Özersay’ın tutarlılığı…

Tayfun Çağra

Kudret Özersay tutarlı bir siyasetçiymiş!

Bakın Nisan 2015 Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi yazdığım yazıda da Özersay, Maraş’ın Kıbrıs Türk Yönetimi altında açılmasını savunuyormuş.

Yani “parti kurmayacağım” deyip parti kuran, “UBP’yle kahve bile içmem” deyip hükümet kuran, UBP’ye küstüğü için hükümeti bozan ama şimdi yine UBP ile hükümet kurmak için çeşitli kıvrak hareketler yapan Özersay ve ekibi, Maraş konusunda ille de “Türk idaresinde açalım” heveslerinden vazgeçmemişler.

Belki de onun içindir ki ellerinden alınan Maraş oyuncağını tekrar ellerine alabilmek için UBP ile tekrar hükümet kurabilmenin çeşitli hesaplarını yapıyorlar;    

***

Cumhurbaşkanı adayları Mustafa Akıncı ve Kudret Özersay kapalı Maraş konusunda açıklama yaptılar. Akıncı, Maraş’ın Birleşmiş Milletler gözetiminde açılmasını isterken, Özersay Kıbrıs Türk Yönetimi kontrolünde açılmasının doğru olacağını düşünüyor. Kudret Özersay, “Rum tarafı ile bir şeyi müzakere edip sonuç alamıyorsak Kıbrıs Rum yönetimini aradan çıkarıp, Kıbrıs Rum toplumuna hitap eden bir açılım yapabilirsek bundan Kıbrıs Türk halkının da ciddi bir kazanımı olabilir” şeklinde görüş bildiriyor.

Kapalı Maraş’ın açılması konusu Mehmet Ali Talat döneminde ‘kapsamlı çözümün parçası’ olarak ele alınıyordu. Maraş’ın açılmasının çözümü zorlaştıracağı veya ‘gereksiz’ hale getireceği tehlikesi vurgulanıyordu. Derviş Eroğlu bildiğiniz gibi herhangi bir konuda görüş bile vermiyor veya veremiyor.

Akıncı’nın yaklaşımı yani Birleşmiş Milletler kontrolünde açılması düşüncesi daha mantıklı ve siyasi açıdan daha doğru görünse de ‘çözümün gereksizliğini’ besleyeceği düşüncesi bende de var. Özersay’ın yaklaşımının, yani Kıbrıs Türk Yönetimi kontrolünde açılmasının çözüme nasıl hizmet edeceği ise anlaşılmazdır, hatta tehlikelidir, çözümü baltalayıcıdır. Görüşmelerde Kıbrıs Rum Yönetiminin de görmezden gelinmesi nasıl bir düşünceye hizmet eder, onu da anlamak zor. Görüşmeler kiminle yapılacak, Rum halkından bir komite mi oluşturacak Kudret Özersay, o komiteye uluslararası alanda resmiyet mi kazandıracak, anlaşmayı (eğer yapılacaksa) kiminle imzalayacak, onu pek anlamadım.

Özersay’ın bu düşünceleri basına belki yanlış yansıtılmıştır diye düşündüm ama Maraş konusunu yakından takip eden dostlara sorduğumda Özersay’ın Cumhurbaşkanlığı’na aday olduğu dönemde yine böyle bir açıklama yaptığını hatırlattılar. Görüşmeci iken bu doğrultuda bir açıklaması olmayan Özersay’ın ikinci kez yaptığı bu açıklamadan bir beklentisi mutlaka vardır diye düşünüyorum!

***

Tabii Özersay tekrar bir hükümette Maraş’ı istediği şekilde kullanabilecek olanağı yakalayabilir mi bilemem çünkü Maraş artık Ankara’nın oyuncağı oldu.

Zaten bir oyuncaktı, bir kozdu şimdiye kadarki müzakere sürecinde ama şimdi biçim değiştirdi bu oyuncak.

Bu oyuncağı Ankara artık başka türlü kullanıyor ve eline aldığı oyuncağı Özersay’ın eline bırakacak gibi de görünmüyor.   

 


 

Pilli’nin onayı gerek!

Avrupa ve Dünya ve hatta Türkiye yavaş yavaş aşılama programlarını başlatma planları yaparken Sağlık Bakanımız Ali Pilli “bakalım görelim bakalım, aşı olanlarda nasıl gidiyor, gözlemleyelim, yan etki var mı yok mu ondan sonra biz da yaparız” gibi bir şeyler söyledi.

Yani Sağlıkla ilgili dünyada onay kurumu sayılan kurumlar aşıya onay verirken, Dünya Sağlık Örgütü ABD’nin, İngiltere’nin, Almanya’nın aşılarını onaylarken, Pilli “bakalım, görelim” diyor. “Alemin akıllısı biz” derler ya!...

Aslında bir konuda haklı olabilir; O da büyük ihtimalle bize gelecek olan aşı Türkiye’nin de alacağı ve aşılayacağı Çin aşısı… Oysa ki Çin aşısının onayı uluslararası kurumlar tarafından yapılmış değil. Belki onun için Pilli çekinceli davranıyor olabilir.

Öte yandan Kıbrıs Cumhuriyeti de Almanya’da üretilen, Türkiye kökenli bir çiftin şirketinin de diğer şirketle birlikte ürettikleri aşıdan sipariş verdi. Kıbrıs Cumhuriyeti bu siparişi verirken, Kıbrıs’ın kuzeyini de hesaplayarak verdiği söyleniyor.

Bakan Pilli, çekinceli davranırken bu aşıyla ilgili değil sanırım.

Tabii Kıbrıs Cumhuriyeti bu aşıdan bize de vermek isterse bizim hükümetimiz (eğer o zaman varsa) bu aşıyı almak istemezse o zaman ne olur?

Veya bize Çin aşısı gelecekse, diğer aşılardan da yani DSÖ onaylı aşılardan da getirilmesi için girişim yapılacak mı? Bireyin istediği aşıyı yaptırması için serbestlik verilir mi?

(Olacaksa) hükümetimiz böyle bir girişim yapabilecek özgürlüğü bulabilecek mi?