"Serbest Dolaşım" umudu

Cenk Mutluyakalı

Tufan hocanın Cumhurbaşkanlığı'nda ilk 100 günü 15 maddede anlattığı basın toplantısında en fazla dikkatimi “serbest dolaşım” çekti.

Adada bundan daha iyi güven artırıcı adım ve normalleştirmeyi başlatan bir süreç olamaz.

"Annan Planı"na oy veren insanlar var. Kıbrıs tarihinin belki en kritik karar anında, hem de Birleşmiş Milletler gözetiminde irade ortaya koydular. Bu insanların eşleri ve çocukları var… Ne yazık ki şu anda pek çoğu adanın tümünde dolaşamıyor. Güneye geçemiyorlar. Bir sınır, bir bariyer, bir tel parçası gölgesi gibi düşüyor hayatlarının üzerine. İşte Tufan hoca tam da bu noktada, bu insanların da serbest dolaşımı için bir masa kurulacağını anlattı.

***
Kolay değil elbette. Ama ciddi ve kararlı bir diplomasiyle mesafe alınabilecek bir süreç bu. Keşke seçimden seçime hep aynı korkutmayla, “sizi gemilere koyup geri gönderecekler” aptal söylemine sarılanlar; aslında bu insanları hedef gösterenler, adada barış inşası için böylesine yaratıcı adımların peşine düşseler.

***
Sadece serbest dolaşım değil. İlk 100 gün planında dikkat çeken başka başlıklar da var.

Mülkiyet Birimi ile hem kuzeyde hem güneyde hak kayıplarına uğrayan insanların meseleleri Strasbourg’a kadar taşınacak, Taşınmaz Mal Komisyonu daha etkin bir yapıya kavuşturulacak.

Sporun uluslararası alana açılması için bir komite kurulacak. Sporcularımızın bugüne dek önüne konan görünmez engellerin aşılması için hem federasyonlarla hem de uluslararası hukukçularla ortak çalışmalar yürütülecek. Bir çözüme kadar, en azından dünyaya açlığımızı giderecek önemli ve yaratıcı bir girişim bu.

Yurttaş şikâyetleri için ayrı bir masa oluşturulacak. Cumhurbaşkanlığı seviyesinde! Bu, devletin en tepesinde yurttaşın sesi olacak; bir anlamda yürütmenin denetleyicisi rolü üstlenecek.

Avrupa ile ilişkiler masası kurulacak, AB yurttaşlık hakları için ayrı birim devreye sokulacak, teknik komiteler yeniden takvimli ve sonuç odaklı çalışacak. “Kamu diplomasisi” kavramı ete kemiğe bürünecek; sanatçılarımızdan bilim insanlarına kadar toplumun her kesimi uluslararası alanda görünür kılınacak.

***
İlk 100 gün planı, sadece bir vaat listesi değil; adım adım çalışılmış, masalara ayrılmış, diplomasiye, hukuka, kamu yönetimine ve toplumsal denetime yaslanmış bir yol haritası.

En önemlisi de şu: Bu programda ayrıştırıcı değil birleştirici, kutuplaştırıcı değil bütünleştirici bir anlayış var. Toplumun her rengini aynı masaya çağıran bir siyaset dili…

Kıbrıs’ın geleceği için böyle adımlar atıldığında korkular değil umutlar büyür.

İşte o zaman, adanın iki yanında da gerçek bir nefes alınır.