Siyaset Güçsüzlerin Tapınağı Oldu..

Fatma Azgın

                 

Bilgi ve teknoloji çağı denilen 21.yüzyıl beklenenin dışında sosyal olaylara neden oluyor. İleri ülkelerde de ama özellikle geri kalmış ülkelerde,  sıradan ve dar gelirli seçmenler, güçlü, sert ve zengin kişilerden oluşan siyasi ekip veya partilere yönleniyor.

                                                   -------------------------

M.Ö 469-399 yıllarında yaşamış ünlü Atina’lı Filozof Sokrates “Devletleri Filofoflar Yönetmeli” demişti.. Sokrates'e göre bir devleti akıllı ve bilgi anlamnda donanımlı olan kimseler yönetmelidir. Bunlar Filozoflardır. Onlar yönetirse devletlerde yozlaşma, yolsuzluk ve devleti bir araya getiren dinamikler içerisinde bir çözülme meydana gelmeyeceğini söyler. Aksine filozofların, yönetimindeki devletlerde yaşayanlar, bilimsel ve kültürel anlamda daha çok ilerlerleyip kitap okuyan araştıran tarihe, edebiyata tüm bilim dallarına  meraklı olur demiştir. Zengin, daha fazla zengin olurken, fakir daha fazla fakirleşmez demiştir..

Sokrates de bu düşüncelerinden dolayı suçlanıp cezalandırılmıştır ama öldürülmeye fırsat vermeden Baldıran zehiri içip intihar etmiştir..Ona karşı olanların çoğu  tarihten silinip giderken Sokrates hala daha en çok saygı duyulan filozoflar arasında yerini korumaktadır.

Türkiye’deki son seçimlerdeki durumu analiz edersek, siyasetin artık, (siyasi partilerin büyük çoğunluğu) genellikle bilgili, görgülü, işçi, yaşlı, fakir dostu insanlar tarafından değil, zengin, çıkar peşinde koşan, kibarlık ve insanlık tavırlarını önemsemeyen, belki okumuş ama öğrenememiş kişiler tarafından yönetildiğidir. Bu tipler, neredeyse bütün partilerde çoğunluk haline geçmiştir.

Sosyoloji, bir toplumun tümüyle aynasıdır..Sosyoloji, siyasi partiler veya siyasi elitlerin değişimi ile sınırlı kalmaz. Bütün gruplar, yaşam ve anlayış tarzı siyaset gibi aynı özellikleri içermektedir..Hatta seçme hakkı olan insanların, oy verenlerin de tavrı bu sosyolojiden etkilenmektedir.

Fakir, güçsüz, işsiz insanlar, en fazla “güç” kullandığından şikayet ettikleri partilere oy veriliyorsa seçmenler,  her tür gücü kullanabilecek yöneticileri tercih etmektedir denebilir.

İşin ilginç yanı, sosyal demokrat olduğunu söyleyen ve milyonlarca kişiden oy alan ana muhalefet partisi CHP de aynı sosyolojide amalgame olmuş görünüyor. “Halk Partisi” tanımından “zengin, güçlü, acımasız parti” oldukları bu seçimde belirginleşmiştir. Parti ve yöneticileri, kendi  muhaliflerine karşı kaba ve acımasız tavırlar içinde oluyorsa, bu partinin de “Güç ve Çıkar” kimliğine ayak uydurduğu en azından eleştirdikleri iktidarın tarzına girdikleri söylenebilir.. 

Sonuç olarak siyaset, güçsüzlerin, fakirlerin  taptığı bir tapınak haline geldi veya gelmek üzeredir...