Ne zamana kadar?

Ne zamana kadar? Ne kadar umursamaz iseniz bir felaketin sonunu o kadar rahat getirirsiniz. Lefkoşa Belediyesi’ne bakın; UBP hükümeti ve Belediye Başkanı Bulutoğluları, çalışan aç, susuz grevlerini sürdürürken onlar hiçbir şey yokmuş gibi davranıy

Ne zamana kadar?

Ne kadar umursamaz iseniz bir felaketin sonunu o kadar rahat getirirsiniz. Lefkoşa Belediyesi’ne bakın; UBP hükümeti ve Belediye Başkanı Bulutoğluları, çalışan aç, susuz grevlerini sürdürürken onlar hiçbir şey yokmuş gibi davranıyorlar, sorunları görmezden geliyorlar, istifa etmiyorlar, öneri diye çalışanın sırtına sorumluluk yüklüyorlar ve günler böyle geçiyor.

Hatta Başbakan sorumsuzluğun da ötesine geçerek “çalışanları herhalde sendika ödeyecek” gibi özellikle çalışan için sinir bozucu sözler söyleyebilmektedir.

Belediye çalışanları grevdeyken toplanılmaya çalışılsa da çöpler her tarafı boğuyor, sağlık tehlikede, sular akmıyor, hizmet verilmiyor ama sorumlular bekliyor. Günler geçiyor, sinirler geriliyor ama onlar yine bekliyor. Çünkü hümanist bir yaklaşım yok, halka hizmet gibi bir vizyon yok, onun için de rahatça bekliyorlar. Neyi? Çalışanın ayrışmasını… İkiye, üçe bölünmelerini… Nasıl olsa onlar rahat, vakitleri bol!! Beklerlerse nolmuş yani!… Zaten para ödedikleri de yok. Onun için bekliyorlar… Ama ne zamana kadar!

Bu yönetime layık olmadığımızı birileri anlayana kadar!..



Hediye kafatası

İsimsiz, kimsesiz bir mezar… Geçitkale Belediye Başkanı Kıvanç Buhara, çalışanlarını mezara gönderdi, o isimsiz, kimsesiz mezarı açtırdı, kafatasını aldırttı ve diş hekimliği okuyan oğluna hediye etti! Bu mezarı kazan üç kişiden biri olan Sonuç Kunna dışarıda bu olayı anlatınca Başkan Buhara, Kunna’yı işten attı. Akılsızlık! etti. Sonucun böyle olacağını bilmiyor muydu? Beklendiği gibi Kunna, işten atılmasını hazmedemedi, başından beri de vicdan azabı duyduğunu söyleyerek olayı YENİDÜZEN’e anlattı. Muhabir arkadaşımız Tanju Konuralp olayı başarılı bir şekilde sundu, polis teşkilatı ayaklandı, Kunna, poliste ifade verdi, mezarlıkta inceleme yapıldı. Şimdiden sonra ne olacak? İlk bakışta mezarı kazdıran da, mezarı kazanlar da suçlu… Hafta başında basına bomba gibi düşen bu olayın ardından sürecin ne olacağı ve ilgililerin, yetkililerin ne yapacağı merakla bekleniyor.

 


‘Onlar’

Dün Engelliler Günü’ydü… Kimilerinin ‘özürlü’ dediği, kimilerinin ‘engelli’ demeyi tercih ettiği kişilerin günü…

Hani hâlâ yollarda yürümelerinin, tekerlekli sandalye sürmelerinin kendileri için tehlikeli olduğu insanların…

Hani hâlâ bir binaya girmek için bir hayli engeller atmaları gereken insanların… Çünkü birçok binada engelliler için ne giriş yapılmış, ne bir asansör konulmuş… Onlar yine hatırlanmamış…

Onlar yine işe alınırken zorluk yaşıyorlar, onlar halen hayatlarını idame ettirirken bile birçok engeli aşmak zorunda kalıyorlar… Gidebildikleri yerde girebilecekleri tuvalet bile bulamıyorlar… Onlar hâlâ ‘onlar’ diye sözetmek durumunda kaldığımız insanlar…

Şimdi ‘onlar’ ama yarın onların arasında ‘biz’ de olabiliriz. Biz veya onlar… Sonuçta insan… Durumlarından dolayı hayatı farklı yaşamak durumunda kalan engelliler için o kadar çok yapılacak şey var ki!.. Yapılması gerekenleri yine kendileri yapmak durumunda kalıyorlar. Onlar yapıyor, biz de “ne güzel yaptınız” diyoruz. Peki ya destek vermesi gerekenler, onlara hayatı kolaylaştırmak durumunda olanlar… Yarın olabileceğiniz durumu aklınızdan hiç çıkarmayın sakın.  

Arşiv Haberleri