Varsın okuyanı az olsun; varsın “şiir öldü!” diye söylensin, ruhu ölmüşler; ne çıkar?
Kokuşmuş bir ülkede, kokuşmuş bir düzende, kokuşmuş bir şehirde kuşlar ötmeye devam eder kendi dilinde; ve Evren bağırsaklarındaki bir parazit kadar bile farkında olmadığı Dünyamızı düşünmeden sürdürür var oluşunu; kendi uğultusunun ninnisinde…
İnsanoğlu’nun yaratmaktan çok; yok etmeye odaklandığı bu karanlık BARBARLIK çağına karşı şiirin diliyle haykırma/ sorgulama cesaretini gösteriyor bir kez daha şairler…
Geçtiğimiz akşam, “dostlar sofrası”na düştü Jenan(Selçuk)’ın ve Zeki(Ali)’nin mürekkebi henüz kurumamış kitapları…
İki şair de (bir birinden habersiz) Varoluş’u sorguluyor bu yeni kitaplarında…
İkili bir okumaya dalıyorum… Başkaldırı, inatçı bir sorgulama ve estetik notaların tınısı, uyanık tutan bir ninni gibi çınlıyor kulaklarımda…
“Bir solukta okunabilir” ön yargısına düşmeden, sindire sindire okuyun her iki kitabı da… Korkmayın, bu alevler içindeki tembellik günlerinde fazla vaktinizi almaz…
ŞEYTANRI
Jenan’ın üçüncü şiir kitabı ŞEYTANRI, Bilinçaltı Yayınları tarafından basılmış… Dört ana başlık altında toplanan 45 “dalgacı”şiirden oluşuyor…
İzleğindeki her şeyle (mistisizmle, teolojiyle, verili ahlak anlayışıyla, milliyetçilikle, aşkla, evlilik kurumuyla, iktidarla vb.) dalga geçiyor, Jenan, o sorgulayıcı; huzursuz edici sivri diliyle…
Sözü uzatmadan şiire verelim….
DOĞUM
Tomas Traströmer’e
Uzuyor Işık, çürüyen parmaklarında karanlığın,
Süt dişleriyle güneş, ısırarak ısıtacak dünyayı, birazdan. (s.12)
ÖLÜM
Ev sahibi, üstünden
Altına geçti toprağın.
Çekildi perdeler
Kalın. Yeni kiracı,
Kederiyle bileyerek tırpanını geride kalanların
Yerleşti evine yaşamın! (s.20)
Ve son dizeler…
Ey ateş, geriye sen kaldın
Kirletemediğimiz!
Yanarak öğrenmemiz gerekecek
Temiz kalmayı! (s. 71)
KUŞ DİLİ
Şiirleri iki kez okumaya vakit ayırabilecekseniz, siz de benim yaptığım gibi, önce şiirleri; sonra bu iki yazıyı ve Zeki’nin kaleme aldığı ÖNSÖZ’ü okuyun…
Bir sinek kuşu hava da kalmak için ne kadar çok kanat çırparsa; o kadar çok çarpar Zeki’nin AŞK’ta kalmaya endekslenmiş yüreği… O hayatta kalmayı, Aşk’ta kalmak olarak algılamıştır hep… O yüzden, Aşk yolunda yürüyen bir Mecnun; Aşk Aşk diye inleyen bir Derviş; Aşk öğreten bir bilgedir…
TALAN
Bakışlarında bir düğüm
günlerce
anlatıp durdun
ruhunun talanını…
Bir borçtu sevgi
tam da bu nedenle
aşkın adı
sonsuzluğa yazıldı.
Öpülmüştün
doğmak için bir kez
öpülmüştün yeniden
hazır olmak için ölüme
ama hiç öpülmedin
sebepsizce-edepsizce
öpülmek için
ah, işte öylesine…
Müebbet bir odaydı
bedenin aşkın yenilgisine.
Gitme,
gel anlat yeniden
bir sese kilitlenmiş
suyun akışını.
Anlat hiç konuşmadan
ruhunun talanını.