Nasıl Bir Okul?

Salih Sarpten

Eğitim sisteminde asıl üretim işlemi okulda gerçekleştiği için eğitimin en stratejik ve vazgeçilmez öğesi de okuldur. O halde eğitim sisteminin başarılı olabilmesi, okulun bilimsel ilkelere göre kurgulanmış olmasıyla yakından ilişkilidir.

Kamu okullarımız durumu düşünüldüğünde yaşadığımız eğitim sorunlarını da rahatlıkla belirleyebilirsiniz:

  • Tıklım – tıkış sınıflar,
  • Öğretmen eksikliği nedeniyle boş geçen dersler,
  • Alt yapı ve donanım eksikliği
  • Okul bahçelerinin ve kapalı alanların pedagojik standartlardan çok uzakta olması en önde gelen sorunlar olarak karşımıza çıkıyor.

Bir de bunlara eğitimdeki plansızlık, kaynakları akılcı kullanamama, partizanlık ve adam kayırmacılığını eklerseniz eğitim sistemimizin neden başarısız olduğu gün gibi ortaya çıkar.

Şüphesiz başarısız olmanın nedeni çoğu zaman vizyonsuzluktur. Kıbrıs Türk Eğitim Sisteminin de bir türlü başarıyı yakalayamaması, özellikle kamu okulların gelişimine yönelik bir vizyonun bulunmamasıdır.

Her şeyden önce eğitimi yöneten anlayışın “çocuğun yüksek yararı” yaklaşımının ne demek olduğu anlamalı ve sistemi bunun üzerine kurgulamadır.

“Çocuğun yüksek yararını amaçlayan bir okul nasıl oluşturulur?” Eğitimle ilgili alınacak her kararda bu soruyu ön planda tutmak önemlidir.

Mesela; tercihiniz hangisi olurdu?

Şehrin dışında, kocaman binalarda, öğrencileri otobüslerle taşıyacağımız kalabalık sınıflar ve kontrol edilemez öğrenci sayısına ulaşan büyük okullar mı? Yoksa şehrin içinde ideal öğrenci sayısında sınıf ortamları olan, çocukların yürüyerek ya da bisikletiyle gidebileceği küçük okullar mı?

Buradaki tercihiniz bile çocuğun yüksek yararını nasıl gözeteceğinizin ile ilişkilidir.

Elbette dahası var. Çocuğun yüksek yararını amaçlayan okul;

  • Tüm öğrencilere katılımcı ve eşitlikçi bir öğrenme deneyimi ile gereksinimlerine ve tercihlerine en iyi şekilde yanıt veren ortamı sağlamalıdır.
  • Çocuğun fiziksel, psikolojik, zihinsel, sosyal ve duygusal gelişimini akademik başarının gölgesinde kalmayacak şekilde dikkate almalıdır.
  • Çocuklara oyun, sosyalleşme, hareket, akranlarıyla bağ kurma ve bir arada yaşamayı deneyimleme olanağı sağlamalıdır. Dahası bu olanağı tüm okullarda, tüm çocuklar için sağlanmalıdır.
  • Öğretmenlerin diyalog ve meslektaş dayanışması içerisinde bilgi ve deneyim paylaşımında bulunduğu, uzmanlıklarını sunduğu, kişisel ve profesyonel gelişim fırsatı edinebildikleri yer olmalıdır.

Geçtiğimiz öğretim yılında okullarımızda yaşananlar; çocukların yüksek yararı yerine, siyasi kaygıların öne çıktığı, çocuklarımızı ayrıştırdı, hatta ihmal ve istismara varan uygulamalarla karşı karşıya bıraktı.

Okul, öğrenci için vardır. Ve çocuğun yüksek yararı için kurgulanmalıdır. Bu yararı gözetmeden yapacağınız her şey eğitim bilimi ilkelerine ve pedagojiye aykırıdır.


Gülmece

Kıbrıslı Astronot 

Uğraşa didine Kıbrıs’ta bir uzay mekiği yapılır, Mars'a insan gönderecektir. Sadece bir kişi gidebilecek. Ancak tecrübesizlik olduğundan bu ilk yolculuğun çok tehlikeli olacağı aşikardır. Bu nedenle gönüllü bir Astronot adayı bulunmaz ve münhal verilir. Münhal şöyledir: “Marsa gitmek isteyen Astronot aranmaktadır. Üstelik aday olacaklar istedikleri ücreti kendileri belirleyebilir.” Başvurulardan sonra adaylarla mülakat yapılmaya başlanır.

Birinci aday bir öğretmendir ve şöyle der: “Geleceğimiz için çok önemli olan bu görevi, 1 milyon TL’ye kabul ederim.”

İkinci aday bir doktor ve şöyle der: “Sağlıklı yarınlar için çok önemli olan bu görevi 2 milyon TL’ye kabul ederi.”

Üçüncü aday bir politikacıdır, mülakatı yapanların kulağına doğru eğilir ve şöyle der: “Vatanım için çok önemli olan bu görevi 3 milyon TL’ye kabul ederim; 1 milyonu bana, 1 milyonu size, 1 milyonu da öğretmene verir onu göndeririz.”


Okumuş muydunuz?

Hayatın en önemli derslerinden biri, yaptığımız şeyleri neden yaptığımızı anlamayı öğrenmektir.

Anthony Robbinns