Okullar Yeniden Açılır mı?

Salih Sarpten

Okullarımızda yüz yüze eğitimin 1 Ekim 2020’de başlamasına yönelik bir karar var. Ancak ülkemizdeki Covid-19 vakalarının kontrolsüz artışı; okulların açılış tarihinin çok daha ileriye taşınacağı hatta içinde bulunduğumuz öğretim yılının ilk döneminde okullarımızı hiç açamayacağız gibi tartışmalara neden oluyor…

Geçtiğimiz günlerde tam da bu konuyu irdeleyen uluslararası bir forumda yer alma şansım oldu. Moderatörlüğünü benimle birlikte Azerbaycan Devlet Pedogoji Üniversitesi Rektör Yardımcısı Doç. Dr. Eldar Aslanov’un üstlendiği forum, Jafar Mansimi’nin direktörülüğünü yaptığı “TAM” (Teaching Advancement Matrix) tarafından gerçekleştirildi. Online toplantı yoluyla yapılan “Eğitimde Yeni Çağrılar” adı foruma çok sayıda ülkeden 10 bin çivarında eğitim bilimci, akademisyen ve siyasinin katıldığı formun en önemli çağrılı konuşmacılarından birisi OECD-PISA Eğitim Direktörü Andreas Schleicher idi.

 

Schleicher, forumdaki konuşması “Okulun Yeniden Açılması İçin Hangi Stratejiler Kullanılmalı?” sorusunu yanıtlar nitelikteydi. Konuşmada OECD’nin yapmış olduğu birçok araştırmanın ortak bulgularını dinleme fırsatı bulduk. İşte o araştırmalardan öne çıkan önemli bir bulgu:

 

Mayıs 2020 tarihinde 36 ülkede yapılan araştırmaya göre Okulların Yeniden Açılması İçin Hangi Stratejiler Kullanılmalıdır? Soruna eğitim bilimci ve akdemisyenlerin verdiği yanıtlar şöyle:

 

  • Öğrenciler aşamalı olarak okullara alınmalı: %74
  • Okullar vardiyalı olarak çalışmalı: %69
  • Hibrit bir model olmalı (yüz yüze ve uzaktan eğitim birlikte kullanılmalı): %55
  • Normale dönüş: %20
  • Antikor testi sonucuna göre öğrenciler okula alınmalı: %15
  • Okullarda sadece açık alanlar kullanılmalı: %14

 

Yukarıdaki bulgulardan da görüleceği gibi okullarda Covid-19 öncesindeki normale döşün mümkün olma ihtimalinin sadece %20. Kısacası OECD ülkelerinin eğitim bilimcilerine göre de artık eski normale dönüş pek mümkün değil…

Ülkemiz odaklı eğitim bilimi araştırmalarını çokça çalışmış, okullarımızdaki eğitim-öğretim uygularını sıklıkla gözlemlemiş birisi olarak bizim eğitimimiz için de şunları söyleyebilirim:

  • Eğitim sorunlarımız tamamı nicelik değil nitelikle ilgilidir.
  • Değişim ve gelişimin önünü tıkayan en önemli sorun içe dönük ve geleneksel yaklaşımlardır. Bu yaklaşımlar da hiçbir zaman bir şeyin değişmeyeceğine dair genel bir his oluşturmaktadır.
  • Bir şeyleri değiştirmek isteyen kişiler kendilerini çaresiz hissetmektedir.
  • Eğitimdeki başarı, kâğıt üzerindeki sınav sonucuna odaklıdır.
  • Eğitimde yapılacak herhangi bir yeniliği politik tartışmadan uzak tutmak oldukça zordur.

Yeni tip koronavirüs (KOVİD-19) dünyamızı yeniden şekillendiriyor. Henüz krizin ne zaman sona ereceğini bilmiyoruz ama emin olun ki, o gün geldiğinde dünyamız bugünden çok farklı olacak. Sosyal yaşam, ekonomik koşullar ve bütün bunların merkezindeki eğitim dünyası yeni bir şekil alacak. İşte o yeni dünyanın dışında kalmamak, bugün alacağımız kararlara bağlı olacak.

Geleceğin eğitim dünyasının hep böyle kalacağını düşünen varsa çok yanılıyor. Dünya, daha şimdiden teknoloji ile beraber bütünleşen hibrit (melez) bir eğitim modeline doğru eviriliyor…

Çünkü değişen dünyada değişen yetenek çeşitlerine ihtiyaç var ve artık insanlığın daha önce öğrenmiş olduğu şeylerden çok farklı şeyler öğrenmesi gerekiyor.

Gelelim esas soruya: Okullar yeniden açılır mı?

Elbette açılır… Ancak okulların ne zaman değil, nasıl açılacağına odaklanmalıyız. Dahası eski normalimizin matrak bir şey olmadığını yani eskisi gibi okulları açmanın artık bir işe yaramayacağını anlamalıyız…

Yeni tip koronavirüs (COVID-19) pandemisinden sonra her şeyin aynı kalacağını düşünen varsa çok yanılıyor, hele eğitimde… Sürecin sonunda ekonomik koşulların ne denli derin ve yıkıcı olacağı düşünüldüğünde ortaya çıkacak bireysel ve toplumsal zarar tahminlerimizden çok daha büyük olabilir. İşte tüm bu nedenlerden dolayı, bugün eğitime yön verenlerin bu sorumluluğu fark etmeleri ve bir an önce reform nitelikli eğitim dönüşümleri için adım atmaları son derece önemlidir. Geçmiş nesillerimizdeki kayıplara, gelecekteki nesillerimizin kayıplarını da eklemeyelim… Tam da bu nedenlerle hem geleceğin eğitimini kurgulamak hem de gelecekte kaliteli eğitim yapabilmek için eğitimde reform nitelikli dönüşümlere ihtiyaç var…