SINIR DIŞI İÇİN SIRADAKİ

Cenk Mutluyakalı

"Hukuk devleti"ni tartışmamız gerekirken, kişileri konuşuyoruz!
"Hedef gösterme" kültürüne isyan ederken, gizliden hedef gösteriyoruz.
Dilimiz, öfke kustuklarımızın diline benzeşiyor, kimi zaman...
Bir düşünceyi, tam da benzer düşünceyle eleştiriyor, bir zihniyeti, benzer yaklaşımlarla mahkum etmek istiyoruz.
Olmuyor!

*  *  *

Kıbrıs'ın kuzeyinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları kendilerini nasıl güvende hissedecekler?
Son "sınır dışı" olayına yüksek perdeden tezahürat yapanlar dahil!
Nereden biliyorlar sıranın kendilerine gelmeyeceğini?

*  *  *

Bir "işaret fişeği" atılacak önce!
Şikayetçi "taşeron"lar bulunacak...
Ve "gönderin" denecek!
Polis yaka paça sınır dışı edecek böylece!
İlk açıklama 24 saat sonra gelecek, siyasi otoriteden...
O süreçte sizin canınız yanmış, dalağınız dağılmış, gözünüz yamulmuş, davanız okunmuş, hücredeki yeriniz ayrılmış olacak.

*  *  *

"Polis devleti"ne karşı demokrasiyi savunmak, bir başkası için değildir!
Size de sıra gelecek...
Hukukun üstünlüğü varsa, kimse bir kasa kurtlu elma gibi uçağa yükleyemez sizi!
Dil uzatanların dilinin kesildiği "ilkel" dönemler çok geride kaldı. 

*  *  *

Şimdi soruyorum, bu ülkede yaşayan Türkiyeli insanlar, kendilerini ne kadar güvende hissediyor artık?
Sosyal medyada hangi görüşlerini paylaşacaklar şimdi?
Kimi, nasıl eleştirecekler?
Birileri derse ki "Gönderiniz, gelsin" ne yapacaklar?
Kim olacak güvenceleri?
Hukuka, insan haklarına, demokratik ve medeni bir yönetime, adalete, yargıya nasıl güvenecekler?

*  *  *

"Kışkırtıcı sözler" sınır dışı gerekçesi olabiliyor, öyle mi!
Nedir bunun ölçüsü?
"Çocuklar öldürülmesin" demek, kışkırtıcı olabilir mi?
"Yürü be işine" derseniz mesela, hem kaba, hem kışkırtıcı mı (!)
"Otoriter ve baskıcı yönetimler gitmedikçe, bu kan durmayacak" yorumu nasıl karşılanır peki?
"İmam buysa cemaat ne yapsın" demek sizi yaka paça ülkeden attırır mı?

*  *  *

SINIR DIŞI meselesini salt kişiler, sözcükler, sempatiler, nefretler ya da şirinlikler üzerinden okuyanlar, nereden biliyorlar gün gele sıranın kendilerine gelmeyeceğini!