“Seçim var Seçimmm...”

Erdinç Gündüz

Koşun koşun seçim var. Bol bol aday; bol bol vaadler; bol bol seçim yatırımlarının tam arifesindeyiz...
Sözün özü: Şimdi tam zamanı...
Kızınıza, oğlunuza, damadınıza, gelininize iş mi istiyorsunuz ?
Emekliye ayrılmazdan önce bir terficik daha mı istiyorsunuz ?
Yarım kalmış işlerinizi tamamlamak mı istiyorsunuz ?
Kredi mi istiyorsunuz ?
Tahsis sorununuzun çözülmesini mi istiyorsunuz ?
Sürüncemede kalmış, mavzuata takılmış işlerinizin halledilmesini mi istiyorsunuz ?
Vatandaşlık mı istiyorsunuz ?
Koşun.... Şimdi tam zamanı...


Müracaatla ‘Madalya’

Hangi yıldı hatırlamıyorum. Hükümetimiz oturup, Mücahitlik yapanlara,  ‘hediye’  (!) olarak, hizmet yıllarına karşılık ‘eşdeğer puanı’ dağıtmaya karar vermişti. Öyle ya... Rumdan kalan evler, araziler çok ama çok fazlaydı ve hiç bitmeyecekti...

Abilerimden biri şöyle tepki göstermişti:

“Ben paralı asker değilim. Taa Londralardan buraya ne para için geldim ne de ganimet için. Çok gücüme gitti bu durum. Ben gidip almayacağım o verecekleri puanları. Gelin bir kampanya başlatalım, hiçbirimiz  almayalım...”

Önce,  şaşırmıştık bu tepkiye ve teklife. Aramızda tartışmaya başlamıştık hatta. Hangimiz para için koşmuştuk ki mevzilere ? Nereden gerekmişti böyle bir ‘hediye’ (!) dağıtımı ?

Bol bol puan dağıtıldı. Bununla da kalınmadı. Paralı askerlere (!) sürüp gitti benzeri  ‘dağıtmalar’... Mücahitlik hizmet yıllarının ikiyle çarpılması... Gencecik yaşta ‘emekli’ olmalar... Ve daha neler neler....

*  *  *

Bunlar geldi aklıma ‘Mücahitlere Madalya’ haberini okuyunca... 

Neymiş ? ‘Madalya’ için müracaat edilsin, dikeçe verilsinmiş.... Tam da,  ‘Gülsem mi ? Ağlasam mı ?’ dedirten bir haberdi bu.

Dilekçe verip “Ben madalya isterim...” diyecek olanlar var mı ‘gerçek’ Mücahitler arasında ? Var... Muhakkak çıkacaktır... Yazılı dileçe yapıp istesinler tabii. Sonra da o madalyayı alıp çerçeveletip assınlar evlerinin duvarlarına.  Altına da bir not koysunlar ama: “Bu madalya yazılı müracaatım üzerine verilmiştir” diye...


Onlar-Bizler

Gazetelerde geçen hafta içinde, ‘onlar’ için normal,  ‘bizim’ için son derece anormal bir haber daha vardı.  Haber şuydu:  ‘Hollanda Başbakanı Rutte, Kral Willem ile Saray’da yapacağı resmi görüşmeye bisikletiyle gitti...’

Daha önceki yıllardan da örnekler var böyle acaip (!), kötü örnek (!) olan  davranışlarla ilgili... ‘Başkan, eşiyle yürüyerek sinema gitti...” ; ‘Başkan eşiyle birlikte, Süpermarkette alışverişteydi....” ; “Prens’in yoluna polis çıktı,  trafik cezası kesildi...” gibi.... Ama Kralı ziyarete bisikletle gitmek !!!!!! Bu kadarı da fazla...

*  *  *

Anlıyoruz ki, onların simsiyah, kocaman makam arabaları yok... Anlıyoruz ki, onların simsiyah makam arabalarının arka koltuğunda oturma merakları yok... Anlıyoruz ki, onların ülkesinde, makam arabalarına önde ve arkada eşlik edecek polis de yok... Anlıyoruz ki, oralarda  ‘koruma’ yok; korumaya ihtiyaç da yok... Anlıyoruz  ki onlarda ‘ayrıcalıklı büyük adam’ görünme ego’su yok... v.s. v.s. v.s.

Daha çok şeyler anlıyoruz ama anlamazlıktan geliyoruz galiba...

 


Sokak Ağzı

“Maraton da maraton...Biz maratonlara alışığız.  50’i, 60’lı 70’li yıllardan beri bitmeyen maratonda değil miyik zaten ?”

*  *  *

“Seçim gelmek üzere olduğundan mı ? Yoksa gerçekten inanadıklarından mı ? Bilmem. Ama Hükümet sonunda saatler konusunda doğru olanı yaptı. Derin bir ohhh çektik...”

*  *  *

“Çok merak ettim... Suriyeli mülteciler durmadan yakalanıyor. Kimisi hapiste kimisi iade ediliyor. Peki Türkiyeli mültecilere ne yapılıyor ?”

*  *  *

“Süleyman Ergüçlü ‘Çarşı Esnafı’ adını verdiği ikinci sergisini de açtı. Süleyman abimiz bir de ‘Politikacılarımız’ sergisi açsa ya diyorum... Belki bir gün, bu sergi ile hatırlarız onları da....”

*  *  *

“Seçimlerden hangi parti galip çıkacak ? Kimler seçilecek, kimler seçilmeyecek diye merak edenlerin sayısı kaç acaba ülkede ? Ve seçimi önemseyenlerin...  Bir anket de bunu ortaya çıkarmak için yapılsa ya...”

*  *  *

“Yerlilerden oy alamayacaglarını çok eyi bililler... Umudları yurddaşlıg verdigleri ve vereceglerinde...”

*  *  *

“Ansızın Başkanlık Sistemi konuşulmaya başlandı,  UBP yetkilileri sıkça dile getirmeye başladılar.  Nereden gerekti bu ansızın, büyük merak içindeyim ben şahsen.”

*  *  *

“Aha yağmur geliyormuş. Bol bol yağsa da sürükleyip götürse memleketteki pislikleri ne güzel olurdu.”