PAZAR MANTIĞI

Mehmet Çağlar

 

Yıllardır söylemekten dilimizde tüy bitti,..!
Bu ülkeye ekonomik reform programları kadar sosyal reform programları da gereklidir...
Eğitim şurası ve okullarımıza toplumsal gereksinimleri dikkate alan müfredatlar da gereklidir...
Mali Anayasa gereklidir...
Solculuk, en ileri üretim biçimlerine sâhip olmak demektir.
Bizlerin de bu toplumun nasıl ürettiğine bakmamız lâzımdır; çünkü salt toplumun nasıl tükettiğine bakılarak solcu ve ilerici olunamaz...
Aksine başkalarının değerlerini, varsayımlarını sanki bize vakfedilmiş değerler olarak kabul etmek zorunda kalırız...
En büyük tehlike bu perspektif yoksunluğudur. Bu ülkenin geleceği paraya sevdalılara tahvil edilemez, edilmemelidir...
Bakıyorsunuz, ortada "Ekonomik Paket" adı altında bir akıl var;
Peki, bu aklın kaynağı bizim mi?
Bu akıl, bizim "akıl defteri"mizle örtüşük mü?
Değil!
Bize sunulan kullanım ve bu kullanımın olanak ve koşullarıdır.
Peki, rasyonalite bir kaynak arama ve doğrulama sorunu mu?
Hayır!..
Sevgili dostlar!
Bu toplumun kaynakları kıttır, hem de çok kıt...
Çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği olmayan hızlı bir büyüme sağlamak mı amaç?
Yani, sürekli kâr peşinde koşmak; umulan çevresel ve sosyal zenginliği yaratabilir mi?
Pastanın büyük olması, herkese hatta çoğu insanımıza daha büyük bir dilim düşeceği anlamını, hiç taşımamıştır....
Ayağımızı yorganımıza göre uzatmazsak, tüketerek büyümenin bir bedeli olur...
Gelecekten ödünç almak üzere yaşarız...
Zaten, toplumdaki insanların durumu kötüye giderken, kişi başına düşen GSYH'nın yükselmesi, performans ölçütlerinin de, kendi içerisinde hatalı olduğunu gösteriyor...
Sürdürülebilirlik kavramı, kaynakların tükenmesi ve çevrenin bozulmasının yanında borçlanmadaki artış, sağlık ve eğitim odaklı ölçümler ve buralardan alınan randımanlar sonucunda ortaya konabilir...
Yoksa, pazar mantığıyla, bir toplumu maddî imkânlarının çok ötesinde hayâl aleminde yaşatmak çözüm değil!