Nasıl Bir Eğitim? Nasıl Bir Toplum?

Salih Sarpten

Ülkemizdeki yükseköğretim alanı “sahte diploma ile kolay diploma” arasında ezilmeye devam ediyor. Benzer biçimde Türkiye’deki üniversiteler de hem yönetsel hem de akademik anlamda ciddi eleştiriler almaya Türkiye yükseköğretimi de erozyonlar yaşamaya devam ediyor.

Bu erozyon hem Türkiye’deki hem de üniversitelerimizi tercih eden öğrenciler bağlamında ülkemizdeki yükseköğretim alanının kalitesini doğrudan etkiliyor.

Türkiye Üniversitelere giriş sınavı olan 2025 YKS sonuçlara göre;

  • 40 bin aday sıfır çekti. Sıfır almak için ekstra çaba göstermek gereken bir sınavda 40 bin 818 genç “sıfır” (0) almayı başardı.
  • TYT'de (Temel Yeterlilik Testi) sınavında ortaöğretim son sınıf öğrencilerinin doğru cevap sayısı ortalamaları şöyle oldu:
  •  Temel Matematik (40 soru) testinde 6,6
  •  Temel Fen Bilimleri (20 soru) testinde 4,6.
  • AYT'de (Alan Yeterlilik Testi) sınavında durumlar daha da vahim:
  • Matematik testi ortalaması 6,8
  • Fizik testi ortalaması 2,5
  • Kimya testi ortalaması 1,8
  • Biyoloji testi ortalaması 2,5 oldu.

Bu sonuçlarla bilim toplumu olmak mümkün değildir.

Genel ortaöğretim kademesindeki eğitim-öğretim uygulamalarının çok büyük bir kısmını Türkiye’den transfer ettiğimiz gerçeğinden hareketle KKTC’nin geneli için de benzer şeyleri söylemek yanlış olmaz.

Çocuklarımız için "bir diplomaları olsun, hayatlarını kurtarsınlar" düşüncesine sahipsek bilelim ki geleceğe giden yolda saygın bir yaşam oluşturmak için diploma sahibi olmak yeterli değildir.

Kanımca bu anlamda yaptığımız en büyük hatalardan birisi eğitimdeki genel ortaöğretim kadememizi başat öğretim programları açısı Türkiye eğitim sistemine kurgulamaktır.

Bir an önce genel ortaöğretim kadememizde nitelikli bir dönüşümü başlatmalıyız. Liseden mezun olan her öğrencimize nitelikli bir yükseköğretim programı kazabilecekleri akademik bilginin yanında

  • Bireysel sorumluluk,
  • Sosyal sorumluluk,
  • Eleştirel düşüme,
  • Bilgi ve medya okuryazarlığı,
  • Yaratıcılık ve entelektüel merak,
  • Problemi tanımlama, formüle etme, çözme ve iletişim becerilerini kazandırabileceğimiz programları sistemimize entegre etmeliyiz.

Eğitimi yönetenler; taşıdığınız sorumluluğun önemini kavrayın. Geleceğini görmekte zorlanan bu topluma sürekli sıfır çektirme vebali sizin boynunuzdadır.


Gülmece

Bekçi 

Devlet bir gün geniş ve boş bir araziye geceleri göz kulak olacak bir bekçi işe almaya kara verir.

Bir süre sonra düşünülür; “Peki talimatlar olmadan bekçi işini nasıl yapacak.” Bir planlama birimi kurulur ve planlamayı yapmak üzere iki kişi işe alınır.

Bir süre sonra; “İşleri yapıp-yapmadıklarını nasıl kontrol edeceğiz” diye düşünülerek İki denetmen işe alınır, biri denetim yapar diğeri raporları yazar.

Bir süre sonra; “Bunların maaşları nasıl hesaplanıp sonra; tartışılır ve bir muhasebe şefi, bir katip, bir de istatistikçi işe alınır.

Bir süre sonra; “Peki bunlardan kim sorumlu olacak” diye düşünülür ve bir müdür ve iki de müdür yardımcısı işe alınır.

Bir süre sonra, ülkede ekonomik kriz çıkar ve bütçedeki masrafları kısmak için bekçi işten çıkartılır…


Okumuş muydunuz?

Demokrasi, hak ettiğimizden daha iyi yönetilmeyeceğimizi garanti eden bir sistemdir.

George Bernard Shaw