Ekim 2020 Cumhurbaşkanlığı (CB) seçimlerinin sonuçların şöyle idi: Birinci turda seçmenin %58,31’i oy kullandı; Tatar %32,34, Akıncı %29,84, Erhürman %21,67 oy aldı; ikinci turda ise seçmenin %67,32’si oy kullandı, Tatar %51,56, Akıncı 62,910 oy aldı, aradaki fark ise sadece 4,422 oy idi…
O seçimde Ankara hükümetinin ve destekçisi partilerin milletvekili ve belediye başkanları heyetlerinin Tatar lehinde çok yoğun çalıştığı herkesin bildiği sırdır. Hele ki, birinci tur sonuçlarına göre federalist oylar %50’den fazla çıkınca, Türkiye hükümeti ve destekçisi partiler ikinci turda çok yoğun ve ‘cömert’ çalıştılar; seçime katılımın %9 kadar artması da onların böylesi çabaları sonucu idi…
Seçmenin bir kısmı yurtdışı, bir kısmı da sağlık gibi haklı mazeretleri olması nedeniyle seçimlerde oy kullanmadı. Hükümete yaptığı özel ve kişisel taleplerine karşılık almadığı için oy kullanmayanlar da vardı ki bunlar ikinci tur öncesi ‘tatmin’ edildikleri için ikinci turda oy kullanıp seçime katılımı %9’ oranında artırdılar.
Oy kullanmayan bir başka grup seçmen daha var, bu köşe yazımızda onlar üzerinde duracağız: ‘Boykotçular’… Kendilerini sol muhalif siyasi duruşta veya ona sempatizan olarak tanımlarlar… Saygımız var… Seçimlerde sandığa gidip oy kullanmanın Kuzey Kıbrıs’taki siyasi yapıda, yönetimlerin yöneylemlerinde bir değişiklik getirmeyeceği, popüler tabir ile “Fasulyanın yahnisi - gitti geldi aynısı” olacağı söylemi ile sandıkları boykot etmenin daha doğru olacağına dair savları da var. Oy kullanmak demokratik haktır; demokratik hakkını kullanmak istemeyenin saygı görmesi de demokrasi gereğidir. Bazı ülkeler, çok geçerli mazereti olmayanların oy kullanmaması halinde bazı cezalar uygulamayı denedi; tutmadı, olmadı, demokrasi galip geldi…
Dolayısıyla, önümüzdeki CB seçimlerinde ‘Boykotçular’ oy kullanmayacaksa kendi kararları ve demokratik haklarıdır.
Buna karşın, bazı irdelemeler yapmak da ‘Boykotçu’ olmayanların demokratik hakkıdır… Örneğin, “Fasulyanın yahnisi – gitti geldi aynısı” tekerlemesinde gidip gelenler siyasetin aynı kulvarında olsa bile yahni aynı olmayabilir çünkü aşçılar değişmiştir; yeni aşçının yahniye koyacağı tuz, salça, biber ve dahi su miktarları değişik olacağından lezzet aynı olmayacaktır. Giden ve gelenler farklı siyasi ideolojide ise, yahninin ‘aynısı’ hiç olamaz; aslında, yeni gelen yahni mi yapar başka yemek mi yapar uygulamada görülür… Denilebilir ki uygulamada sağ ve sol siyaset hükümetleri görüldü, fark görülmedi… Büyük haksızlık olur bu… Kaldı ki sol siyasi partiler hep sağ siyasi partilerle ortaklık hükümeti kurmak zorunda kaldı; yani sol partiler, sağ siyasi partiler gibi, tek başına veya diğer sol siyasi partilerle ortaklık hükümeti kurma şansına sahip olamadı… CB makamı bağlamında giden ve gelenlerin aynı olduğu iddiası da yerinde değildir…
Başka bir bakış açısı da ‘Boykotçu’ seçmenler niye kendi adaylarını çıkarmıyor?! Denilebilir ki sayıları ne kadar ki kendi adayları ile seçime katılsınlar?! Adaylarının alacağı oy ‘Boykotçu’ kesimin siyasi gücünün somutlaşması olacak ve oran düşükse halk ve siyaset nezdinde önemsenmeyecekler diye bir düşünceleri de olabilir. Öyle düşünenlerden değilim; sayıları önemsenecek orandadır ve aldıkları sonuç diğer siyasetlerin onların eleştirilerini kendi siyasetlerinde açılım olarak kullanmalarına etkili olacaktır. ‘Boykotçu’ seçmenin sayısının önemsenmesi gereken düzeyde olduğunun bir başka göstergesi de Haziran 2024’de yapılan Avrupa Parlamentosu seçimleridir. Bu seçimlerin Güney Kıbrıs sandıklarında 5,676 Kıbrıslı Türk seçmen oy kullandı; bunların en azından 4,500’ü KKTC’deki seçimlerde ‘Boykotçu’ olanlardır… Veeee… Ekim 2020’de yapılan KKCB seçimlerinin ikinci turunda Akıncı seçimi 4,422 oy ile kaybetmişti. ‘Boykotçular’ oy kullanmadı, sandığa gitmedi… ,Akıncı gitti – Tatar geldi… ‘Fasulyanın yahnisi’ aynı mı oldu?! Ve önümüzdeki CB seçiminde Tatar gider, Erhürman gelirse aynı mı olacak bu ‘Fasulyanın yahnisi’?!
‘Boykotçular’ entelektüel düzeyi yüksek bir kitledir; halkın geleceğini kurabilecek siyasetler konusunda bilinçli ve hassas bir kitledir… Ayrıca, derinlemesine irdeleme ve analitik düşünme için güçlü siyasi bilgi, birikim ve yeteneklere de sahiplerdir. Önümüzdeki CB seçimlerinin önemini kendilerine birisinin anlatmasına ihtiyaçları yoktur; yeter ki KKTC’deki seçimlerle ilgili alışagelmiş duruşlarını bu kez kendi kendilerine kritik düşünce ile derinlemesine irdelesinler. SWOT Analiz tekniği ile bu seçimlerle ilgili ‘ülke içi olgularda güçlü ve zayıf yanları – ülke dışı olgularda da fırsatlar ve tehditleri’ belirleyip bu sonuçlar üzerinden eylem planı yapsınlar… Yaparlarsa ki yapacaktırlar, Kuzey Kıbrıs’ın zayıf yanların nasıl güçlendirilebileceğine, tehditlerin nasıl ortadan kaldırılabileceğine ve dolayısıyla da iç olguların güçlü yanlarının daha da güçlenmesi sağlanırken dış olgulardaki fırsatların daha fazla kullanılabilmesine katkı koyacaklardır.
Ayrıca, onların yurtsever oldukları şüphesizdir; önümüzdeki CB seçiminin de yurtseverlerin yurdunun kara talihini önlemek, ve değiştirmek seçimidir. Erhürman bu seçimi kazanacak kazanmasına da oy oranının yüksekliği yurdumuzun kara talihinin müsebbiplerine boy ölçüsü olacaktır. Ve buna tüm yurtseverlerin ihtiyacı vardır.
‘Boykotçular’… Sizleri oy sandığında görmek ‘ülkenin makus talihini’ yenmekte büyük bir enerji ve ivme kaynağı olacaktır. Kara sizin…