Olur/olmaz

Sami Özuslu

 

Kudretini damarlarından akan asil kandan değilse de kudretli devletin koyduğu yasalardan alan vergi dairesi memuru, önündeki evraka baktı, masanın karşısında bekleyen kır saçlı zayıf vücutlu orta yaşlı adama idam gerektirecek bir suç işlemiş gibi sert bir bakış fırlattı, önündeki kâğıtları topladı, uzattı, "Olmaz" dedi.
Sonra cep telefonunu eline aldı, facebook'a girdi, özelden gelen mesajlarını kontrol etmeye, gerekli olanları cevaplamaya başladı. Formları geri verdiği adamın hala dikili karşısında beklediğini farkedince kızdı, gürledi, "Ne bekliyorsun daha?" diye çıkıştı.
Gariban adam işini halledemeyeceğini anladı, gerisin geri dönüp gitti.
Bir sonraki 'müşteri'nin işi böyle olmadı.
Aynı memur, beş dakika önce "Olmaz" dediği işin tıpkısının aynısını -nasıl yaptıysa- oldurdu, ahbabı olan şahsa kahve ısmarladı, titizlik ve güler yüzle işini halletti, sonra kapıya kadar uğurladı.
Devletin 'kudret'i herkese eşit işlememişti.

***

Belediyenin imar bölümüne giden genç kadın, mimara çizdirdiği projeyi ilgili görevliye gösterdi, kendisine bir 'alındı' belgesi verildi ve "falan tarihte gel" denilerek gönderildi.
O tarih geldi, kadın yeniden belediyeye gitti, ilgili memur izinli olduğundan, onun izin dönüşü olan tarih kendisine söylendi ve yollatıldı.
İzin dönüşü ertesinde gittiğinde, tatilden dönerken ishal olan görevlinin sağlık raporu aldığı, feşmekân tarihe kadar evde istirahat edeceği söylendi.
İshal raporunun bitiş tarihinden bir tam işgünü sonra gittiğinde, o gün belediyenin inşa ettiği bir binanın açılışı nedeniyle belediye dışında olduğu anlatıldı.
Bir sonraki gidişte kadına dediler ki, "Sizin işe bakan arkadaşın kardeşi çocuğunun sünneti var, onun için izin aldı."
İlk gidişim üstünden 3 ay, 13 gün geçtikten sonra başvuru sahibiyle belediyenin o başvuruya bakmakla mükellef çalışanı nihayet buluştular, ancak 'o iş olmaz'dı.
Kadının evine yaptıracağı tadilatta mimar 'ciddi' bir hata yapmış, balkondaki çamaşır ipinin asılacağı çengelli vidayı projeye dâhil etmeyi unutmuştu.
Denize kıyısı bulunan söz konusu belediyenin aynı görevlisi, kıyıda yükselen dev otelin deniz içine de sarkan duvarına ve sahilin yurttaşa kapatılmasına o gece belediye başkanıyla beraber gittiği otelin sahibiyle yemek yerken 3 dakika 33 saniyede onay belgesi vermiş, gece aldığı alkolün de tesiriyle rahat ve huzurlu uyumuştu.
Devletin 'kudret'i herkese yine eşit işlememişti.

***

Mali meselelere bakan kamu yetkilisi, vatandaşın cebinden çıkan vergilerle oluşan bütçeyi dağıtırken dikkatli davranıyordu.
Karşısına gelen ilk kesime "para yok" dedi, kavga çıktı. Kavganın sonunda kudretli devletin mali konularla ilgili yetkilisinin dediği oldu. Karşı taraf bağırıp çağırsa da başka zırnık koklayamadı.
Diğer kesim geldi, onlara da "para yok" dedi. Gene kavga çıktı. Kavganın sonunda karşı taraf birkaç zırnık daha kopardı, ama zaten kudretli mali yetkili buna dünden razıydı, yaptığı nazdı, pazarlıktı.
Sonra bir başka kesim geldi, para istedi. Kudretli mali yetkili ona "para yok" demedi. "Az para var" dedi. Kavga çıktı. Kavganın sonunda karşı taraf tonla alıp gitti.
Son kesim geldiğinde mali taraf "para var ama" dedi. Kavga çıktı. Mali taraf kudretini kaybetti. Karşı taraf hepsini aldı gitti.
Devletin 'kudret'i herkese yine eşit işlememişti.

----
Not: Yukarıda anlatılanların tümü 'hayal ürünü' olup, bizim ülkemizle -hâşâ- uzaktan yakından alakası yoktur. Hepsi hikâyedir, uydurmadır, yalandır, dolandır. Yoksa bu güzelim ülkede devletin kudreti herkese eşittir. Devletimiz adildir, sosyaldir. Kamudakiyle özeldeki, benimki ile seninki eş ve eşittir. Bu hikâye başka ülkeleri anlatmaktadır. Herşey OK'dir. Keyfe bakın!..