“Pişman olmayan, utanç duymayanlar…”

Sevgül Uludağ

 

Andreas Paraskos

Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in geçtiğimiz Perşembe günü Kıbrıslıtürk ya da Kıbrıslırum kayıp şahıslarla ilgili gömü yerleri hakkında bilgi sahibi olanlara çağrı yaparak bu bilgileri Kayıp Şahıslar Komitesi’yle paylaşmalarını istemesi bir tesadüf değildir. Yıllar geçtikçe bu yerleri görenler ya da duyanlar yavaş yavaş yaşama veda ederken, kayıpların yerlerini bulma şansı da azalmaktadır. Kayıplar Komitesi’nin verilerine göre 1995 yılı itibarıyla 1,493 Kıbrıslırum, 502 de Kıbrıslıtürk kayıp şahıs vardır, bunlardan toplam 444 tanesinin kimlikleri belirlenmiştir, bunlardan 354 tanesi Kıbrıslırum, 90 tanesi de Kıbrıslıtürk’tür. İşgal altındaki bölgelerde 234 mezarda, özgür bölgelerde ise 37 mezarda kemikler bulunmuştur. 300 Kıbrıslıtürk’ün 1963-67 döneminden kayıp olduklarına dikkatinizi çekmek isterim.

Bizim görüşümüze göre Cumhurbaşkanı Anastasiadis’in geçtiğimiz Perşembe günü yaptığı dramatik çağrının altında yatan gerçek nedenlere bir bakalım.

Kıbrıslıtürkler, işgal altındaki bölgelerdeki kayıp Kıbrıslırumlar’ın gömü yerleri hakkında bilgi vermeye daha büyük bir istek gösteriyorlar. İşgal ordusu Kayıplar Komitesi’ne ilgili dosyaları açmayı reddettiği halde, Kıbrıslıtürkler’in bilgi paylaşmaktaki isteklilikleri sonucunda Kıbrıslırum kayıplardan geride kalanların bulunduğu 234 mezar belirlenmiştir.  Gazeteci Sevgül Uludağ, pratikte yaşamını bu konuda bilgi toplamaya adamış, Kıbrıs’ın her tarafını karıştırmış, zaman zaman kendi hayatını riske atmış, bu suçları işlemiş olanların düşmanlığıyla karşılaşmış ama bunlara rağmen pek çok kayıp Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk kayıp şahsın nerede gömülü olduklarının bulunmasına büyük bir katkı sağlamıştır. İşte bu nedenle rakamların katı lisanı, Kıbrıslırum tarafının kayıp mezarlarının belirlenmesine katkısının daha az olduğunu açığa çıkarmaktadır.

Klasik bir örnek 15 Ağustos 1974’te yasadışı olarak bazı Kıbrıslırumlar ve paramiliter güçler tarafından Dohni’de yasadışı olarak tutuklanan 84 Kıbrıslıtürk’ün durumudur. Bunlar Leymosun’da Palodya yakınlarında infaz edilmişlerdi. Aralarından biri olan Suat Kafadar hayatta kalabilmiş ve Ağrotur üssüne ulaşmayı başararak hayatı kurtulmuştu.

Öldürülmüş olan 83 kişi önce Palodya’da bir toplu mezara gömülmüştü ancak birkaç gün sonra Suat’ın tanıklığı üzerine Birleşmiş Milletler bu toplu mezarı aramaya başlayınca, bu toplu mezar boşaltılarak içindeki insanlar iki ayrı bölgeye gömülmüştü: Pareklişa ve Yerasa’ya. Şimdi yapılan araştırmalar sonucunda Yerasa’daki toplu mezar bulunmuştu. Pareklişa’da ise ancak birkaç küçük kemik bulunmuştu – bunun manası, yakın geçmişte bazı kişilerin bu kemikleri bulundukları yerden çıkararak bunları bilinmeyen başka bir yere taşımış olduklarıdır. Böylesi eylemler Kıbrıslırum tarafının güvenilirliğine büyük siyasi darbeler vurmaktadır ancak esas darbe kayıp Kıbrıslırum ailelerine vurulmaktadır çünkü bu aileler sevdiklerinin gömü yerlerinin bulunabilmesi için Kıbrıslıtürkler’den gelecek bilgilere güvenmektedirler.

Bu suçu işleyenlere gelince, onların korkacak hiçbirşeyleri yoktur çünkü hem kimler oldukları bilinmektedir, hem de işledikleri bu suçlar nedeniyle bir mahkeme önünde onlardan hesap sorulacağı yönünde herhangi bir risk de bulunmuyor. Ne yazık ki bu böyle! Çünkü dokunulmazlıkları bu topraklardaki insanlara o kadar çok acı ve sefalet getirmiştir ki… Bundan pişmanlık duymadığımız sürece de, bu acıları tekrar yaşamaya mahkumuz…
Eğer bildiğiniz bir gömü yeri varsa, Kayıplar Komitesi’yle temasa geçmek istemiyorsanız bile, kendiniz veya bir başkası aracılığıyla benimle temasa geçiniz. Gizliliği garanti ediyorum.

(KATHİMERİNİ – Andreas Paraskos – 10.11.2013 - (Rumca’dan İngilizce’ye www.tringos.eu, İngilizce’den Türkçe’ye bizim tarafımızdan çevrilmiştir.)