Şiro siyaseti ve Metehan işkencesi!

Serhat İncirli

Ayios Dometios...

Aydemet...

Hani geçiş kapısı var ya canım!

İşkence kapısı ya da!

Aydemet’in hemen yanında Engomi!

-*-*-

Güney topraklarında kaldı...

Engomi’nin “Türkçe” adı nedir?

İncirli!

Yaaaaa...

Dedemin dedesi bu köydendi!

Ve mal zenginiydi...

“Oraları hep bizimdi de dedeler idare edemedi, sattı petelenkler!”

-*-*-

Dedemin iddiasına göre, “dedem, bubasıynan gavga etti, devleri, eşekleri kap gacak yükleyip, Baf’a satmaya giderken, Lutro’da neneme aşık oldu...”

Dedemin dedesi, Engomi’li Hasan İncirli’ydi!

-*-*-

Aile geçmişini bir gün mutlaka kitaplaştırmak isterim...

Bu arada belirteyim; dedemin dedesi kesinlikle “Osmanlı’dan gelme Müslüman!”...

Ama dedemin nenesi, Kıbrıslı Rum!

Ortodoks Hristiyan!

Bizimkisi bir aşk hikayesi falan...

Kayahan o zaman yazmış şarkısını; O’nu da Allah rahmet eylesin bizimkilerle birlikte...

-*-*-

Kendisi Xerovouno doğumlu nenemin nenesi de Florenza!

Rum olamaz bu isim!

Zaten son Venedik Kraliçesi Caterina Cornaro’nun anasının adı da Florenza!

Akrabalık var mı?

Kim bilir?

-*-*-

Türkiye’de sürekli hava kesen, bazen kesme işini gabağa da döndüren müstafi bir tümamiral var; O’nun bakış açısına göre, yani müstafi Türk tümamiralinin mantığıyla gidersek; Kıbrıs Adası’nın tamamı benim sayılır mı?

Girne Kalesini verin “fitim”; anlaşırık, hallederik!

-*-*-

Hafta sonuna girdik ya, yazıyı uzatayım istedim...

Yoksa konumuz Aydemet Geçiş Kapısı!

Pardon Kermiya Kapısı!

Ay çok pardon, Zorlu abi kızacak, Metehan canım!

-*-*-

Hah!

O kapı, kesinlikle “işkence” kapısı oldu...

İki taraftaki kapılarda çalışanlar; sanırım “Birleşik Kıbrıs” mantığıyla olaya bakarsak, “Tembel Kıbrıslı çalışma sistemi” içerisinde, en fazla çalışan kişiler...

İki taraftaki “kimlik kontrolü yapan” kişilerin resmen ebeleri gevriyor!

-*-*-

Ebe gevremesi nedir?

“İmanı gevremek” de olabilir!

Yani, çalışmaktan, nefes dahi alamamaktan ölüyor olmak!

-*-*-

Personeli artırarak olur mu?

Olmaz!

-*-*-

“Hızlanın canlarım” dense olur mu?

Futbolcu değiller ki tempoyu artırıp hücuma geçsinler!

-*-*-

Kısacası, özellikle Aydemet; pardon Metehan geçiş noktası, herkes için kesinlikle işkencedir!

-*-*-

Herkes için işkencedir ama geçenlerin çoğunluğu “keyfi”dir!

Kimisi, “Avrupa’ya gidiyorum şekerim Cafer” noktasındaki Kıbrıslı Türk şanslılardır...

Kimisi, ucuz akaryakıt, ucuz bakkaliye, ucuz her şey almaya gelen şanslı Rum kardeşlerdir...

Kimisi kumara hatta daha ucuz “sex endüstrisi hizmetinden faydalanmaya” gelenlerdir...

-*-*-

Falan ve de filan ama okullar açıldı...

“O tarafta okuyan”, en milliyetçilerimizin çocuklarından tutun, çok fazla çocuğumuz var!

Güney’de çalışan resmi 3 bin 200; gayrı resmi kim bilir belki de 7 – 8 bin Kıbrıslı Türk var...

Güney’den sağlık hizmeti alan hastalar da!

-*-*-

Ve ticaret!

Mal satanlarımız var, para kazanıyoruz, hızlanmak şart yani!

-*-*-

En azından, Lefkoşa’ya hemen üç tane kapı açılabilir...

“Pile – Yiğitler yolu siyasi değil insanidir” diyen KKTC Faşistler Derneği üyelerine çağrımdır; Lefkoşa’da Mağusa Kapısı, Yerolakka (Alayköy) ve Mia Milia (Haspolat) bölgelerine geçiş yeri açmak, “hayvani” midir?

Haa bir de Ledra Palace Hotel geçişine, “hafif araçlar” neden eklenmesin?

-*-*-

Nikos Chritodulidis başkan, “kapı açmaya hazırız, görüşelim, konuşalım” diyor; bizim taraftakiler işemeye gitmek için “M.K.”dan talimat bekliyor durumunu da analiz etmek şart tabii ki...

Neyse!

-*-*-

Aslında bir fikrim var; sakın Rum tarafı yanlış anlamasın ama, “Lefkoşa’ya üç geçiş noktası açarsak, emeği geçenlere 20’şer bin Euro komisyon verilecektir” dense; hızlanır mı hızlanmaz mı?

Bence “Türk tarafı gözüyle bakarsak, bazıları için miktar az gelebilir ama hızlanır” diyebilirim!

Bir gün bunu yazacağım aklıma gelmezdi ama düştüğümüz durum budur aşklarım benim!

Rüşvetsiz çalışmayan bir sistem oluştu, oluşturdunuz, kabul edin lütfen!

Arzederim!

-*-*-

Bazı dünya markası sağlıksız hızlı gıdalardan tüketmek, Trodos’ta “kar” görmek, eski köylerimizi ziyaret etmek falan gibi maksatlarla keyif amaçlı geçenler ya da kumar – sex – ucuz alışveriş ve benzeri maksatlarla gelenler dışında; gerçekten Aydemet – Kermiya – Metehan adlı geçiş noktasında çok ciddi sıkıntı yaşayan “zorunlu geçiciler” söz konusudur.

Bu kapı, eminim ötekilerle birlikte, herkes için işkencedir...

Üstelik, yukarıda da belirttim, sadece yaklaşık 45 dakika hatta bazen bir buçuk saat kuyrukta bekleyenler için değil... Çalışanlar için de tam bir işkencedir...

-*-*-

Sevgili Tahsin abi, Ersin abi, Ünal abi, değerli komutanlar falan; amacım “hayvani” bir “öneri” değildir...

Şiro siyaseti yapmıyorum; “İnsani açıdan düşünelim” demek istiyorum!

-*-*-

Bu arada, konu geçenlerde bir toplantıda gündeme gelmiş...

Dedikodu yapmak gibi olmasın ama TC’nin ülkemizdeki en önemli yetkilileri, geçişlerin kolaylaştırılması konusunda, “bize ne kardeşim, biz mi geçiyoruz?” gibi bir tepki vermiş!

Doğru olmadığından eminim ama adamlar haksız dğeil ki, son derece şımartılmış oldukları, her tavırlarından belli!

Hafiften araya girip ya da yazının sonuna dokunup, “bilmem anlatabildim mi?” diye sormak istedim!