Neydi?

Cenk Mutluyakalı

“Muhalefet istifa ederek Meclis’ten çekilsin mi?”
Çözüm keşke bu kadar kolay olsaydı.
Birer istifa mektubu ve özgürlük!

*  *  *

Çok daha etkin olabilecek bir yöntem hayal edebilirim.
Hepimiz istifa edelim ve sokağa inelim!
Vekili, memuru, işçisi…
Böylece hayatı kilitleyelim…
Tam bir isyana dönüştürelim irade yoksunluğunu, demokrasi kıyımını, hükümetçilik oyununu…


*  *  *
Peki, hemen sonra ne olacak?
Yeni bir seçim mi, yeni bir ortaklık mı doğacak bu isyandan yoksa ilk fırsatta kendi konfor alanlarına mı geri dönecek geniş yığınlar!

*  *  *

Ne istiyoruz biz?
Önce buna karar vermemiz gerekiyor.
Ama daha önemlisi, bu isteklerimize ulaşabilmek için nelerden vazgeçmeyi göze alıyoruz?
Son soru zor yerden geldi sanırım!

*  *  *

İşin aslı bu “kurmaca” hükümetin beklentisi de sanırım muhalefetin Meclis’i terk etmesi yönündedir.
Meclis’in tam karşısındaki “Büyük Meclis” de aynı heyecanı taşıyor sanırım.
“El ayak içinde fazla karıştırmasınlar…”

*  *  *


Unutanlara hatırlatmak isterim, Meclis zaten iki haftaya kapanıyor (!)
Muhtemelen muhalefet çekilse, bu hükümet “istifa” kartını elinde tutacak, öyle hemen de onaylamayacak.
Toplu İş Sözleşmesi’yle ilgili tasarıda olduğu gibi diğer dayatma yasaları da ilk fırsatta sıraya koyacak.

*  *  *

İmlediğimiz düşleri mimlediğimiz bu insanlarla yaşamak ve gökyüzü misali özgür bir gelecek hayal etmek çok mümkün değil.
Öyle yalnızca siyasilerin sokağa inmesiyle bir dönüşüm beklemiyorum.
Hem Meclis’i terk etmemek hem de sokağı ve hayatı dönüştürmek mümkündür.
Eğer toplu bir cesaret, kararlılık, irade varsa…
Bir de hükümeti değil, memleketi geri almaksa eğer niyet..

*  *  *

Kaç kişi gerçek anlamda bedel ödemeye hazırdır?
Yoksa giderek çoğalıyor mu, “Ben mi kurtaracağım bu ülkeyi, iyisi mi kendimi kurtarayım” diyenlerin sayısı…
Şimdi bir an tepeden tırnağa samimi olmanın zamanı…