Öğrenciye Turist Gözüyle Bakma

Salih Sarpten

 

Çalıştaylar haftası diyebileceğimiz geçtiğimiz haftada Yükseköğretim Çalıştayı da gerçekleştirildi… Organizasyon, katılım ve içeriğinde tartışılanlar açısından bakıldığında, oldukça başarıları ve nitelikli bir çalışma olduğunu söyleyebilirim. Bu nedenle öncelikle bu çalışmanın vücut bulmasında en önemli paya sahip olduğunu düşündüğüm “Yükseköğrenim ve Dışilişkiler Dairesi”nin tüm çalışanlarına tebrik ve teşekkürlerimi iletiyorum…

Hiç kuşku yok ki çalıştayda tartışılan tüm konular için anlamlı ve önemli değerlendirmeler ortaya konmuştur. Ancak bu çalıştayda ortaya çıkan bir şey daha var. Hâlâ; yükseköğretime gelir getiren bir sektör, üniversite öğrencisine de turist gözüyle bakan anlayışların varlığı…

Ne yazık ki bu ülkenin yükseköğretim yapılanmasında ilişkin değerlendirmeler yapılırken; yükseköğretimden elde edilen gelirin önemine vurgu yapılıyor, “1 öğrenci = 20 turist” hesaplarını ortaya konuyor…

Oysa ülkemizdeki yükseköğretimin, bu ekonomik hesapların dışında başka sorunlarının da olduğu gözlerden kaçırılmamalıydı… Onların da tartışılması, konuşması gerekliliği vardı... Yükseköğretimi bir ekonomik sektör olarak gören anlayışın karşısında, yükseköğretimin gerçek sorunlarını daha yüksek sesle ve daha kararlılıkla ortaya koyacak değerlendirmeler gerekiyordu… Öyle de oldu…

Çalıştayda çok sayıda katılımcı, neredeyse fikir birliğine varmışçasına ülkemizdeki yükseköğretimin ivedilikle ihtiyaç duyduğu iki temel olguyu ortaya koydular… Bunlardan birincisi “Yükseköğretimde Kalite”, diğeri de “Yükseköğretimde Etik”


Yükseköğretimde Kalite
Çalıştayda ağırlıkla konuşlan konulardan birisi olan yükseköğretimde kalitenin yükseltilmesi ihtiyacı hemen hemen tüm boyutlarıyla tartışıldı… Bu tartışmalar sonucunda da şu değerlendirmelerin ortaya çıktığını söyleyebilirim.
1. Yükseköğretimde kurumsallaşma, özerklik ve denetim sorunu var…
2. Üniversitelerin araştırma-geliştirme çalışmaları çok cılız…
3. Öğrenci kabul koşulları sorunlu…
4. Öğretim izni bulunan 13 üniversitenin yanında 13 taneninde izin almak için sırada olduğu düşünüldüğünde. Bu kadar kolay üniversite kurulan bir ülkede yükseköğretim kalitesinin erozyona uğramasının aşikar olduğu olgusu…

Ülkemizdeki yükseköğretim kalitesini değerlendirme adına önemli bir veri daha var. Bu öğretim yılı başında açıklanan rakamlara göre ülkemiz yükseköğretiminde 75.000’ine yakın öğrenci ancak buna karşın 1.500 civarında öğretim elemanı bulunmaktadır. Sadece bu rakamlar bile, kalitede sorun yaşandığının en önemli göstergesidir…


Yükseköğretimde Etik
Çalıştayda tartışılan bir diğer önemli konu da yükseköğretimde eğitimdeki etik değerler meselesiydi. Gerçekten de ülkemiz üniversiteleri bu konuda çok ciddi sıkıntılarla dolu… İtihalin (bilimsel hırsızlık)  en üst düzeyde yaşandığı bir yükseköğretime sahibiz diyebilirim…

Bu konuda bir sunum yapan Prof. Dr. Osman İnci’ şöyle dedi; “Bir çalışma etik ilkelere aykırı ise bilimsel değildir.”

Bu değerlendirmenin büyük önem taşıdığını düşünüyorum. Çünkü zaten bilimsel çalışma konusunda sıkıntılar yaşayan ülkemiz üniversitelerinde yapılan çalışmalarda da ektik ilkeler ihlal ediliyorsa, yükseköğretimde bilim yapmıyoruz demektir.

Bir ekonomik sektör olarak görülen üniversitelerimiz bu yapılarından kurtulmalıdır. Üniversiteler gelir getiren kurumlar değil, eğitim ve bilim yapan kurumlar olmalıdır. Öğrencinin fazla olması hiçbir şeyin ifade etmediğini artık görmeliyiz.

 

-----------------------------------------------------------

Aklınızda Bulunsun
 

Çocuğunuzun, Çocuk Olduğunu Unutmayın

Bu gün “1 Haziran Dünya Çocuk Günü”… 1925 yılında Cenevre’de gerçekleştirilen ve 54 ülkenin katıldığı “Çocukların Refahı Konferansı” sonucunda ortaya çıkan “Çocukların Korunması Cenevre Bildirgesi” yayımlanmıştır. Bildirge esas olarak yoksulluk, çocuk işçiliği, eğitim gibi dünya çocuklarının refahını ilgilendiren konulara odaklaşmaktadır. Dünya Çocuk Günü, çocuklar arasında ortak duygular oluşmasını, ulusların barış içinde yaşama özlemlerinin pekişmesini amaçlamaktadır.
Bildirgenin yayım günü olan “1 Haziran”,  23 ülkede “Dünya Çocuk Günü” olarak kutlanmaktadır. Ülkemizde de “1 Haziran Dünya Çocuk Günü” kapsamında çeşitli etkinlikler yapılmaktadır.
Unutmayın, çocukların sırf çocuk oldukları için sahip oldukları hakları vardır. Onları bu haklarından mahrum etmeyin. Onlarla nitelikli zaman geçirmenin yollarını arayın. Çünkü bu, hem onlara çocuk olmalarının kazandırdığı en önemli hak, hem de onların esasta bizden istediği tek şeydir…

 

---------------------------------------------------------


Anlayana Gülmece


Akıl ve Yaratıcı Çözüm

Bir akıl hastanesi ziyareti sırasında, adamın biri doktora sorar:
- Bir adamın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?
Doktor yanıtlar:
- Bir küveti su dolduruyoruz. Sonra hastaya üç şey veriyoruz: bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Daha sonra ise kişiye küveti nasıl boşaltması gerektiğini soruyoruz. Siz ne yaparsınız?
Adam:
- Hımmm… Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder. Çünkü kova hem kaşıktan hem de fincandan büyük…
- Hayır der doktor… Normal bir insanın küvetin tıpasını çeker…

Ders: Akıl, sadece bize sunulanların dışında yaratıcı çözümler bulmaktır.