Ne deve, ne kuş!

Cenk Mutluyakalı

“Bir kararın eşiğindeyim, bir adım ötesi yalnızlık” diyor Portakal Yokuşu'nda Asuman Toprak Deniz.

İnsanı yalnızlaştıran, sessizlikler değil kalabalıklar oluyor çoğu zaman...
Çünkü kalabalıklar, gözleriyle kemiriyor, dilleriyle hapsediyor yaşamı…

Çok daha seçici davranıyorsunuz, serpildikçe… İnsan içinden geçmek yerine göğe kaçmak istiyorsunuz; kıyıya, denize, çam kokulu bir yokuşa, kekik örtülü bir yamaca, fısıltıya kaçan tüm seslerin uzağına ve soluksuz öpüşlere koşarak…

Öyle kuru kalabalıklar yerine, samimi ve sahici dostlarla örmek istiyorsunuz, ömrün örtüsünü…

***

"Bir adım ötesi özgürlük" diyorsunuz, onca kararın eşiğinde, yorgun zamanların yokuşlarını tırmanırken…

“Ne iyi insansınız öyle" değil mi? Kimseyi incitmemişseniz eğer… Kimsenin ayıbını yüzüne çarpmamışsanız… Kimseleri sorgulamamış, utandırmamış, kızdırmamışsanız… O yalancı iyilikle, kendinize büyüyor yükünüz…

***

Devekuşuna “” demişler, “ben deveyim” demiş.
O zaman “koş” demişler, “ben kuşum” demiş.
Herkes işine geldiği gibi bir başka yüzle yüzünüze baktığı yüzsüz zamanların eşiğindeyiz birlikte…

Ne deveyiz…
Ne kuş!

***

Biri ellerini uzattı, sesimizi aldı önce…
Çoğumuz gönüllü verdi, “al” dedi, “sesimi al, keyfime dokunma…”

Biri ellerini uzattı, gözlerimizi aldı sonra…Çoğumuz gönüllü verdi, “al” dedi, “gözlerimi al, yalanıma dokunma…”

Biri ellerini uzattı, yüreklerimizi istedi.
Kimini aldı… Kiminde yürek yoktu…

***

Bir kararın eşiğindeyiz, bir adım ötesi yalnızlık…

Ne kadar yürek kalmışsa geride, ne kadar ses, soluk, göz, ağız… 

Ne kadar yüz kalmışsa…

Kim bilir yeniden doğarız, adalı sancılarla, mavi köpüklerin ortasından…

Yine kalkarız düştüğümüz yerden, uzanmış berrak ellere sarılarak, onca kara lekeyi, talancının yüzüne vurarak…

Umudun tarifini arıyorum bazen bir aynaya bir de ötesine bakarak…