Normalleşme

Yücel Vural

Bizler, KıbrıslıTürk toplumunun bireyleri olarak Korona virüsünün dayattığı bu izolasyon uygulamasına zaten çoktan alışığız.
Bin dokuz yüz elli sekizden beri bunu bazen zorunlu bazen gönüllü olarak yaşadığımız için, toplum hafızasına pek de yabancı sayılmaz. 
Zaman zaman gönüllü yapsak bile bu pek de hoşlandığımız bir ‘izolasyon’ değildi. 
Hatta kimi başarısızlıklarımızı ‘izolasyonların’ arkasına saklanarak gizlemeye, sorumluluktan kaçınmaya çalıştığımız da olmuştur.
Ama bu kez, bu işi, pek arzu etmesek de, hem gönüllü yapıyoruz hem de bundan büyük bir umut besliyoruz. 
Karşı gelenlere de haklı olarak pek de hoşgörülü davranmak istemeyiz.
Arada-sırada boy veren hoşnutsuzlukların büyük bir bölümünün de uygulamadan kaynaklı şikayetler olduğu anlaşılıyor. 
Yani şimdilerde izolasyonun iyisini yaşadığımız bir gerçek.
Dış dünyaya kapıları kapatmak doğru bir karardı.
Güney-Kuzey geçişlerinin durdurulması, kötü niyetlilerin ağzının sularını akıtsa bile, şartların dayattığı gerekli bir önlemdi.
İlçeler-arası ulaşım ve geçişlerin yasaklanmasını eleştiremeyiz. Keşke daha erken yapılsaydı diyenlerimiz de var.
Çok zorunlu olmayan hizmet ve eylemler dışında kalanlardan men edilmemizi anlayışla karşıladık. Bu konuda uyumsuz olan pek nadirdir.
Sokağa çıkma yasağı, gerek kısmi olanı gerekse kapsamlısı, tezat içerse bile, halkın sağlığının korunması için elzemdi.
Kıbrıs dışında kalan öğrencilerin ülkeye girişlerinin sağlanması insani bir tutumdu.
Uygulamadaki kimi can yakan acemiliklere rağmen, karantina kararları, bu kararları alanların yerinde olsaydık, ilk başvuracağımız önlem değil miydi?
Bazı köylerin ve bölgelerin bütünden izole edilmesi, geç kalınsa bile akıllıca bir karardı.

Bunların hepsi doğru da biz şu anda neredeyiz?
Bu kadar önlemi haftalarca sürdürüp büyük oranda uygulamasını sağladıktan sonra ne durumdayız?
Küçük bir ülkenin salgın tehlikesinin savuşturulması için daha neler yapılması gerekmektedir?
Açıkçası, normal hayata dönüş amacıyla hükümetin elinde bulunan bir plan ve programı var mıdır?
Bu kadar önlemin ekonomik ve sosyal maliyetini ve halkın kendi sağlığı için gösterdiği  özveriyi düşünürsek, bunların heba edilmesini elbette savunamayız.
Yani her şey zamanında yapılmalı ve yüzde yüz emin olunduktan sonra adım atılmalıdır.
Ama, dış dünyaya kapıları kapatmaya ve güneydeki vakalar kontrol altına alınana kadar, güneyle olan teması ertelemeye devam etmek koşuluyla, bugün almakta olduğumuz önlemlerin sonunu ne zaman ve ne şekilde getireceğimizin halka açıklanması gerekmez mi?
Eğer bugün bu açıklama yapılamıyorsa bunun nedenlerinin bilinmesini sağlamak da hükümetin görevi değil midir?
Açıkçası, içeride belirli koşullar elde edildiğinde salgının etkisinin devam ettiği dış dünya ile temassızlığı sürdürerek normal hayata dönüşün bir programı olmalıdır.
Eğer, ilan edilen ve yukarıda sıralanan önlemler etkin bir şekilde uygulanıyorsa, aslında tam da bu aşamadayız. 
Yani normal yaşama dönüşün koşullarını ve programını ele almak zorundayız.