Paranın KAYNAĞI

Cenk Mutluyakalı

 

Ada yarısındaki “eşitlik” anlayışını en iyi anlatan görüntü “Seçim Panoları”dır.
Orada hepsi eşittir.
Bir tek orada...
Yüksek Seçim Kurulu’nun geleneksel beyaz tahtaları var ya... Hani yol kenarlarına, kent merkezlerinin duvarlarına, köy kahvelerinin karşısına falan asılıyor...
Böylece “yasa önünde” eşitlik sağlanıyor.
Brecht’in öyküsü gibi “Denizin dibinde bir uygarlık kurulurdu, eğer köpek balıkları insan olsaydı…”

*  *  *

Yanlış anlaşılmasın!
Yüksek Seçim Kurulu yasaları uyguluyor, bu işte en “masum” kurum.
Panolarda parti afişleri “huşu” içerisinde “eşitlik”le yan yana dururken, birisi gidip billboardların neredeyse tümünü satın alıyor.
Seçim dönemi kimi partiler ya da adaylar bir acayip para akıtıyor!

*  *  *

Bir partimizin, tek bir gazeteye verdiği ilan parası 300 bin TL.
Kim bilir toplamda bütçe kaç!
Tek bir aday yarım milyon harcıyor.

Sonra da diyorsunuz ki “yolsuzluk iddiaları” niye yazılmıyor?

*  *  *

Kapı kapı “pirinç, bulgur, yağ, salça” dağıtılıyor kenar mahallelerde!
Üstelik bu insanları “yoksulluğa” mahkum edenler dağıtıyor.
Döner partileri, yemekli buluşmalar, şaşalı gösteriler, ışıklı panolar, orantısız bağışlar…

*  *  *

Denizin dibinde bir uygarlık kurulurdu, eğer köpek balıkları insan olsaydı.
İnsanlar “köpek balığı”na dönüşüyor oysa…
Ve henüz “seçim borsası” kurulmuş değil.
Bir parti başkanımız  “oy satın almak için hazırlık yapanlar var, biliyorum” dedi.
Kim ihbar kabul etti bunu?
Polis tümüyle sindi!
Baksanıza, son yasa ile “sosyal medya paylaşımları”na dahi ceza gelecek polisin!

*  *  *

“Eşitlik” mi demiştik!
Yurdumuzun en önemli yarasıdır, eşitsizlik.
Bencillik sarmalının genişlediği, bireysel menfaat düşkünlüğünün bir ahtapotun kolları gibi her yanı sardığı ortamda “eşitlik” panolarda kalıyor.
“Süs” niyetine!
Bankadan bir seferde 700 bin dolar nakit çeken parti başkanı da “sizi Rum’a verecekler” diyerek “ninni” söylüyor.
Peki “paranın” kaynağı ne?
- “Tıpış tıpış yürüsün ninni....”