı sıra kültürel yozlaşmanın esiri olmaktan kurtulamayan da bir halk var ve maalesef popülizm batağı hepimizi içine çekiyor; bu bataklıktan kurtulmanın yolu bataklığı kurutmaktır ancak ortada bu tür çalışmalar da yok"
diyerek gidiyor gençlerimiz..!
Ne acı...!


İşte bu gençlerden bir tanesinden aldığım ve oldukça eleştirel ve düşündürücü olan bir mesajı sizinle de paylaşmak istedim bugün...
Hiçbir ekleme ve yorum katmadan...


MESAJ

"Sayın hocam,
Son günlerde bir erken seçim rüzgârı estiğini izliyorum Kıbrıs'ta ve açıkcası bunun bir komplo olduğunu düşünüyorum.
Toplumumuz yeterince bezdi bu hükümetten; doğrudur.
Ülkemiz parsel parsel satılıyor; doğrudur.
Gençlere istihdam yaratılmıyor. Bir tek partizan bir biçimde yandaşlara iş veriliyor...bu da ayan beyan ortada.
Ekonomi bitti....Bu da hissedilir bir biçimde yaşanıyor.
Yeni yeni vatandaşlıklar dağıtılıyor.
Sağlık sistemi özele havale edildi.
Eğitim sistemi çöktü.
Lefkoşa Türk Belediyesi, ve daha birçok belediye aynı hükümet gibi sıfırı tüketti...
Ve bu arada UBP kurultayı mahkemelik!
Tam bir kaos içerisindeyiz...

Lideri ve somut bir yönü olmayan, sanki bir komplo ile karşı karşıyayız:
Bu komplonun adı da bana göre "Erken seçim"!

Ülkemiz ve insanlarımız böylesi bir kötü yönetimi hak etmiyor etmesine de, acaba erken seçime ne derece hazırız?

Bu komplo, sıfırı bir değer olarak kovalayanları birbirine bağlayan ve birleştiren halkaların komplosu sanki!

Erken seçimcilerin teorilerinin kökünde yatan şey, kendi durağanlıklarının korunabilmesi!
Öyle görünüyor ki, erken seçime dair "nutuk" atanların tümü dahil bu komploya...

Bunların teorilerinin kökünde yatan şey "sıfır"; eylemlerinin pratikteki amacı "sıfır" olmak...
Ve biz de bunların son kurbanlarıyız maalesef böyle gurbet ellerde...

Duygu ve görüntüleri, davranışlarınızın çıkış noktası yapamazsınız; bu vizyon değildir.
Bu olsa olsa bir macera arayışıdır...
"Bir koyup üç alınacağı" umulan bir kumar anlayışıdır...
Falcılığa değer vermektir...

Hani, değerler üzerine kurulu bir vizyonu ?
Hani, geniş katılımlı ve kapsamlı bir süreç?
Hani, topluma karşı hesap verebilirlik?
Hani, örgütün doğasına uygun çalışma yöntemi?
Hani, statükoyu açıkça sorgulama gücünün yöntemi?
Hani, mali bağımsızlık, ekonomik güç için kalkınma planı?
Hani, toplumsal ilham için planlar?
Hani?..

Sayın Hocam,

Sizin erken seçim istencinizle planladığınız nedir?
Çok özür dilerim ama "Şöhret" mi?!!! Değil elbette...
Peki sisteme dair, ya da sistemsizliğe dönük somut olarak nedir planlarınız?

Öncelikle sorgulamamız ve bir kez daha düşünmemiz gereken sorular vardır:
Siyasi partiler neden vardır?
Görevleri nedir?
Kim için siyaset yaparlar?

Kimler bizi sağ tutuyor farkında mısınız Sayın Hocam?
Bu soruların cevaplarını öğrenmediğiniz ve toplumla paylaşmadığınız sürece, başkalarının karşısında hep saygı duruşuna geçeceksiniz.!
Hain bir komplonun sizi yendiğini söyleyerek bir kez daha kendinizi, partililerinizi ve toplumu avutmaya kalkacaksınız...!
Oysa, sizi yenen kendi kaçınmalarınızdır.
Soylu bir ideal uğruna "toplumun yok olduğu ya da ölüyormuş numarası" yapmaya da kalkmayın lütfen...!

Siz, sistemi topyekün değiştirmeden, bozuk olan bu sistemde insan sevgisinden ve toplumsal değerlerden bir nebze olsun nasibini almayanlarla bu sistemi düzeltebilmeye soyunarak, aslında ve son tahlilde "insandan nefret edenlere" bu toplumu yem ediyorsunuz, o kadar...!

Sayın Hocam,
Siz ve sizin gibi canla başla  uğraşanlara ve düşünce üreterek halka alternatifler sunmaya çalışanlara değil sözlerimin tam adresi ama özellikle de CTP'li dostlara ve halâ gururundan geriye bir şeyler kalmış olanlara, sesleniyorum!..:

Hiçbir zaman inanmadığınız bu düzen uğruna yok olmayı isteyip istemediğinize karar verin...
Kendinizi yok etmenin eşiğinde bir an durun, kendi değerlerinizi, kendi hayatınızı bir inceleyin.
Servetinizin envanterini çıkarmayı bilen insanlar olarak, bir de aklınızın envanterini çıkarın.

Göreceksiniz ki;

Dünyada, haritalanmamış bir ahlâksızlık çölünde, her esen rüzgâra göre sallanan çaresiz bir dal gibisiniz, ne tam kötü olmaya razısınız, ne de yaşamayı seçebiliyorsunuz...

Nefret ettiğiniz adamlara imreniyor, onları varoluşun ustaları olarak görüyorsunuz.

Yargılamayı reddeden, aynı fikirdeyim diyemeyen, ama farklı fikirdeyim de diyemeyen, kendini sorumluluklardan kurtardığını sanan adam, bugün Kıbrıs'taki tüm yozlaşmaların gerçek sorumlusudur.

Ve, bir gün, neden gurursuz yaşadığınızı, ateşsiz sevdiğinizi, direnmeden öldüğünüzü merak ederseniz, bilin ki;
Siz, sadece ceza ve acıdan oluşmuş bir KORKAKTINIZ...!

Eğer bu cümleler acıtıyorsa bir yerlerimizi, ve çocuklarımızın bize "Korkaktınız" demesini istemiyorsak, mücadelemizi akıl yolu ile ve doğru adreslere yapalım artık diyorum...sistemi düzeltmekten vazgeçip değiştirmekle uğraşalım...
Artık bize sunulan menü içerisinden yemek seçmek yerine kendi mutfağımızda kendi menümüzü de kendi yemeğimizi de bizler yapalım hep birlikte...

Saygılarımla Sayın Hocam..."


CEVAP PERŞEMBE'YE

Aldığım mesajı tamı tamına paylaştım sizlerle.
Perşembe günkü yazımda bana bu mesajı gönderen gencimize yazdığım cevabi mesajı da sizlerle yine bu köşede paylaşacağım...
Sevgiyle kalınız...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Arşiv Haberleri