Hayvancı, üretici, çiftçi, köylü perişan…
Çözüm?
Yok!
Peki ne var?
Hamaset!
-*-*-
Türkiye Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cuma günü yeniden KKTC’ye geliyor!
Adama ganimet bir ev bulup verin, bu kadar sık gidip gelmekten yorulmasın; burada kalsın!
-*-*-
Hamaset yine zirve yapacak!
Maraş’taki sağlık ocağını ikinci kez açtılar; kim bilir “siz yoktunuz sayın Yılmaz, bir daha açalım” diyerek, şaşaalı ve bol masraflı bir törencik daha düzenlerler!
-*-*-
Bu arada Maraş Sağlık Ocağı bitti tamam da Girne Hastanesi ne oldu?
Bitiş tarihi adına verdiğiniz hiçbir tarihi tutmadı!
Neden?
Rüşvette sıkıntı mı var?
Pardon, inşaatta sorun mu oldu?
-*-*-
62 milyon TL’ye çıkacak hastane ihalesinde, bir buçuk milyarı aştılar, hastane hala yarım!
-*-*-
Sadece bu mu?
Filya Deresi ne oldu?
Hani yeni adıyla ya da 1974 sonraki ismiyle Serhatköy Deresi’nin çakıl – kum ihalesinde öyle dolaplar dönüyor ki; birileri anlattı, iki günden beridir dudaklarım uçuktan geçilmiyor!
Dedim, “yok da bu kadar!”
-*-*-
Dereden kum – çakıl almak yasak mı?
Kimsenin umurunda değil!
Öyle bir ihale hazırladılar ki; bu ihaleyi kazanan ve kumu çakılı toprağı satacak olana devlet para bile ödeyecek!
Kaymaaaaaag!
-*-*-
Dedik ya, hayvancı perişan…
Üretici kan ağlıyor…
Narenciye mefta, patates çoktan öldü!
-*-*-
Dedik ya Girne Hastanesi’nde bir türlü finişe gelemiyorlar!
-*-*-
Peki bitirdikleri ne alemde?
-*-*-
Mesela pandemi döneminde inşa edilen hastanede yoğun bakım ünitesi çalışmıyor!
Neden?
Dün Tıp İş Başkanı Dr. Özlem Gürkut sabah programında açıkladı; çünkü planlama yapan yok!
Yoğun bakımda uzman olarak görev yapacak eleman yok!
Doktor yok!
Hemşire yok!
-*-*-
Hastaneler, özellikle de yoğun bakımlar hastalara yetmiyor!
Peki ne yapıyoruz?
Hastaları özel hastanelerin yoğun bakımlarına göndermek zorunda kalıyoruz!
Ve parasını da ödüyoruz!
Umarım bu işten de komisyon alan yoktur Sayın Cevdet Yılmaz!
-*-*-
Devlet Hastanelerinde ilaç eksik!
Özellikle bazı kanser ilaçları zamanında bulunamıyor.
Tedavisi aksayan, ilacı geciken hastalar mı?
Ölsünler canım!
Onar ölecek ki Cumhurbaşkanımıza iş çıksın!
Cenazeye gitmezse, işleri düşmez mi?
-*-*-
Tip 1 Diyabet hastaları için doktorlar dört kutu insülin reçetesi yazıyor; “bir kutu verebiliriz, bitince yeniden gelin” deniyor!
Hastalar yeniden gelip, doktor görmek zorunda!
-*-*-
Eczacılarımıza Metin miydi neydi profesör bir büyükelçinin oynadığı çirkin oyun sonrası ilaç krizi, ilaca ulaşma krizi had safhaya çıktı!
-*-*-
Tarımdaki ve sağlıktaki batmışlık, şu anda okullar kapalı olsa da, eğitimde zirvede!
-*-*-
Nüfusu bilen olmadığı için sağlıklı plan da yapan yok!
-*-*-
Ülkede tıkır tıkır çalışan casinolar, kerhaneler ve bir de ceza yazan polisler var!
Çok acı ama gerçek!
-*-*-
Dış Dünya’da en itibarsız, en yalınız, en kimsesiz dönemdeyiz!
Türki devletler anamızı sattı, gidip Rum Yönetimi ile anlaşma imzaladı; bizimkiler “gözlemci üyelik adına” hiç utanmadan ve çekinmeden övünürken değil birkaç harmanlık yere, 200 hektarlık ormana ihtiyaçları var!
-*-*-
Millet İskele bölgesinde kanalizasyondan denize giremiyor, biz adına kalkınma diyoruz!
-*-*-
Yol açılışı yapıyoruz; sonra aynı yolu kapatıp inşaata devam ediyoruz, insanların kafası da karışıyor; daha dün geçtiği yeni yol, bugün kapalı!
-*-*-
Sokaklar kaçak insanla dolu!
İddia eder ve derim ki; şu anda KKTC’de yaşam süren tüm yabancıların yarıdan fazlası öyle ya da böyle “kaçak” durumdadır!
Çalışanların yarıdan fazlası “yasal” olarak çalışmamakta, yasal anlamda ödenmemekte, sağlıklı ortamlarda barındırılmamaktadır!
-*-*-
Ve siz Sayın Cevdet Yılmaz, geleceksiniz Cuma günü, bize diyeceksiniz ki, “aynı insanları yeniden seçin!”…
-*-*-
Ben de diyeceğim ki, ya siz çok kötüsünüz ya da sizin de bu işten bir şekilde “ciddi avantajlarınız” var!
-*-*-
Bize bütün bu çirkinliği, küstahlığı, bitmişliği yaşatanlarla “ahbap” bize de “hain” muamelesi yapacaksınız; bu ülkenin en güzel insanlarına “terörist” diyerek Türkiye’ye sokmayacaksınız ama yarım asırdır bize terörist diye satmaya çalıştıklarınızı “tamamdır, sokağa salabiliriz” diyerek, bağışlayacaksınız!
-*-*-
Karşı olduğumdan değil ha; Kürt uzlaşısına yüzde yüz desteğim de sıkıntım KKTC’dir!
Gerçekten, doğru ve gerektiği gibi bir basın toplantısı düzenleyin; gelelim, herkesin içinde size bu soruyu soralım; “neden?”
-*-*-
Ve bir soru daha; “Ersin Tatar’ı seçmemiz gerektiği konusunda tek bir sebep gösterebilir misiniz?”…
Papağan olsa, “çok iyi ötüyor, renkleri de süper” derdiniz ama adam papağan değil ki!
-*-*-
Bir soru daha; “1974’te Ada’da 114 bin 500 civarında Kıbrıslı Türk yaşıyordu… Ersin Tatar o günlerde İngiltere’de yaşam süren 14 yaşında bir gençti… Ve 1974 Harekatı’nı trende giderken başkasının gazetesinde okumuştu… Oysa yatılı okulda okuyan biriydi ve 20 Temmuz’da hala okulda olması gerekiyordu… Neyse! Efendim; bizi kurtarmak amacıyla 1974 yapılmışsa, şu andaki Kıbrıslı Türk sayısı nedir? Kıbrıs türkü sayısı değil; saygılar sunarım…”
-*-*-
Yani EOKA ve EOKA B bizi tüketemedi ama sonrasında galiba tükendik!
Gelen Türk giden Türk mü?
Gelenlere bir diyeceğim yok ama gidenler dönmüyor Sayın Yılmaz!
“O zaman Sayın ağam, biz bu bokhi niye yedik?”
-*-*-
Eminim hiç sevmiyorsunuz Karl Marx’ı ama yıllar önce ne demiş biliyor musunuz?
Hatırlatmakta ve hatırlamakta fayda var diye düşünüyorum:
Kapitalizm, doğanın en büyük düşmanıdır. Kapitalizmde insan sevgisi, hayvan sevgisi yoktur. İnsanı mekanik bir böcek gibi görür. Kapitalizm vatan sevgisi, barış istemez. Ahlak, erdem istemez. Yozlaşmış, çıkarcı, cahil, beynine tecavüz edilmiş uysal köleler ister…”
Çok güzel bir insandır emekli biyoloji öğretmenimiz Mustafa Kofalı… emeklilik yanında hala baba mesleği olan çobanlığı sürdürüyor… Yeğenlerine de çobanlığın nasıl yapıldığını öğretiyor… Keçileri, koyunları çok fazla değil ama bir de beyaz at var onlarla birlikte… Gönyeli’de hemen her gün gördüğüm bu manzara, bu ülkede hala bozulmamışlığın, bozulmamaya karşı direnişin görüntüsüdür… Teşekkürler Mustafa Kofalı…