Sadece Kıbrıslı Türkler için değil!

Hasan Yıkıcı

Türkiye'deki arkadaşlarla konuşuyoruz. Kimi üniversitedeki dostlukların devamı, kimi zaman içinde İstanbul, Ankara, İzmir’e git gellerle tanıştığımız arkadaşlar.

“Gün geçtikçe kendimizi daha da bir köşeye sıkışmış hissediyoruz” diyorlar...

“Bazen nefes almak bile güç bu coğrafyada” diyen bile var...

Kimisinde sindirilmişlik, kimisinde kötümserlik, kimisinde ise artık gelecekten umudu kesmişlik var...

Ama bir yandan da her şeye rağmen az da olsa bir şeylerin değişeceği umudunu koruyorlar. Yine de baskın duygu bir hayli karamsarlık ve grilik...

Üniversite yıllarında heyecanla ve merakla gittiğim Türkiye'ye, artık gitmek içimden bile gelmiyor. Gezi Direnişi'nin ardından her gidişimde tanıdık yüzleri biraz daha solmuş, biraz daha asılmış ve çok daha fazla kaygılı gördüm... Çünkü AKP'nin yarattığı kötülük ağları, gündelik hayatın en ince dokusuna kadar işlemiş durumda...

***
 
İstanbul'da ticaret yapan esnaf arkadaşlarla konuşuyorum. İşler nasıl diye soruyorum. “Hiç sorma” diyerek başlıyorlar lafa... “Yurt dışından bir şey ithal edemiyoruz. Siparişi verdiğimiz anda bile risk alıyoruz. Çünkü siparişi verdiğimiz anda ödeyeceğiniz para saatler içinde yükseliyor” diyorlar... TL'nin erimesinden, enflasyondan ve işsizlikten dert yanıyorlar... Onlar da bir çıkış yolu göremiyor. “5 yıl önce ithal ettiğimiz mal döviz bazında hala aynı, ama TL bazında 2'ye 3'e katlanmış durumda” diyorlar...

***

Türkiye’nin muhalif medyasına bakıyorum. Son yıllarda ana akım mecraların da AKP güdümlü havuz medyasına dönüşmesiyle çok parçalı bir eleştirel ve bağımsız medya ağları oluştu. Bu mecralarda haftalardır Kıbrıs, seçimler ve AKP’nin müdahaleleri konuşuluyor, yazılıyor… Türkiye’de pek çok kesim, yazar, gazeteci ve siyasetçi Kıbrıslı Türklerin iradesine saygı duyulması çağrısı yapıyor. AKP müdahalelerini eleştiriyor…

***

Bizim buradaki milliyetçi cephenin anavatan sevdası diye bir şey yok aslında. Güce ve iktidara tapan, kendi halklarını ezim ezim eden bir yapıya bağlılar sadece. Onlar için Türkiye sevdası, iktidar sevdasıdır. Halbuki Türkiye, bir iktidardan çok daha fazlasıdır. Türkiye'ye bakıp da sadece AKP'yi görmek bir iktidar retoriği, büyük bir algı yönetimidir. Çünkü Türkiye AKP değildir... Türkiye, AKP yönetiminden rahatsızlık duyan, demokratik mekanizmaların ortadan kaldırıldığı ve gittikçe daralan otoriterlik çemberi içerisinde sıkışan milyonlarca huzursuz ve kaygılı insan ama aynı zamanda hayata ve geleceğe tutunmaya çalışan farklılıkların çeşitliliğidir de. UBP'nin ve onun gibi milliyetçilerin Türkiye’si AKP'den ibaret olabilir.

Ama biz biliyoruz ki, Türkiye bundan çok daha fazlası ve güzelidir!

***

Türkiye'de de seçim tartışmaları yavaş yavaş başlıyor. Kimi kulislerde seçimin erteleneceği veya iptal edileceği, kimisinde ise Erdoğan'ın seçime girmeyeceği söyleniyor... Muhtemeldir ki çoğu algı yaratmak ve ölçmek içindir bu söylentilerin. Fakat bir gerçek daha var ki, Erdoğan gittikçe güçten düşen, güçten düştükçe de saldırganlaşan, batı ile köprüleri yakan bir profil çizmekte. Fakat şöyle bir şey var... İstanbul Belediyesi seçiminin ardından Erdoğan ilk seçim sınavını -kendisinin tercih ettiği şekilde- Kıbrıs'ın kuzeyinde veriyor. Ve bizim seçimimizin ikinci turunun bir anlamı ve değeri de burada beliriyor...

***

Kıbrıslı Türkler'in seçimi sadece kendi kimliğimizi, irademizi ve özgürlüğümüzü koruma seçimi olmayacak. Elbette bu da olacak. Çokça yazıldı. Tekrara gerek yok. Ama aynı zamanda bariz bir şekilde AKP ve Kıbrıslı Türkler arasındaki bu seçimin bir önemi ve değeri de Türkiye halkları için olacak. AKP'nin adayı Ersin Tatar'ın yenilmesi, “biat değil özgürlük” diyen Akıncı'nın kazanması bir yanıyla da Türkiye halklarına Erdoğan'ın -İstanbul'dan sonra da- mağlup edilebilir olduğu, Kıbrıslı Türkler başarabildiyse, Anadolu halklarının da başarabileceği mesajı olacaktır.

Bu yanıyla da sadece Kıbrıslı Türkler için güçlü bir motivasyon kaynağı olmayacak, aynı zamanda Türkiye halklarına anlamlı bir mesaj verilecek. Türkiye'deki dostlarımıza, “biz başardık, siz de başarabilirsiniz” diyebileceğiz.

***

Ve evet, ikinci turda da sandığı gidip “biat değil özgürlük” diyeceğiz. Sadece kendimiz için değil, Akdeniz için, Kıbrıs için ve aynı zamanda milyonlarca Anadolu insanı için de! Çünkü bizim zaferimiz, Türkiye’de AKP yönetiminden bıkmış ve bezmiş milyonlarca insanın yüzüne ılık bir gülümseme olarak yansıyacaktır.