OLGUN, ERTUĞ ve NEOFİTU

Ferdi Sabit Soyer

 

CB Sayın Mustafa Akıncı'nın New York ziyareti ve bu ziyarette BM Genel Sekreteri Sayın Ban Ki Moon ile görüşmesi, başlayan sürece pozitif bir katkı daha koydu.
Bu arada iki liderin Arasta ve Lidra caddelerinde yaptıkları ziyaretten sonra bu kez Leymosunda LTB Tiyatro etkinliğinde buluşacak olmaları çok olumludur.
Bunlar olurken, her iki tarafta da çok ilginç gelişmeler yaşanmaktadır.
Kuzeyde, Sayın Eroğlu'nun Müzakerecisi ve Sözcüsü olan  Sayın Ergün Olgun ve Sayın Osman Ertuğ açıkladıkları ortak basın metni ile sürece dair endişe ve düşüncelerini paylaştılar.
Sayın Oğuzhan Hasipoğlu da görüşlerini yazdı.
Bu kişiler elbette ki emekleri ile Sayın Derviş Eroğlu'nun görev döneminde görüşmelerdeki ekibin sorumluları olarak katkı yaptılar.
Onlar katkılarını yaparken, yol ve metotları ile düşüncelerini de eleştirdiğimiz oldu.
Ancak, şimdi tam görüşmelerin yeniden başladığı bu aşamada, doğrusu Sayın Ergün Olgun ile Sayın Osman Ertuğ'un açıklamalarını yadırgadım.
Bu iki değerli insan, Sayın Akıncı'ya dönük toprak meselesini öne aldığı için eleştiri yöneltti…
Sayın Akıncı ise daha New York'ta olduğu dönemde basında yansıyan açıklamasında, toprak konusunun şimdiki bu görüşmelerde  yer almayacağını açıkladı.
Sayın Ergün Olgun ve Sayın Osman Ertuğ toprak konusunun en son görüşülecek konu diye "endişelerini" beyan ettiler ya ve Sayın Akıncı da bu "endişe" beyanına endişe edilmemesi için cevap verdi ya.
Hop.
Bu kez Güneyin "endişelileri" ayaklandı ve Sayın Anastasiadis'e saldırmaya başladılar… Sayın Lilikas, DİKO diğerleri ayaklandı.

OLUMSUZLUĞUN YENİSİ, ENDİŞE...

Bu yeni süreçte çözümsüzlüğe oynayan Türkçe ve Elence konuşanların tüm olumsuzlukları, hep bu " endişeler"in kibar ifadesi ile ortaya sürmeye başlandı.
Böylece daha başından, liderlerin, elini kolunu bağlama çabası geliştirilmek istenmektedir...
İşte bu açıklamalar olurken Sayın Oğuzhan Hasipoğlu,  söz konusu yazısında bir gerçeği de açıkça yazdı.
Sayın Hasipoğlu, toprak konusunun en son ele alınacağını söylerken, ayni zamanda Sayın Anastasiadis'in kendilerine oran veya harita vermeden, bazı köy isimlerini içeren bir kâğıt verdiğini de söyledi.
İşte Sayın Ergün Olgun ile Osman Ertuğ'un ifade etmediği bu oldu.
En son görüşülecek konu dedikleri toprak konusunda Sayın Eroğlu'nun görüşme sürecinde, daha tarama aşamasında, böyle bir kagıdın, Sayın Anastasiadis tarafından kendisine  verilmesi fırsatına yol açtıkları  için, bugün eleştirdikleri,  endişe beyan ettikleri yola, bizzat kendilerinin bir taş koydukları açıktır...
Ha, bunun, yaklaşan CB seçimleri için iç siyaset açısından, Sayın Anastasiadis'in, Sayın Eroğluna sunduğu bir seçim hediyesi olduğunu o gün söylemiştim. Üstelik de bunu  Meclis'in ilgili oturumunda, Sayın Eroğlu'nun bizzat yüzüne dönük eleştirerek ifade etmiştim.
Eğer, en son görüşülecek konu bu idiyse, neden bu fırsat verildi ve neden tüm seçim kampanyasını Sayın Eroğlu bunun üzerine kurdu?
Sayın Olgun ve Sayın Ertuğ neden bu konuda Sayın Eroğlu'nu o dönem eleştirmediler, neden daha hiç bir şey yokken," siz toprak konusunu konuşuyorsunuz" demediler?
İşte şimdi CB Sayın Akıncıya "endişe" beyanı çerçevesinde eleştiri ve uyarı yapanlar öncelikle bunu açıklamalıdır.

NEOFİTU VE AB

Bu arada Güneyde de ayni yolu "muhalifler " tutmuşlardır.
Başta Sayın Lilikas, DiKO olmak üzere,  sürecin metodu üzerinden  "endişe" beyanı maskesi altında, eleştiri yapmaya başlamışlardır.
Onlar, Kuzeydekinin tersine, toprak ve garantiler konusunun öne alınması gerektiğini söylemekte ve bunu "endişe" sözü ile eleştirmeye ifade etmeye çalışmaktadırlar.
Her iki tarafın Fedral çözüme muhaliflerinin gerçekte oynamak istedikleri oyun açıktır.
Bunlar, iki taraf arasında geçmiş görüşmelerde oluşan yakınlaşmaların, öz olarak alınıp, bunların taranıp, bu temelde sona gelmesini engellemek istemektedirler.
Çünkü bu olursa eğer, toprak ve garantiler konusu esası ile net olarak masada görüşülür olacaktır.
O zaman, "al- ver"in önemi oluşacaktır.
Evet, bunlar yaşanırken, DİSİ Başkanı Sayın Averof Neofitu'nun,  Sayın Anastasiadis'e yaptığı tavsiye çok önemlidir.
Sayın Neofitu, bu "endişe" lobilerinin çıkışlarını görerek, Sayın Anastasiadis'e şöyle dedi.
"Çözüm prosedürüne itiraz edenlere, büyük resmi ve ülküyü görmemiz gereken bir zamanda, sadece tehlikeleri görmemizi, endişe ve korkularımızı dile getirmemizi isteyenlere kulaklarını tıka" dedi.
Evet, Sayın Akıncı ve Kıbrıs Türk halkının sağduyu sahibi her kesimi, sürecin pozitif yanlarını, korku ve endişeleri öne çıkartarak, olayları, "andan ana doğacak"  korkular temelinde çarpıtmak isteyenlere kulaklarımızı tıklayalım.
Çünkü endişeleri, pozitif somut gelişmeler olursa gidermek olanaklıdır.

Not: Yer darlığı nedeni ile Sayın Olgun ve Ertuğ'un AB konusu ile ilgili ve diğer yanlara bağlı söylediklerine, yarından sonra,www.ferdisabitsoyer.org adresi olan sayfamdan yazacağım yazıda değineceğim.