Alışkanlıklarımla dolduruyorum senden kalan yarım sevgiyi,
Daha önceden okuduğum bir kitapla,
Daha önceden dinlediğim bir şarkıyla…
Yaşamaktan yorulduğum hayat tiyatrosunu,
Her seferinde başa almak ve tekrardan oynamak zorunda kalışıma,
Sırf Sen’li kısımlar hatırına tekrarlıyorum…
Sırf seni görmek adına
Daha erken uykuya dalıyorum,
Sırf senin sesini duymak adına,
Neredeyse gündüz bile şekerleme yapmak istiyorum…
Odalara kapattığım Sen’li zamanlar,
Ara sıra bana göz kırpıyor.
Beni mi yokluyorsun?
Senin yokluğunda nasılım diye…
Kırılmış bir çocuk yok artık,
Büyümüş ve sert rüzgârlara karşı başını dik tutmaya çalışan,
Ve yüzünde gülümsemesini eksiltmeyen bir kadın var.
Ne sitem,
Ne hüzün var artık,
Ne de olsa insan olgunlaşıyor…
Bir delilik yap sen,
Yine eski günlerdeki gibi,
Bir serserilik yap yine eskiden yaptığın gibi…
Her eski yeniye karşı öfke duyar,
Her geçmiş şimdiki andan intikam almak ister,
Sen yine de aldırma,
Ben takmıyorum eskisi gibi,
O yüzden diyorum,
Geçmişteki gibi bir delilik yapalım yine,
Gözlerimizden yaşlar gelinceye kadar gülelim beraber…
Sevdiğim,
Yaşamaktan bir an bile pişman olmadığım geçmiş karşımda,
Aklı sıra bana yüz çeviriyor,
Sırtını dönüyor bana,
Sanıyor ki böyle yapmakla üzecek beni…
Yazıyorum durmadan geçmişe inat,
Biriktirmiyorum içimde senden her ne kaldıysa…
Unutuyorum her defasında,
Geçmişin neresinde kaldığımı,
Gülüyorum eskiden ağladığım her ne varsa…
Hadi bir delilik yapalım eski günlerdeki gibi,
Çıkalım sokaklara yağan yağmurda,
Yine koşalım beraber el ele…
Bir gece vakti girelim cami avlusuna,
Güzel renkli lalelerden koparalım kimse görmeden,
Hiç ses çıkarmadan kaçalım oradan,
Sonra koyalım laleleri kimsesizlerin mezar taşına…
Sen sustukça eşkıya kol geziyor içimde,
Yanına geçmişi de alarak bana çalım atıyor,
Boğazıma kadar geliyor kelimeler,
Yine de yazmaktan başka bir şey yapamıyorum…
Kelimeleri gönder bana,
İster sitem olsun,
İster hüzün olsun,
Küçük çocuk büyüdü artık,
Geleceğin günü bekliyor…