Sakın yaşlanmayınız!

Tayfun Çağra

 

Bir eğitim, bir de sağlık… İnsanın günlük yaşamını en çok etkileyen iki unsur…
Eğitim, özellikle son dönemlerde daha çok önem kazanan bir unsur ama sağlık insanın varlığından beri önemli ve vazgeçilmez.
“Sağlıktan ziyade olmaz” der yaşlılar…
“En önemlisi sağlık” der şimdiler…
Çoğu zaman farkında değiliz sağlığın ne kadar önemli olduğunu ama başımıza geldiğinde bir kez daha farkına varırız.
Sonra yine unuturuz, sonra gelir dayanır, gene hatırlarız.

***

Hatırlarız da devletimizin hiç yoluna koyamadığı bir alan olmaya da devam ediyor.
Bir sağlık sorunumuz olduğunda sigortalı da olsak, her ay devlete sigorta parası da versek, yıllardan sonra emekli de olsak, bu sağlık hakkımızı kullanamıyoruz çoğu zaman, özele gidiyoruz.
Bize daha çok zaman ayrılacağını, para da vereceğimiz için kendimizi daha da değerli hissedeceğimizi biliriz.
Öte yandan sanki özele gitmeye sistem tarafından da zorlanıyoruz...

***

Geçen yıl yine olmuştu ve geçen yıl da yazmıştım; Annem rahatsızlanmış, Girne Hastanesi’nde bir hafta yattıktan sonra daha da kötü olmuş, Lefkoşa Hastanesi’ne sevkedilmişti. Oradaki doktor bizi ölüme hazırlamış ve “yoğun bakıma gerek yok, kötü sonucu bekleyin” demeye getirmişti. Hemen devletin hastanesinden özele, Yakın Doğu Hastanesi’ne götürmüş ve yoğun bakıma alındıktan sonra hastamızı kurtarmıştık. Tabii ne pahasına!!! Bu yıl da hemen hemen aynısı oldu.
Annemiz yine hastalandı. Tecrübelerimize binaen tahlillerimizle önce özele gittik. Doktor bizi hemen Lefkoşa hastanesine acile gönderdi, hastamızın yatması gerektiğini söyledi. Acil’de tahliller yapıldı, kolunda damar yolu açıldı, dahiliyede mi ürolojide mi yatacağımızı beklemeye başladık. Acile karşın üst katlardan karar verildi, “yatmasına gerek yok, polikliniğe gidin, doktor size ilaçlarınızı hazırlasın” dendi.
Biz yine bizi hastaneye gönderen doktoru tercih edip özele gittik. Doktor, deyim yerindeyse saçlarını yoldu, “hemen yatması gerek, o zaman Yakın Doğu’ya gidin” dedi. Geçen yıl olduğu gibi yine gittik, “devlette yatmaya gerek yokken” özelde 12 gün yattık bu kez çünkü şekerden dolayı böbrekler zarar görmüş ve yatmasak böbrekler artık işlevini yitirmiş durumda kalacaktı.
Belki de anamızın suçu yaşlanmaktı! Onun için hastanemiz kabul etmiyordu.
Daha genç olsa kabul edilir miydi, onu öğrenmek için de bir deneme yapmak gerek herhalde!

***

Yani hastanelerimizin veya sağlık sistemimizin durumu böyle… Bir sigortalı yurttaş devletin sağlık sisteminden yarar sağlayamıyor, özele tonlarca para ödemek zorunda kalıyor. Peki neden?
Doktorlar mı işe yaramaz (iyi doktorlarımızı tenzih ederim), sağlık sistemi mi bu hizmeti karşılayamıyor?
Sorun sistem elbette ama bazı doktorlarımız da bu sisteme öylesine ayak uydurmuş ki!
Bakıyorum Yakın Doğu’daki doktorlar da devlette görev yapmış doktorlar… Özelde yaptıkları işlemler de devlette yaptıkları işlemlerin aynı. E o zaman! Neden devlette hastaya bakmıyor da neredeyse kapı dışarı ediyorlar?
‘Herhalde’ diye düşünüyorum; Devlette vereceği hizmetin karşılığını maddi olarak o kurum alamayacağı (en azından özelde olduğu kadar) için, belki de o yönde emir verilmiştir! kapı dışarı ediyor, hastayı çok da umursamıyor. Oysa ki özelde hasta olmasanız bile para almak için sizi hasta edecekler neredeyse!!!
(Tabii bu arada TC vatandaşlarının Yakın Doğu’dan neredeyse çerez parasına sağlık hizmeti aldıklarını görünce, hastanın hastalığı daha da artıyor!)
Bir yerde bir yanlışlık var. Dün güvenoyu almış yeni hükümetin yeni Sağlık Bakanı Salih İzbul, bu duruma da bir baksa… Hizmet veren-vermeyen doktor ayırımını yapabilecek cesareti bir gösterilebilse…
Sistemi bir de o sorgulasa ama sorguda kalmasa!!!