İnsanların inancına, yaşam tarzına, kılığına, kıyafetine, cinsel yönelimine, rengine, duruşuna, yatışına karışmak bana doğru gelmez!
-*-*-
Şunu da açıkça dile getirerek başlamak isterim; ülkemizde, “ben başımı bağlayarak okula gitmek istiyorum” diyene de bu özgürlüğün tanınması taraftarıyım…
-*-*-
Ancaaaaaak…
Eşit ve egemen bir devlet iddiası ortadayken; “KKTC de Türkiye gibi olmak zorundadır” baskısı veya düşüncesi, emperyalist faşizmdir!
Bunu da belirtmek, görevimizdir!
-*-*-
Laik, Atatürkçü, modern, Avrupa Birliği üyesi bir Türkiye “kişisel” tercihimdir…
Ancak, Türkiye’nin şeriat ile yönetilmesini savunanlar da mutlaka vardır…
-*-*-
Türkiye’de şu anda iktidarda olanlar, siyasal İslam’cılardır!
Siyasal İslam, tehlikelidir…
Neden tehlikelidir?
Çünkü “Siyasal İslam”da, “din” veya “Kuran” öğretilerinin yaşama geçirilmesinin ötesinde; kişisel çıkarlar uğruna, “din” ve hatta “kutsal kitabın” istismarı vardır!
-*-*-
Ancak, siyasal İslam, demokrasi, militarist rejim veya bir başkası, Türkiye’nin derdidir!
Açıkçası beni çok da fazla ilgilendirmez!
-*-*-
Ve şu açıkça bilinmelidir ki; Türkiye’den her hani bir kişi ya da kurumun; KKTC’nin demokratik kurumlarına, sendikalarına, sendikacılarına, kitle örgütlerine, kişilerine, yöneticilerine, vekillerine, hele hele de öğretmenlerine, “inançları” nedeniyle “hakaret” etme hakkı yoktur!
-*-*-
Bu hakaretlere asıl “dur” demesi gerekenler de KKTC’nin ayrı bir devlet olduğunu iddia edenlerdir!
-*-*-
Ancak hepsinden önemlisi, en başta Ersin Tatar olmak üzere, KKTC’nin ayrı, eşit ve egemen bir devlet olduğunu iddia edenlerin neredeyse tamamına yakını, kesinlikle laik, modern, Atatürkçü kişilerdir…
-*-*-
Ve bu kişilerin, siyasal İslam’ın baskısı karşısında “sus pus” olmaları, daha da “zavallı” bir durumdur!
Arkasında, “kişisel çıkar” olmasını gerektiren, son derece ahlaksız bir tavırdır!
Hatta bu kişilerin, yalakalık veya daha basit ifadeyle siyasal İslamcılara “şirin” görünmek adına “dindar tavır takınmaları” ahlaksızlığın da ötesindedir ve “İslam”ın açıkça reddettiği “münafıklık”tan başka bir şey de değildir!
-*-*-
Türkiye’yi anavatan, kardeş vatan, dost, arkadaş, koruyucu, garantör veya müttefik olarak görebilirsiniz!
Dilerseniz düşman olarak da kabul edersiniz!
Bana ne!
Ona ne!
-*-*-
Ama hem eşit egemen ayrı bir devletiniz olduğunu iddia edeceksiniz; hem laik ve Atatürkçü olacaksınız ve aynı zamanda siyasal İslam’ın iğrenç saldırısına ses çıkarmayacaksınız!
İşte buna verecek “isim” bulamadım!
Bırakıp gitmeleri gerekirken, bir daha seçilmek istiyorlar!
KKTC’de alelade bir gün…
Sevgili iş insanı arkadaşımız Küfi Birinci’nin hastanede başına gelenler…
Avrupa gazetesi yazdı…
Birinci, MRI çektirmek için hastaneye gidiyor ve “bozuktur” deniliyor!
Ve bunu diyenler çok rahat!
Ve sağlığın sorumlusu bakan, Süleyman Soylu’nun çantacısı!
Ne acı!
Ersin Tatar için propaganda yapıyorlar!
-*-*-
Ve Bugün Kıbrıs gazetesi yazdı…
KKTC’nin nasıl suç coğrafyası haline dönüştürüldüğü bir İngiliz gazetesine konu olmuş…
-*-*-
Eğitimde sorunlar – sıkıntılar bitmiyor…
En başta da “laik eğitimin tehdit altında olması” konusu…
Çok şükür ki sendikalarımız – sendikacılarımız – dik duran öğretmenlerimiz var!
-*-*-
Konteyner sınıflarda, şantiyeye dönen bir çok okulda eğitim yarım yamalak devam ederken, ülke nüfusu da hızla ve son derece hesapsız bir şekilde artıyor…
Türkçe bilmeyen öğrenciler sorunu da büyüdükçe büyüyor; bu çocuklar gidecek okul bulamıyor!
-*-*-
Yenidüzen gazetesinde Kamu Hizmeti Komisyonu Başkanı Ömer Köseoğlu’nun söylediklerini okudum…
İçim eridi…
Sırf devlette çalışmak için, lise mezunlarının baş vuracağı işlere, doktoralı kişiler baş vuruyor!
Bu, gerçek bir çöküştür!
-*-*-
Ve Gıynık gazetesi yazdı; ülkede en az 11 kişi, “para katırı” (Money mule) olarak kullanılıyormuş…
Yani, para aklamanın bir diğer yolu!
Ve gıynık gazetesinin Ekonomi eki yayınladı; “5 milyar TL’lik sorunlu kredi ortalıkta dolaşıyormuş!”
Sorunlu kredi nedir?
Sorunlu kredi, ödenmeyen ve ödenmesi neredeyse mkansız olan kredi demektir!
-*-*-
Ve bu da daha çok alacak – verecek davası, daha batak insanlar anlamına gelmektedir tabii ki!
-*-*-
Ve Diyalog gazetesi…
Lefkoşa’da onlarca ev bakımsızlıktan dökülüyor…
Tarih çöküyor…
-*-*-
Ersin Tatar bir daha seçilmek istiyor!
Hükümet de seçilmesi için çabalıyor?
Oysa, sadece düne yansıyan bazı “iç” haberler bile; bırakıp gitmeleri için yeterlidir…
Rallide eşit ve egemen olduk!
Uluslararası Otomobil Federasyonu (FIA), Güney Kıbrıs’taki resmi temsilcisi konumunda bulunan “Kıbrıs Otomobil Derneği (CAA)” ile Rum Atletizm Federasyonu’na (KOA) bağlı “Kıbrıs Otomobil Federasyonu” arasındaki anlaşmazlık sebebiyle Güney Kıbrıs’taki otomobil yarışlarını tanımadığını belirtti, yarışçı lisanslarını iptal etti.
-*-*-
Fileleftheros gazetesi, FIA’nın, CAA tarafından verilen tüm sürücü lisanslarının ve Güney Kıbrıs’taki yarışların iptal edildiğini duyurduğunu yazdı.
-*-*-
FIA’nın bu kararı, bu yılki “Kıbrıs Rallisi’nin” iptal edilmesi anlamına da geliyor…
-*-*-
Karar sebebiyle Rum otomobil sporcuları hiçbir uluslararası müsabakaya da katılamayacak…
-*-*-
Şimdi bu alanda tam da eşit – egemen olduk!
Ancak bu eşitlik ve egemenlik bizim tanınmamızla gerçeklemiş değil; Kıbrıs cumhuriyeti’nin “aşağıya düşüşü “ ile gerçekleşti!
Haydi kendi kendimize yarışalım!
-*-*-
Bu arada CAA yaptığı yazılı açıklamada, 3 – 5 Ekim 2025 tarihleri arasında düzenlenmesi planlanan 52’nci Kıbrıs Rallisi ve 2025 Orta Doğu Ralli Şampiyonası’nın yapılmayacağını duyurdu.
-*-*-
Kısa açıklamada, FIA’nın (The Fédération Internationale de l’Automobile) beklenmedik bir kararı üzerine yarışın yapılamayacağı ilan edildi. Ayrıntıya girilmedi.