Rezalet

Zeki Kayalp

Siyasette geçen hafta yaşanan iğrenç görüntüler esasında ülkenin dört bir tarafında yıllardır UBP, DP ve onların gelmiş geçmiş tüm liderleri tarafından uygulanan rezaletlerin bir parçasıdır. Bugün kirli ilişkilerle ülkeyi yönetme arzusunda olanlar bizlere bir kez daha teyit etmiştir ki, KKTC’de anayasa başta olmak üzere yasalar ve hukuk ayaklar altına alınmıştır. Sağ  ve milliyetçi kesimde oluşan algı, “Bu memleketi biz kurduk. Babamızın malıdır. İstediğimiz gibi yönetip istediğimizi yaparız. Yasalar ve hukuk yalnızca kağıt üzerindedir. Esas olan bizler ve bizlerin yarattığı sistemdir”
Hal böyle olunca, bu zihniyete sahip çıkarcı insan toplululuğunun spora bakışı da farklı olmaz.   İşte KKTC MOK örneği. Yıllarca “illegal” olarak yönetildi. Devlet sessiz kaldı. Federasyonların hemen hemen tümü KKTC MOK liderliğini tanımadı. Sporun başında oturan kordinatör kılını kıpırtamadı. “İllegal” MOK başkanı bir anda çekip gitti. Yerine  federasyonların hiç bir oyunu almadan, geçmiş illegal yapıda yönetici olan bir başka isim KKTC MOK’un başına getirildi.
Şimdi Süleyman Göktaş hocaya soralım. Kendisini eleştirdiğimde rahatsız olduğunu biliyorum. Ben de rahatsız olurum. Çünkü sevdiğim bir büyüğümdür. Ancak bilmesi gerekir ki  yöneticilik “garagözlük” işi değildir. KKTC Spor kordinatörü olarak Zafer Eyüp Gökbilen gibi bir şahsiyete yıllarca “aman birşey söylemeyim de koltuğumdan olurum” mantığı ile yanaşabiliyorsa,
1. O koltukta bir dakika bile oturması ülke sporu için zarardır.
2. KKTC MOK tüzüğünü hala daha tadilat ettirmemişse, büyük bir ayıptır.
3. Eğer KKTC MOK tüzüğünde aykırılık varsa, dört yıl boyunca ne yapıldığını bilmek istiyorum?
4. Londra ve Akdeniz Olimpiyatlarını geçtim. MTG U15 takımına yapılanları  sormayacağım. Sormak istediğim, Kordinatör koltuğunun ne işe yaradığıdır?  
Yukarıda belirttiğim gerçekleri yaşadıktan sonra yok efendim Türkiye bizi tanımazmış, takımlarımız maç yapamazmış, bizler birer seyircimişiz vs gibi örneklerden de bir an önce kurtulmalıyız. Süleyman hoca dahil sporla uğraşanlar ve tüm siyasiler şunu çok iyi bilmeli. Adamlar bir taraftan 2020 Olimpiyatları ve Avrupa Şampiyonası’nı almak için ekipler oluşturarak  çok ciddi projelere imza atıp yurt dışında kulisler yapıyor, diğer tarafta Akdeniz oyunları ve U19 Dünya Kupası’nı düzenliyor. “Küçücük bir sineğin” ortalığı bulandırmasını ve resmi tanıdığı “Kıbrıs Cumhuriyeti” yetkililerine koz vermemizi  asla ve asla istemezler.  Bunun Türkçe anlamı; “sınırlı sayıda kişilerle uluslararası organizasyona gelin. Sessiz kalın. Mide bulandırmayın. Koskoca Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceği ile oynamayın. Tüm bu koşulları kabul ederseniz buyurun. Etmezseniz gelmeyin” Olimpiyatları ve Avrupa Şampiyonası’nı alabilmek için sözde tanımadığı  “Kıbrıs Cumhuriyetiyle” kulis yaparken, tabi ki bizlerin oralarda olmasını istemez. Çünkü oy isteyecekler. Akdeniz oyunlarının (White sea play game) açılış konuşmasını hatırlayın. Sayın  Erdoğan tüm katılımcıların 2020 Olimpiyatları için Türkiye’ye destek  olmalarını talep etmiştir. Yani “Kıbrıs Cumhuriyeti’nden” de yardım istemiştir.
Yıllarca anlatmaya çalışıp çözüm önerileri sunduğumuz ve bu anlamda programlanmış (dünyayı Lefkoşa’dan yönettiğini sananlar) belli kişiler tarafından vatan haini ilan edildiğimiz konular, bir de bakmışız KKTC’deki milliyetçi ve çıkarcıların suratında şamar gibi patlamış. Hem de beş parmak izi kalırcasına. Hele hele yıllarca bizleri avutanların “anavatan programları” bir anda virüs kapınca, tam bir şaşkına döndüler.
Siz aklınızca uluslararası hukukla dalga geçip Lefkoşa dikili taş bölgesinden nutuk sallayacaksınız ha... Haydi çıkın sahneye ve bize hangi ülkenin hangi takımıyla hangi şartlarında karşılaşma yapabileceğimizi anlatın. Anavatanla mı? Aldık ağzımızın payını.
Ne demişler, “Allah Galliga değil”.  Bugüne kadar özellikle gençliğimizi kandıran, boş vaadler verip sözde spor politikaları üretenlerin söylemleri artık iflas etmiştir. Yeni dönemde yeni politikalar üretmek kaçınılmazdır. Bu konuda yeni oluşacak hükümete büyük görevler düşmektedir. Ya yeniliğe adım atılıp doğru dürüst spor yapısı ile birlikte  spor politikaları sunulacak, ya da mevcut  satükoyu devap ettirip gençliğin önü kapatılacak.
İşte fırsat. 4 yıl boyunca Süleyman Göktaş ve ekibinin yapamadıklarını, sporun tüm paydaşları ile başarma fırsatı. Artık bu ülkede doğru adamlarla, doğru spor politikaları üretme zamanı gelmiştir.