Sarayönü’nden verilecek mesaj

Birikim Özgür


28 Temmuz’da Sarayönü’nden vereceğimiz mesajın küresel entegrasyon süreçleri üzerindeki etkisi sanılandan büyük olacaktır!
Gümrük Birliği’ne (GB) gidilirken AB’nin Serbest Ticaret Anlaşması (STA) imzalayacağı ülkelere Türkiye ile de STA imzalama zorunluluğu getirilmemesi zaman içinde Türkiye açısından büyük bir soruna dönüştü. GB, taraflar arasındaki ticarette birtakım avantajların öngörüldüğü ve birlik dışında kalan ülkelere karşı ortak gümrük tarifelerinin uygulandığı bir sistem iken STA’larda ise taraflar birbirlerine karşı tercihli rejimler uygulamakta ancak ortak ticaret politikaları veya ortak rekabet kuralları uygulama zorunluluğu  bulunmamaktadır. STA’larda taraflar 3. ülkelere karşı kendi gümrük tarifelerini uygulamaktadır. Bölgesel birlikteliklerin oluşmasıyla belli bir aşamaya gelen küreselleşme günümüzde bölgelerarası anlaşmalarla yeni bir safhaya girmiştir.
AB, bazı ülke veya ülke grupları ile STA’lar imzalamakta, bunun ardından ihracatta dezavantajlı konuma düşmemek için Türkiye bu ülkelerle aynı yönde STA’lar imzalamaya çalışmaktadır. Ancak bu süreç kolay olmamakta ve AB ile STA’ları olan bazı ülkeler Türkiye ile anlaşma konusunda güçlük çıkarmaktadır. Çünkü böyle bir zorunlulukları bulunmamaktadır. GB imzalanırken AB’nin STA imzalayacağı ülkelerle Türkiye’nin de STA imzalamasının anlaşmaya konulmasını Türkiye Kıbrıs’a ilişkin kaygılar nedeniyle tercih etmemişti. Zaman içinde AB büyük ekonomilerle STA’lar imzalamaya başlayınca sıkıntılar baş gösterdi.
Kıbrıs’taki çözümsüzlük, küreselleşme ilerlerken Türkiye’nin ciddi sıkıntılarla karşılaşmasına ve süreci bu zorlukları aşmaya çalışarak geriden takip etmesine sebebiyet veriyor. Türkiye’nin rekabet gücünü kontrol altında tutmak isteyen güçlerin elindeki enstrümandır Kıbrıs.
2004’te Türkiye suçlandığı bir konuda daha rahat kendini ifade edebilme koşullarına kavuşsa da yalın gerçeklik şudur: Kıbrıs çözülmediği müddetçe Türkiye küresel entegrasyon süreçlerinde sıkıntılarla karşılaşabilecek ve ekonomik gücü oranında kazanımlar elde etmesi zamana yayılacaktır.
ABD ile AB arasında imzalanmasına kesin gözüyle bakılan STA nedeniyle Türkiye’de ciddi bir tedirginlik yaşanıyor şimdilerde. Gümrük tarifelerinden ötürü ABD’ye ihracatta AB ülkelerine kıyasla karşılaşacağı dezavantajlar Türkiye’yi kaygılandırmaktadır. ABD ile eş zamanlı STA imzalamaya dönük yoğun girişimlerin yapıldığı şu günlerde, GB imzalanırken Kıbrıs nedeniyle sergilenen tavrın bugünkü Türkiye iktidarı ve iş insanları tarafından memnuniyetle hatırlanmadığını tahmin etmek zor değildir.
Konu bize hem çok uzak hem de çok yakındır.
Şimdi Türkiye, AB ve ABD ile bu meselesini aşmak için yoğun uğraş içerisindedir. Geçtiğimiz günlerde AB Ticaret Komiseri Gutch, ABD ile devam eden STA pazarlıklarına dâhil olmak isteyen Türkiye\'ye yeni öneriler sunacaklarını açıkladı. Diğer taraftan ABD’nin AB ile başlayacağı STA müzakereleri ve Türkiye ile de STA imzalanması, Obama-Erdoğan görüşmesinde önemli gündem maddelerinden bir tanesiydi. Aynı ziyaret çerçevesinde gerçekleştirilen bir resepsiyonda ABD Başkan Yardımcısı Biden’in Türk iş insanlarına AB ile yapılacak anlaşmadan önce Türkiye ile anlaşmanın neticelendirilmesini dilediğini söylemesi, kamuoyuna, “İş insanları ABD’den STA moraliyle döndü” şeklinde yansıdı.
Küreselleşme sürecindeki etkinliğini sürdürebilmek için STA’lar ve diğer meselelerinde Türkiye’nin yoğun çabaları devam ededursun,  Kıbrıs’ta yaşanacak gelişmelere bağlı olarak AB üyelik sürecinde gündeme gelecek somut ilerlemeler Türkiye’yi bugünkünden farklı bir konuma taşıyabilecektir.
Güzelim Sarayönü’nü biz “dünyanın merkezi değildir” diyerek vizyonsuzlukla özdeşleştirdik ancak 28 Temmuz’da oradan tüm dünyaya yayılacak mesaj sadece bize değil küresel entegrasyon süreçlerinde daha fazla refah ve mutluluk talebiyle aktif biçimde yer almayı yeğleyen tüm dünya ve bölge halklarına hitap edecektir.
Küreselleşmenin en önemli bacağının yereldeki öznellik ve vizyoner liderlik olduğunu kavrayamayan İrsen Küçük’ün ve çözüm karşıtlığında birleşen Eroğlu-Denktaş ittifakının bu önemli mesajımızı sulandırmasına müsaade edecek miyiz?