Uzun zamandır, KKTC’nin çok pahalı bir ülke haline geldiğini söylüyorum. Bunu söylerken de, hem resmi enflasyon rakamlarını, hem de gözlemlediğimiz Türkiye, Güney Kıbrıs ve çeşitli Avrupa ülkelerindeki halkın temel tüketim ürünleri fiyatlarını dikkate alıyorum.
Avrupa ülkelerine ve Güney Kıbrıs’a gittiğim zaman, alışkanlık haline getirdim ve marketlere de gidiyorum. Yaptığım ziyaretlerde, temel tüketim ürünlerinin pek çoğunun, bizden ucuz olduğunu gözlemliyorum .Üstelik de, 1 Euro’nun 47-48 TL olmasına rağmen. İşte o zaman, bizdeki pahalılığın boyutunu da, daha net görebiliyoruz. Zaten, enflasyon da da Avrupa şampiyonuyuz.
KKTC‘de, 2025 Temmuz ayı enflasyonu, yüzde 3.17 olarak açıklandı. Yıllık enflasyon ise, (Geçen Temmuz’ dan bu Temmuz’a) yüzde 35.33’e ulaştı. Böylece, yılın ilk 7 aylık toplam enflasyonu da yüzde 21.52 olarak gerçekleşti. Ağustos ayı rakamları açıklandığı zaman, muhtemelen fiyat artışları devam edecektir.
Güney Kıbrıs’ta ve birçok Avrupa ülkesinde bizim aylık enflasyonumuz, onların yıllık enflasyonu civarında veya daha da düşük seyrediyor.
Örneğin, Güney Kıbrıs’ta bu yılın temmuz ayında Avrupa Birliği’ndeki en düşük tüketici fiyatları endeksinin gerçekleştiği ve enflasyon oranının yıllık yüzde 0,1 olarak kaydedildiği belirtildi.
Geçtiğimiz günlerde, Yenidüzen gazetesinin de yaptığı araştırma ile, Kıbrıs’ın Güney’i ile Kuzey’i arasındaki fiyat farkları yine gözler önüne serildi .
Araştırma ile, aynı marka ve gramajda 10 kalem ürün ve 12 çeşit meyve sebze fiyatlarını kuzey ve güney marketlerinde karşılaştırıldı. Kuzey’in yüzde 61,2 daha pahalı olduğu gözlemlendi.
Özellikle, Zeytinyağı ve Nescafe'de iki katı fiyat farkı olması, 12 çeşit meyve ve sebzede güneyin daha hesaplı olması, Kişisel hijyen, bakım ürünlerinde ve bazı gıda ürünlerinde güneyin daha uygun olması dikkat çekiyor.
Alışveriş sepetindeki 10 kalem ürün (genel gıda, kişisel bakım) ve 12 çeşit meyve ve sebzeden 1’er kilo alınması durumunda, toplam tutar kuzeyde 4 bin 446,60 TL’ye ulaşırken, aynı ürünlerin güneydeki toplamı 2 bin 758 TL olarak hesaplandı. Buna göre aradaki fiyat farkı bin 687 TL.
Öte yandan, KTAMS’ın 31 Temmuz 2025 itibarıyla açıkladığı verilere göre, KKTC’de dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 30 bin 597 TL'dir. Bu rakam, sendikanın belirttiği gibi, temel gıda harcamalarını karşılamak için gereken aylık tutarı ifade etmektedir.
Hem enflasyon rakamları, hem de açlık sınırı rakamlarından da gördüğümüz üzere, oldukça pahalı bir ülke durumundayız.
Öte yandan, 2025 yılının ikinci asgari ücreti, yüzde 17.79 oranında artış ile, brüt 51 bin 202, net 44 bin 546 olarak belirlendi.
Asgari ücreti artırmak önemlidir. Ancak, hayatı ucuzlatmak, satın alma gücünü yükseltmek daha önemlidir. Ülkedeki mal ve hizmetlerin fiyatı durmadan artarken, asgari ücretlilerin gelirleri artmasına rağmen, satın alma güçlerinin artmaması düşündürücüdür.
Esas ölçü, asgari ücretle aldığınız mal ve hizmet miktarıdır. Bu, maalesef git gide azalmaktadır. Hükümet, pahalılıkla mücadele edememektedir.
Maaşlar ve asgari ücret artsa bile, satın alma gücü düşen dar ve orta gelirliler daha fazla Güney piyasasına kaymakta ve bundan da, esnafımız ve işletmelerimiz gelir olarak, devlet de vergi bakımından zarar etmektedir.
Elektrik ve akaryakıt fiyatlarına yapılan zamlar, temel girdi maddeleri olduğu için, üretim maliyetlerini de artırmakta, tüm mal ve hizmetlere zam olarak yansımaktadır. Bunun yanında, asgari ücret artışı da, maalesef mal ve hizmetlere zam olarak yansımaktadır.
Enflasyon artışları, pahalılığını da artırmakta, bu da, devletin yılda 2 defa uygulanan hayat pahalılığı ödeneğini yükseltmektedir. Ayrıca, Maliye Bakanlığı, uzun zamandır maaş ve diğer ödemeleri için de borçlanmaktadır.
Bu bağlamda, geçtiğimiz hafta Maliye bakanlığı, maaş ve piyasa ödemeleri için yine yaklaşık 2.4 milyar TL tutarında bir borçlanma gerçekleştirmiştir. Şubat ayından bugüne kadar alınan toplam borç, 16 milyar TL’yi aştı. Bu yılki,18.5 milyar TL'lik bütçe açığı öngörüsünün de aşılabileceği bir tablo ile karşı karşıyayız.
Halkın ve ekonominin en büyük düşmanı, enflasyon ve pahalılıktır. Hükümet, ekonomideki sorunları çözmede başarısız olmuştur. Enflasyonla mücadele etmemekte, yaşananları sadece seyretmektedir.
Sonuç olarak, mal ve hizmetlere devamlı zam yapılması, halkın bütçesini sarsmakta, artan maaşları ve asgari ücreti de kısa sürede eritmekte, böylece satın alma gücü yeniden düşmektedir.