Sayın Eide şeytanlaştırılamaz…

Ferdi Sabit Soyer

BM Genel Sekreteri’nin Özel Temsilcisi Sayın Espan Barth Eide’nin açıklamalarına dönük, Güney ve Kuzeyde tehlikeli tavırlar gelişmektedir. Güney Kıbrıs’ta bu tavır, tartışma boyutunun ötesinde, Sayın Eide’ye dönük tehlikeli bir saldırganlık göstermektedir. Ona dönük, bağnaz çevrelerin yaptığı tanımlama “ikinci Downer” ifadesidir.. Onu “şeytanlaştırma” çabası başlatılmıştır. Böylece girişim ve etkinliğini caydırmaya çalışmaktadırlar.

Kuzeyde ise Sayın Eide’nin açıklamalarına dönük tehlikeli bir suskunluk hali vardır. Evet, bu da çok tehlikelidir. Çünkü müzakerelerin durduğu bu aşamada, onun, Güneyde tartışmalı bir durma sokulması, Kuzeyde ise girişimlerine dönük gelişen bu suskunluk hali, “başına geleni çeksin ve çekip gitsin”  beklentisine yardımcı olur.

Güneyde şamata, Kuzeyde suskunluk, başlamadan onu bitirmeye dönük ortak bir olay haline dönmektedir. Bu bakımdan Sayın Eide’nin açıklamaları üzerinde durmak gerekir.

SAYIN EİDE’NİN CİDDİ UYARILARI…

Öncelikle, Sayın Eide’nin açıklamalarını, bir tarafın kendi lehinde, öteki tarafın da aleyhinde gördüğü klasik anlayışların dışında ve bu yaklaşımın  kısırlığında, onun açıklamalarını boğmak değil;  ama Sayın Eide’nin, tüm Kıbrıslılara dönük haklı ve yerinde uyarılarına bakmakta fayda vardır. Çünkü, bu uyarıların, yalnız ulusal ölçekte değil, ama uluslararası genişlikte deneyimleri olan bir siyasinin ve diplomatın ağzından ifade edilmesi bizi çok düşündürmelidir.

İlki şu: ” İçinden geçtiğimiz günler, Kıbrıs’ta çözümsüzlüğü sürdürmek için, özellikle kötü günlerdir. Hemen yanı başınızda, Orta Doğuda, alevler içerisinde yüz binlerce insan hayatını kaybediyor. Ülkeler yıkılıyor, devletlerin yerini aşiretler alıyor. Kıbrıs’taki ortamın hep böyle çatışmasız ve güvenli kalacağı varsayımında bulunmanız hata olur. Şu anki güvenlik ortamının böyle devam edeceğini düşünmeniz hata olur. Olumsuz dinamikler çok hızlı yayılıyor”…..

Sayın Eide’nin bu uyarısını, çözümsüzlüğün alışılmış şartlanmışlığına,  koşullanmış tüm Kıbrıslıları ciddi ciddi düşündürmelidir.. Çünkü, ifadeler çok doğru ve yerindedir. Yalnız, Orta Doğu, Ukranya ve diğer yerlerdeki gelişmelerde olumsuz dinamiklerin hızla yayılmasına yol açmaktadır. Dünya, farklı ve değişik bir “soğuk savaşın” içine de sürüklenmektedir.

Nitekim hala süren gaz krizi ile birlikte, hemen yanı başımızdaki denizlerde, pek çok devlete ait savaş gemilerinin ve uçaklarının tatbikatları da bize, ne kadar bıçak sırtı üzerinde yürüdüğümüzün ciddi göstergesi oldu.

İkinci Uyarısı ise şu:  “ Şu anda BM Güvenlik Konseyi’nin tüm daimi üyeleri Kıbrıs’ın birleşmesi ve BM’nin de buna yardımcısı olması konusunda hemfikirdir. Ancak hissiyatım o yöndedir ki, bazı ülkeler, BM’nin Kıbrıs’taki varlığını sorgulamaya başlamıştır. Evet, BM Barış Gücü Kıbrıs’ta barışa katkı sağlıyor. Ama kimi çevrelerde ‘ acaba BM’nin Kıbrıs’taki varlığı bir taraftan da çözümsüzlüğe hizmet ediyor mu? ’ sorusu sorulmaya başlanmıştır.” dedi.

Bu sözlerini, yine kendisinin ifade ettiği,” ben son özel temsilciyim “ ifadesi ile birlikte, hem  düşünerek, hem de titreyerek değerlendirmeliyiz. Evet, bu sözden, bir yanı ile Kıbrıs sorununun kendi görev döneminde çözülüp, artık Özel Temsilciliğe ihtiyaç kalmayacak  anlamında olumlu olarak algılamak mümkün.

Ama ayni zamanda, bundan bence, dünyada, “haçana bir BM Barış Gücü Kıbrıs’ta kalacak ve BM bununla da ilgilenecek” anlayışının da geliştiği mesajını da içermektedir. Hele, BM’nin 50 yıla varan Kıbrıs’taki varlığının, 50 yıl süren  çözümsüzlüğü de besleyen bir olguya dönüştüğü algısı gelişirse, işin nereye varacağı da açıktır.
Bu da BM’nin pılını pırtısını toplayıp, süreçten çekilmesi anlayışını geliştirir. Bunun ise değişen zaman ve günümüzün Orta Doğu gerçeğinde ciddi tehlike olan olumsuzlukların geliştiği  bu zamanda, Kıbrıs’taki bu çatışmasızlık halinin devamı zor olacaktır.

Üstelik, Sayın Eide bence, bu ifadelerinde, yani BM’nin Beş Daimi üyesinin Kıbrıs sorununa bakışına dönük olumlu yaklaşım içinde olduklarını ifade ederken, bize, çok başka ve açık bir başka önemli mesaj daha vermektedir.

Çünkü bence; ‘Siz şanslısınız, çünkü, açıkça dünyanın her yerinde çatışan ve yarışan BM Güvenlik Konseyinin beş daimi üyesinin, Kıbrıs’ta adanın birleşmesi ve sorunun çözümünde, hem fikir olmaları çok önemlidir. Bunu anlayın ve değerlendirin ‘ demek istemektedir. Yani, Ukranya, Orta Doğu ve dünyanın genelinde çatışan BM’nin Beş Daimi üyesinin, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda buluşmalarının önemine vurgu yapmaktadır.

Ancak; Orta Doğu ve dünya kaynarken, onun ifadesi ile söyleyelim,  “olumsuz dinamikler çok hızlı yayılıyor”  gerçeğine bağlı olarak, eğer bu çözüm fırsatını da değerlendirmezsek; BMGK ‘nin Beş Daimi üyesinin Kıbrıs sorununun çözümüne dönük bu fikir birliğinin, yine devam edeceği  ve  çözümsüzlüğü aşma yeteneği gösteremeyen biz Kıbrıslıları da gönlümüz olana kadar bekleyecek temelde süreceğinin  olmayacağı da açıktır.. Bunun yıkılması ile Kıbrıs’ın ateş topuna döneceğini söylemek ise her halde bilgiçlik olmaz.

İşte Sayın Eide’nin bu ifade ettikleri bizi motive edeceğine düşündüreceğine, onun “gaz konusunda tek yanlı”  sözü söyledi lafı üzerine, Güneyde oluşan tehlikeli şamata ve Kuzeyde  oluşan tehlikeli sessizlik, son derece üzücüdür.

Evet, Sayın Eide’nin Güneyde şamata kopartılan açıklamasında, Kuzeyde çözüm sürecine dönük bazı görüşlere yönelikte farklı ve ciddi uyarıcı ifadeler var. Örneğin Deragasyonlarla ilgili söyledikleri. Bunun üzerinde de biz, şamata kopartmadan durmalıyız. Görüşlerimizi ele almalı ve kalıplarımızı değiştirmeliyiz.

Çünkü bence ciddiye alınması gereken doğru uyarılar yaptı.   

Bu nedenle, artık müzakerelerin koptuğu bu aşamada, çözüm isteyen Kıbrıslılar, Sayın Eide’ye laf yetiştireceklerine, onun müzakereleri yeniden başlatmak ve çözüm konusunda yaptığı girişimlere destek olmak gerekir.