Mantığa karşı geçerli bir itiraz olur mu?
Olamaz...
O zaman?..!
Lefkoşa'nın çöplüğe dönmesinin nedeni de, sebep-sonuç ilişkileridir.
Yenmeye çalıştığımız "düşman" da sebep-sonuç kanunudur.
Bu kanun mucizelere yer verir mi ?!
KIBRIS YOKTUR !
Başbakan Erdoğan, "Kıbrıs yoktur" dediği için neden kızıyoruz ki ?!
Tüm eylemleri kimlikler yapmaz mı?
Eyleme sebep olan ve onu saptayan da, eyleme geçen kişiliklerin doğası değil mi?
Herhangi bir şey kendi doğasıyla çelişkili olur mu?
Bir kimlik tarafından girişilmemiş eylem, sıfır tarafından yapılmış olur, bu da sıfırın bir şeyi kontrol etmesi anlamına gelir.
Kimliği olmayan bir şeyin, bir kimliği kontrol altına alması, var olmayanın var olanı yönetmesi olur...!
Sıfırın hükümranlığı...!
GÜÇ NERDE ?
Kendi hayatımızı yönetmeyi beceremiyoruz, ama başkalarının hayatını yönetebiliyoruz...!!!
Özgürlük ortamında yaşayamıyoruz, ama her gücü elinde toplamış yönetici olabiliyoruz...!!!
Kendi aklımızı kullanarak hayatımızı kazanamıyoruz, ama hiç incelemediğimiz bilimleri, hiç tanımadığımız başarıları, odacısı bile olamayacağımızı itiraf ettiğimiz sanayileri, yönetecek görevlere "onları" atayabiliyoruz...!!!
Sıfıra tapan kültürümüzün bu idolü, bu güçsüzlük sembolü, bu bağımlılık timsali, bizim değer standartlarımızın maalesef ki imajı haline gelmiştir...!
KAMU YARARI
"Kamu yararı" dediğimiz şey , hak etmemişlerin yararı anlamına gelir...!
Parayı ödeyenlere götürülen hizmetler kamu yararına sayılmaz...!
"Kamu" kavramının dışına atılır.
Evet, Lefkoşa'nın durumu budur:
Sıfırın hükümranlığı...
İNSANLIKTAN KOVULDUK ! SIFIR OLDUK !
Biz, sıfırın hükümranlığı altında önce dünyevilikten, sonra insan neslinden kovulduk.
Bizden sıfırın bilgisini kazanmamızı, sıfır olmamızı istemediler mi?
Kazandık...
Sıfır olduk.
Başbakan Erdoğan'nın dediği gibi: "Kıbrıs yoktur."
En azından bizim için artık öyle!!!
Eğer var diyen varsa söylesin lütfen...
Nerde bu Kıbrıs ?!