Önümüzdeki pilav: Şükran anavatan

Sami Özuslu

Önümüzdeki pilav: Şükran anavatanCumhurbaşkanı Eoğlu ile Başbakan Küçük arasındaki atışmalarda kullanılan sözcükler giderek sertleşiyor.

Sadece sertleşmekle kalsa iyi...
Aynı zamanda seviye düşüyor.
Tarafların birbiri hakkında sarf ettiği kelimeler ‘sokak kavgası’ tadı veriyor.
Devletin en üst makamlarını işgal eden iki şahsiyetin birbiri hakkında kamuoyu önünde kavgaya tutuşması evlere şenlik bir görüntü ortaya çıkarıyor.
Toplumun başka derdi yokmuş gibi, ipe sapa gelmez bir ‘laf kavgası’ ile gün geçiriyoruz.
Sanki her derdimizi hallettik, ülkeyi harikalar diyarına çevirdik de Derviş Bey ve İrsen Bey paylaşamıyorlar!
Biri diğerine “Müdahaleci” diyor.
Diğeri cevap veriyor: “Asıl müdahaleyi davat eden sensin” diye...
Bir taraf karşıyı “vefasız” olmakla suçluyor.
Diğeri “Asıl vefasız sensin” diye cevap veriyor.
Biri “Sen kendi makamının işlerini yap, bamna karışma” diyor.
Öteki cevap veriyor: “Sen önündeki pilava bak!..”
**
Cumhurbaşkanı Eroğlu dün basın toplantısı yaptı, İrsen Küçük’e verdi veriştirdi.
Eroğlu’nun hedef kitlesi UBP delegesiydi. Mesajlarını iletirken kurultayda oy kullanacak delegelerin Ahmet Kaşif’e yönlenmesini sağlamaya çalıştı.
Bunu yaparken iki noktaya dikkat etti.
Birincisi, hükümetin yaptıkları ve TC’den gelen bakanların söyledikleriyle ‘mağdur’ durumda olduğu izlenimi yarattı.
İkincisi, öyle düşündüğünü ima etse de, asla ağzından Türkiye’den gelen müdahaleler hakkında olumsuz tek kelime etmedi. Aksine “anavatan” edebiyatının arkasına saklanmayı tercih etti.
Oysa Beşir Atalay ve Binali Yıldırım’ın hem söyledikleri, hem de kendisini ziyaret etmeyişleri Eroğlu’nun ağırına gitmişti.
TC Lefkoşa Büyükelçisi ile ilişkileri zaten bozuktu ve “ülkede istikrar var, ekonomi iyiye gidiyor” sözlerinin perde gerisinde Akça’nın Ankara’ya yolladığı raporların olduğunu en iyi Eroğlu biliyor.
Buna rağmen ne Elçi’ye, ne bakanlara, ne de AKP’ye laf söyledi. Aksine “iyi ilişkiler içinde olduğu inancını” dile getirdi.
**
Bugün de İrsen Küçük basın toplantısı yapacak. Bu sefer o cevap verecek. Bakalım kurultaya kadar daha neler duyacağız!
Ancak birbirine karşı bu tür ifadeler kullanan Cumhurbaşkanı da, Başbakan da günün sonunda “şükran anavatan” edebiyatının dışına çıkamıyor.
Belli ki maç “Ankara’yı ‘arkasına almak” ve “Ankara’yı karşısına almamak” gibi birbirine çok benzeyen iki taktikle sürüyor.
Günün sonunda devletin tepesindekilerin önündeki tek pilav “şükran anavatan” gibi görünüyor.
Halkın önünde ise pilav falan kalmadı!..