Rumlar’dan toprak isteyebiliriz

Tümay Tuğyan

 

Kıbrıs sorununu çözmek istediğini söyleyen siyasetin samimiyetine inanmak, zaman zaman büyük bir iç mücadele gerektiriyor.

Sağ partilerin ya da milliyetçi bakışın egemen olduğu siyasi düşüncenin samimiyetinden bahsetmiyorum.

Kastım, sol partilerin ve hümanizm ve barış odaklı bir bakışın egemen olduğu (olması gerektiği) siyasi düşüncenin samimiyeti.

Çünkü esas sıkıntı, bu siyasi düşüncenin altının boşalması durumunda ortaya çıkıyor.

Sıkıntı da şu:

Bu ülkede sol da çözüm istemekten vazgeçer duruma gelirse, biz bu adaya barış gelmesi için hangi siyasi cepheye güveneceğiz?

Tabii bu noktada hemen eklemekte fayda var; çözüm istemek, ‘çözüm istiyorum’ demekle eş anlamlı değil.

Ve hatta daha da ileri gidelim, ‘federasyon istiyorum’ demek de gerçek manada bir çözüm hedefinin peşinde koştuğunuz anlamına gelmiyor.

Kıbrıs sorunu pratiği ve siyasi unsurların, çözüm çabaları çerçevesinde takındığı tavır ve gündeme getirdiği taleplere bakınca, yukarıdaki tespit maalesef kaçınılmaz hale geliyor.

Söylem ve eylem birlikteliği, sağda olduğu kadar, solda da gereklidir.

Bunu galiba bir köşeye not etmekte fayda var.

***

CTP’li bir yetkili Rum basınına verdiği mülakatta şöyle diyor:

“Annan Planı’nın referanduma sunulması ve Kıbrıs Rum tarafının ‘hayır’ yanıtının üzerinden 10 yıl geçti ve toprak düzenlemelerine dahil olan bölgelerde, o günden bugüne pek çok değişiklik oldu. Geçen zaman toprak düzenlemeleri konusunu daha da karmaşıklaştırmakta ve bu yüzden Kıbrıs Türk tarafının, Annan Planı döneminde yaptığı uygulamaları bugün yapması mümkün değil”.

Türk Ajansı Kıbrıs’ın çevirisiyle Kıbrıs Türk basınına bu ifadelerle yansıyan açıklamadan benim anladığım, Kıbrıs sorunu 15-20 yıl daha çözülmezse, bu kez biz Kıbrıslı Rumlar’dan toprak talep eder noktaya gelebiliriz.

Çünkü toprak düzenlemelerine dahil olan bölgelerde o güne kadar çok DAHA fazla değişiklik yaşanacak...

Geçen zamanda mülkiyet ve toprak düzenlemeleri şu anda olduğundan DAHA da karmaşık hale gelecek...

Ve 2004’te, Annan Planı döneminde ‘yaptığımız’ uygulamaları o gün ‘yapmamız’ mümkün olmayacak!

***

Siz eğer Kıbrıs sorununu çözme konusunda samimiyseniz, mülkiyet ve toprak konusundaki uygulamaların her geçen gün daha da karmaşık hale gelmemesi için önlem alırsınız.

Oysa önlem almak bir yana, 2004 tecrübesine rağmen mülkiyet ve toprak sorununun daha da karmaşıklaşmasına fırsat veriyor ve bu karmaşadan yeniden ve yeniden faydalanmaya çalışıyorsunuz.

Kıbrıslı Rumların da bu ada üzerinde toprak ve mülkiyet hakkı olduğu gerçeğini unutmaya başladık belli ki.

Bu insanlar referandumda ‘Hayır’ dediler diye, ada üzerinde sahip oldukları haklar otomatikman bize mi geçti?

Zaman, bizim yasa dışı uygulamalarımızı ilanihaye meşrulaştırabilecek bir mevhum değildir.

Eğer öyleyse, yukarıda da dediğim gibi, gün gele bir anlaşma için Rumlar’dan toprak talep eder duruma gelebiliriz.

Ha gayret, biraz daha sıkın dişinizi.