Pilav, aynı pilav

Tayfun Çağra

 

“İrsen beyin önünde bir pilav var, önce bu pilavı yemesi lazım” dedi Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu…
Neden dedi?
Eğer İrsen Küçük, Cumhurbaşkanlığı’na aday olacaksa önce önündeki pilava baksın, ondan sonra bunu düşünsün dedi.
Bugün büyük olasılıkla haberlerin dışında gazetelerin köşeleri de Eroğlu’nun basın toplantısıyla ilgili yorumlarla dolacak.
Bu da çok normal çünkü kendisinin Başbakanken yaptıklarının şimdi başkası tarafından biraz da acemice tekrarlanması kendisini bile rahatsız ederken gazeteciler bu durumu yorumlayacaktır tabii…
Neler söyledi Eroğlu?
“Demokrasi olmazsa sağlıklı ve sürdürülebilir ekonomi olmaz. Demokrasi olmazsa bağımsız yargı ve adalet olmaz, insan haklarından, özgürlükten söz edilemez. Demokrasi çok hassas bir rejimdir. Dıştan zorlamalar, yapay etkiler, müdahaleler demokrasiye zarar verir” demiş.
Güzel söylemiş de demokrasinin nimetleri sadece kendisine zarar verildiğinde hatırlanılmaz ki!
***
“Üreticilerin, sanayicilerin, çalışanların söylediklerini dinliyor, yazdıklarını okuyorum ve anlıyorum ki Hükümet’in değerlendirmeleri ile aralarında büyük farklar var.
Daha önce demokrasi olmazsa sağlıklı ekonomi de olmaz demiştim; şimdi ona bir ilave daha yapayım: Ekonomi sağlam, sağlıklı ilerlemezse demokrasi için tehditler çoğalır.
Bana göre gerek ülkemiz, demokrasimiz, gerekse ekonomimiz için tepeden tırnağa bir yeniden yapılanma zamanı gelmiştir.” de demiş ve ardından veya öncesinde de “Türkiye ile imzalanan protokollerin yüzde 90’nının altında benim imzam bulunuyor. Sayın İrsen Küçük herhalde ülkede neler yaşandığının, nerelerden nerelere nasıl gelindiğinin farkında değil.” de demiş.
Hem ekonomi bozuk ve bu durum demokrasiyi de etkiliyor diyorsunuz, ondan sonra da Türkiye ile imzalanan protokolların %90’ının altında benim imzam var diyorsunuz. Yani bozuk ekonomiyi yaratan sorumluluk sizin, şimdikiler de takip ediyor demektir.
Eleştirirken sözün nereye gideceğini pek düşünemediler herhalde… Zaten kaçacak yeri yok, ne yapsa, ne söylese mutlaka kendini de kapsayacaktır. 
***
“Neticede nasıl oldu, neden oldu tam anlamadan ‘dönüşü muhteşem olacak’ denilen Belediye Başkanı istifa etmek durumunda kaldı. Belediye Meclis üyeleri istifa etti ve nihayet bir seçime gidiliyor.” da dedi.
İstifa eden başkan size de bir zamanlar ‘baba’ diyordu. Bulutoğluları, manevi oğlunuz değil miydi?
***
Ve;
“Türkiye’yi Anavatan bilen, Kıbrıs Türk Halkı için taşıdığı önemin altını sürekli olarak çizen bana vefasızlık ve Türkiye düşmanlığı suçlamasında bulunmak, kimsenin haddine düşmemiştir.” demeyi de ihmal etmedi. Neme lazım!.. İlişkileri bozmamakta yarar var diye düşünüyor ama ilişkiler çoktan bozuldu gördüğümüz kadarıyla… Baksanıza, bakanlar geldiler, gittiler ama görüşme talebi bile yapmadılar.