Oy versek(!)

Cenk Mutluyakalı

Elbette ki ‘Lefkoşa’ seçimi özelinde seçimlere katılım yüksek olmalıydı.
Çünkü kent koktu, belediyenin içi boşaltıldı, iktidar partisi kurultay hesabıyla sayısız partizan istihdam yaptı, insanlar maaşsız kaldı, yasalar defalarca çiğnendi, yurttaşla dalga geçildi.
Bu kadar olumsuzluk içinde seçmen öfkeyle sandığa koşmalıydı.

***

Ancak… “Halk, mevcut  siyasete ortak olmak istemedi” demek de, biraz işin kolaycılığı...
Sandığı gitmeyen yüzde 42 “halk” da, sandığa giden yüzde 58 değil mi?
Üstelik, bir seçim önce de hepsi hepsi yüzde 60 olmuş katılım, yani aslında aradaki fark % 2 !..
Ve yine üstelik, “oylar arttı, artmadı” diye yapılan hesaplamalar ve kıyaslar da, yine o katılımın % 60 olduğu seçime göre…

***

Avrupa’da seçimlere katılım oranları çok daha düşük!..
Ve Avrupa Birliği,  “niçin böyle” diye kafa yoruyor…
Son AB seçimlerinde, seçmenlerin sadece yüzde 43’ü sandığa gitmiş…
Ve hatta seçimlere katılımın % 30’lara kadar düştüğü Avrupa ülkeleri var.
ABD’de de % 60’ın altına kalmış, seçimlere katılım oranı…
Kimse “Bu başkan Amerikan halkını temsil etmiyor” dememiş tabii…

***

Evet, bizler de kafa yormalıyız…
Ama bunu illa ki siyasi partileri “lanetlemek” için değil, demokrasimizi daha ileriye taşımak için yapmalıyız…

***

ABD’de üniversite öğrencileri arasında bir kamuoyu araştırması yapılmış.
Washington’da sormuşlar öğrencilere “neden sandığa gitmiyorsunuz” diye…
En yüksek yüzdeli yanıt şu olmuş:
“Oy verince ne değişecek?”
Sanırım, ülkemizde bir araştırma yapılsa da, sistemler ve demokratik anlayış çok farklı olmasına rağmen benzer çıkacaktır yanıt…

***

Oy versek ne değişecek ki?
Kimi zaman değişiyor işte...

 

-------------------------


12’yi 22 yazınca...

Hani dün yazmıştım, seçimlerde siyasi reklamlardan gelirimiz 22 bin TL diye…
Sabah sabah reklam sorumlumuz geldi, “10 bin liramız nerede?”...
Yazarken coşmuşum, buğday ambarında aç tavuk gibi.
Evet, 12 bin TL, hepsi.
Doğru bilgiyi paylaşalım, şeffaflıkla.
Tabii gene de ‘damlar’, akmasa da, akmayacak olsa da…