600 adet tabanca izni.
Savaşa mı gidiyoruz yoksa!
*
Polislere verilmiş dedi atanmış Başbakan…
Oysa ki onların zaten taşıma izinleri varmış dedi Solyalı ve Barçın…
*
Sonra Hükümet içinden birileri dedi ki; Polislere değil, emekli polislere verildi bu izinler çünkü bazıları tehdit alıyorlarmış.
Emekli Polisler Derneği ise bunu yalanladı ve bununla ilgili bilgileri olmadığını söyledi, ihtiyaçları da yokmuş zaten.
*
Eee?
Noldu şimdi?
Kimlere verildi bu tabanca izinleri?
Ne doğru dürüst bir cevap var, ne de Resmi Gazete’de liste!
*
Acaba tabanca izni alanlar, seçimde oylarını izin verenlerin destekledikleri kişiye mi verecekler?
Vermezlerse başka bir grup da T izni alarak verilmeyen oyları ikame edecekler herhalde!.. Çünkü bir hayli de T izni dağıtıldı aynı zamanda…
*
Gerçi gelen tepkiler nedeniyle T izni verilme işi bir süre durdurulmuş ama tabanca izinlerine de vardı tepki, onlar da durduruldu mu?
O konuda bilgi yok, demek ki devam.
*
Peki neden bu kadar tabanca izni?
Acaba diyorum; Türkiye’den tetikçiler geliyor ya sürekli…
Geldiklerinde tabanca tedariki acaba biraz zorluyor mu arkadaşları?
600 tabanca izni olunca ülkemizde konuk ettiğimiz tetikçi arkadaşların tabancaya erişim zorluklarını böylelikle aşmış mı oluyoruz?
Yani ‘tetikçi turizmi’ için bir kolaylık düşünmüş olabilir bizi yönetmek için atanmış olanlar…
*
Sürekli suçluyoruz biz de “hiçbir işe yaradıkları yok” diye…
Bakın işte;
Daha ne yapsın adamlar?
Bu arada “adamlar” diyorum çünkü biliyorsunuz ki aralarında kadın yok.
***
Neyse bu arada bizim tarafta bunlar olurken, Hristodulidis, Kıbrıs sorunundaki hareketliliği kendisinin sağladığını iddia etti.
Ne hareketliliği varsa! o ayrı konu da bu tarafta ‘Toplum Lideri’ olarak Külliye’de oturan kişinin o alanlarda yokluğu, Hristodulidis’in “Kıbrıs sorunundaki durumların, her zaman olduğu gibi zor olduğunu, kendi hamleleriyle bir takım hareketlilik olduğunu” söylemesine neden oluyor.
*
Oysa ki fazladan bir kapı açılmasını bile becerememiş, hiçbir konuda bir arpa boyu yol alamamış iki kişiden söz ediyoruz.
Tatar, her konuşmasında karşılıklı verilen sözlerden sadece biri olan, iki toplumlu gençlik komitesinin kurulmasından bahsediyor ama bu komitenin de bir çalışmasını göremedik.
*
Çünkü en azından biliyoruz ki bizim tarafta kurulan komiteyi oluşturan gençler de hükümete yakın ailelerin çocuklarından oluşturulmuş. Böyle bir komitenin atanmış hükümet ve sarayın politikasına veya politikasızlığına aykırı bir iş yapmasını beklemek abes olur.
*
Yoksa o gençler o politikasızlığın dışına çıkıp komitenin kurulması gereği elbette ki iki toplumun birbirini anlayabileceği güzel projeler yapabilirler ama dediğim gibi kendilerini oraya koyanların istemleri dışına çıkmaları çok mümkün değil.
*
Baksanıza onların işleri bambaşka;
Oy almak için veya bizim bilmediğimiz başka bazı şeyler için tabanca izni vermek, yine oy almak için T izni ve kırsal arsa dağıtmak, TC Cumhurbaşkanı Yardımcısı ile birlikte köyleri gezip, yine oyları bir 5 yılın daha boşa geçmesi için taraflarına kanalize etmek.
*
Tavla teslim gidiyorlar.
Ne kara para, ne mafyalaşma, ne ekonomi, ne geçim derdi, ne nüfus sayımı, ne değişen popülasyon, ne esnafın, ne sanayicinin, ne üreticinin, ne işçinin, ne memurun, ne öğretmenin derdi… Ne de olmayan okul, bitmeyen, yapılmayan hastane.
Ama belki de orada olma nedenleri bu. Neyi sorguluyoruz ki!