Seçim gözlemleri

Sami Özuslu

 

Son haftaya girdik. Pazara seçim var. Belediye başkanlarını, meclis üyelerini, muhtarları, azaları seçeceğiz. Bir de Anayasa için referandum hakkımızı kullanacağız.
Bu seçimde ilk defa sandıklar ‘şeffaf’ olacak. Pusulaları sandığa atarken dışarıdan görülebilecek.
Seçimlerde şeffaflık önemli… Bu toplum şaibeli çok seçim yaşadı. Sandıkların değiştirilmesinden tutun da, oy pusulası değişimine, oy verilen pusulanın resmini çekmeye kadar teknolojiye de bağlı çok sahtekarlık yaşandı.
Bir de 2009’da “Ben de oy satın aldım” diyen Serdar Denktaş’ın söyledikleri var. Sonra ağız değiştirdi, konu kapandı!
Şimdiki seçimlerde ne tür ‘hinlikler’ planlanıyor, merak ediyorum.

HAYIR’CILAR/EVET’ÇİLER

29 Haziran’da referanduma sunulacak Anayasa değişiklik paketi ilginç bir tartışma yarattı. Başta idam cezasının kaldırılması, çocuk istismarına dönük önlemler, kamu çalışanlarına siyasetin önünü açma gibi önemli açılımlar içeren pakete ‘hayır’ diyeceğini açıklayan kişi ve örgütlerin tavrını ilgiyle izliyorum.
Birçok konu sıralanıyor, ama aslında ‘hayır’la ilgili iki temel gerekçe söyleniyor.
Birincisi, “Anayasa değişiklikleri yeterli değildir.”
Ki kesinlikle doğru!
İkincisi, “Bu değişikliklere hayır dersek mevcut düzene karşı çıkmış olacağız.”
Ki kesinlikle yanlış!
Anayasa değişikliğine ‘hayır’ demenin diğer adı, 1985’te geçirilen Anayasa’nın aynen kalmasına ‘evet’ demekten başka bir şey değil ki…
Nasıl ‘mevcut düzene karşı çıkmış’ olunacak?
“İdam cezası dahil her şey olduğu gibi kalsın” demekle 12 Eylül darbe Anayasası’nın KKTC versiyonuna 29 sene sonra yeniden destek vermekle aynı anlama geliyor.
Son hafta ‘hayır’cı arkadaşlar bu konuya bir daha baksınlar lütfen…

EROĞLU’NUN PARTİLERİ

Bu seçimde ‘tarafsız’ Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu yine harıl harıl çalışıyor.
UBP ve DP’yi çatıda birleştirme operasyonu hüsranla sonuçlanan, Anayasa değişikliğini ‘ayak üstü yapıldı’ diyerek ötelemeye çalışan ama bunda da başarılı olamayan Eroğlu seçimle ilgili iki temel çaba içinde…
Birincisi, Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçiminin provası gibi olan yerel seçimde CTP’nin kazanacağı belediye sayısını olabildiğince azaltmaya çalışmak… Bu amaçla başta UBP’li ve DP’li adaylar olmak üzere ‘kim şanslı ise ona destek verme’ stratejisi izliyor.
İkincisi, CTP’nin ısrarıyla meclisten geçirilen Anayasa değişikliği referandumunda gizli ‘hayır’ kampanyası yapmak…
Cumhurbaşkanı Anayasa konusunda konuşmuyor, ama ‘hayır’ı da el altından destekliyor. İlginçtir, UBP ve DP de Anayasa’yla ilgili konuşmuyor. Hatta TDP bile sessiz…
İlginç bir görüntü…

TDP-ÇATALKÖY

Bir diğer ilginç seçim manzarası ise Çatalköy’de yaşanıyor.
Seçime BKP ve Baraka’nın ittifakıyla giren TDP, başka hiçbir yerde yapmadığını Çatalköy’de yaptı.
Ne yaptı?
‘Bağımsız’ aday Mehmet Hulusioğlu’na alenen destek verdi!
Hulusioğlu 2010’da da ‘bağımsız’ olarak çıkmıştı. Çünkü partisi UBP’nin köy yönetimi ile ters düşmüş, başkası aday çıkarılmış, kendisi de ‘bağımsız’ olarak seçime girmiş ve kazanmıştı.
Şimdi UBP merkezi ve DP Hulusioğlu’nu destekliyor. UBP Çatalköy Ötgütü ise Derviş Alpman’ı ‘bağımsız’ olarak aday gösterdi.
Sağın iki adayına karşı Çatalköy’deki diğer aday ise CTP-BG’den Ceyhun Kırok…
Durum bu kadar açıkken TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit katıldığı TV programlarında “Bağımsız aday Mehmet Hulusioğlu’nu destekleyeceğiz” diyor.
Cemal Hocam, bu nasıl bir ‘ilke’dir?
Hulusioğlu ‘sol’dan bir aday olsa anlayalım, ama değil!..
Siz başka yerlerde ‘sol birlik’ adı altında BKP ve Baraka ile ‘solculuk’ yapacaksınız, ama bir köyde ‘sağ’ın adayına aleni destek vereceksiniz.
Üstelik ‘sol’un adayı da varken…
Peki ama, neden?

HARMANCI-AKINCI

Son bir ‘gözlem’ de Lefkoşa ile ilgili…
TDP’nin adayı Mehmet Harmancı için nostaljik benzetmeler yapılıyor. Harmancı ismi ile Mustafa Akıncı’nın ismi yan yana getiriliyor. Akıncı’nın seçildiği döneme benzer bir sonuçtan söz edenler bile var.
Ancak unutulan şu ki, LTB için 1976’da yapılan ilk seçimde Akıncı sadece TKP’nin oylarıyla değil, kendisine destek veren CTP’nin de oylarıyla kazanmıştı.
Benzetme güzel de, bu tarafı unutulmuş olmalı…