Televizyonda bir dizi var. Bilmem kaçıncı sezondur devam ediyor… Öyle Bir Geçer Zaman Ki… Galiba da çok değil ama dönem dizisi olduğu için uzun süredir devam ediyor gibi… Çocuklar büyümüş, gençlerin yaşı ilerlemiş, orta yaşlılar yaşlanmış, dünyaya yeni gelenler olmuş.
Şimdilerde 1980 öncesini, darbenin gelişine yakın bir zamanı anlatıyor. Tabii ki dizi tadında… Yani halkın deyimiyle o zamanki sağ-sol kavgalarını bir ailenin veya birkaç ailenin üzerinden anlatıyor, ideolojiler biraz da geride bırakılarak daha çok ölmenin öldürmenin ne kadar acı, ne kadar gereksiz olduğunu vermeye çalışıyor.
Biraz daha derine inersek aslında zıt ideolojilerin de sonunda aynı araçları kullandıklarını, neredeyse silahın aynı amaçlarla elde, belde taşındığını gösteriyor film ama sol düşünceye mensupların bu gibi şiddeti kullanmaya zorlandığını da vermeye çalışıyor.
1980 darbesine artık aylar kalmış dizinin son bölümünde… O darbeyi anlatır mı, anlatırsa neler anlatır, nasıl bir darbe çerçevesi çizer bilemem ama o diziyi her izlediğimde, biraz da 1980’e yaklaştıkça o günleri hatırlarım. 1980 öncesini değil ama 11 Eylül 1980’de Türkiye’ye giden biri olarak ertesi günün darbesinde geçmişin izlerini yaşarken, ilerisini görmeye çalışıyorduk.
Zor günlerdi… Öncesi de, sonrası da… Her iki dönemde de korku… Bir taraftan değil sadece… Karşı görüşten ve devletin polisinden… O günlerden bu günlere çok sular aktı… Türkiye’de iktidarlar geldi, iktidarlar gitti. Hep derin devlet oldu ama… Şimdi kökünün temizlendiği söyleniyor ama sanki eski derin devletin yerine neo derin devlet kuruluyormuş gibi…
Üzerinden zaman çok geçti… Bu günlerin üzerinden de geçecek…
21 Aralık geçti mi? Yaşıyor muyuz?
21 Aralık da gelip geçti. “Gelip geçti” diyorum ama acaba geçip gitti mi, şu an için yani yazıyı yazdığım an için bilemiyorum. Bu yazının okunduğu tarih 23 Aralık… Oysa bu yazının de yer aldığı dergi 20 Aralık’ta baskıya verildi. 21’ini yaşamamıştık henüz. Acaba sadece Şirince’ye kaçanlar mı yaşıyorlar? Maya’lar haklı mı çıktılar yoksa!..
Umarım bu Pazar gününde yaşam devam ediyor… Şimdi eğer bu yazıyı okuyorsak, demek ki yaşıyoruz. Şaka bir yana 21 Aralık kehanetleriyle ilgili çok ciddi düşünceler içinde olanlar da vardı, umursamayanlar da veya inanmayanlar da… Dünyaya başka bir gezegenin çarpması, dünyanın alt-üst olması, canlıların yokolması gibi beklentilerin en azından doğru olmadığı bugün için belli olmuştur. Diğer yandan düşünüyorum da belki de böyle bir beklenti iyi olmuştur. Yaşamın değeri bir kez daha anlaşılmıştır belki… Sadece insanın değil, diğer canlıların da…
Mayaların başka kehanetleri yok mu acaba? Arada bir böyle ortaya atılsa keşke… Hem heyecan olur, gündem değişir… Önceki gece Girne açıklarında havada dans eden şimşeklerin görüntüleri gibi heyecan verici doğa olayları da daha fazla göze batmış olur. İyi olmaz mı!