Paylaşmak-paylaştırmak

Erdinç Gündüz


Biz, geçmiş 50 yıl içinde kimleri gördük kimleri ?  Hepsi de çok istekli ve umutlu başlamışlardı.  Günler, haftalar, aylar geçtikçe ve  sorundaki,  güya iki esas taraf ve diğer tarafları tanıdıkça, Hanyayı Konyayı anlamaya başlamışlar, sonunda da pes etmişlerdi. Şimdi de Espen Barth Eide aynı durumda.  O ne zaman anlar Hanyayı Konyayı bilemeyiz. Ama Allah’tan ümit kesilmez değil mi ?

 ***

Eide, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı olarak atandığından bu yana canla başla  ve umutla çalışıyor.  Masa’da nelerle karşılaştığını bilemiyoruz, ama o ‘mubarek’  Masa dışında neler olup bittiğini de anlamaya başlamıştır herhalde.
Diyor ki,  “...savaş gemileri münhasır ekonomik bölge içerisinden geçebilir....” . Yani ‘Türk savaş gemilerine kızmayın’ demek istiyor. Ve ama devam ediyor  “...ama buna istila diyemezsiniz....” diyor.  Yani,  geçip giderler, dolanırlar,  dönerler. Sorun değil demek istiyor. “Ammmaaaa ....” diyor “platform götürüp sondaj yapamazsınız”.  Yani, Barbaros olmazzzzz... demek istiyor.
Sonraaaaa, dönüyor Kıbrıslı Rumlarla Kıbrıslı Türklere ve  acı gerçeği yüzlerine vuruyor. “Küçük şeylerle uğraşıp, çözümle gelecek büyük menfaatleri kaçırıyorsunuz.... Ağacı görüyorsunuz ama ormanı kaçırıyorsunuz...” diyor. Ve hatırlatıyor : “Hidrokarbon adanın bütününe ait,  doğal zenginliktir. Ama doğal gaz ve petrol bugünün değil yıllar sonrasının meselesidir....”
Yani diyor ki ‘ Doğal gaz ve petrol konusunda önünüzde 10 yıl kadar sürecek bir süreç var.  Şimdiden bunun kavgasını vereceğinize, önce esas sorunu çözmelisiniz. Daha sonrası zaten kendiliğinden gelecektir. Kim ne kadar ve nasıl pay alacak ?...  Ulaştırılması  gereken yere nereden ulaştırılacak ?  v.s. 10 yıl sonrasının meselesi...

***

Sayın Eide,  bazı öneriler de koydu tarafların önüne.   Bu konuda ortak bir komite kurulması;  Barbaros’un bölgeden çekilmesi; görüşmelerin yeniden başlaması; BM Genel Sekreterinin bir ilerleme raporu sunması; Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum müzakerecilerinin karşılıklı olarak Atina ve Ankara’yı ziyaretleri gibi...
Ben bu yazıyı yazarken,  taraflardan bu önerilerle ilgili henüz resmi bir açıklama yoktu. Acaba görüş açıklamak için, birbirlerini mi bekliyorlar dersiniz ?

***

Asırlardır  - değişik nedenlerle de olsa- birileri tarafından bir türlü paylaşılamayan bu adada,  ‘paylaşamama’ kavgası hala devam ediyor.  “Acaba...” diyorum, bu sorunun başrol oyuncuları  ‘paylaşacak gibi gösterilenler’ mi  ?  Yoksa paylaşmadan yararlanmak,  azami payı koparmaya çalışanlar mı ?