Namık Kemal Büstünün Açılışı-1953-Mağusa

Eralp Adanır

Gerek Türkiye gerekse Kıbrıslı Türkler için önemli bir yere sahip olan yazar-şairlerden biri de Namık Kemal’dir.

Namık Kemal, sadece bir şair-yazar olarak değil, dönemin idaresi tarafından Mağusa’ya sürgün edilmesiyle ve bugün Mağusa Namık Kemal Zindanı olarak isimlendirilen mekânla da, Kıbrıslı Türkler için apayrı bir yere sahiptir.

Buna ek olarak 1872’de kaleme aldığı dört perdelik tiyatro eser, “Vatan Yahut Silistre”, Kıbrıs Türk Tiyatro tarihimizin oluşumunda sahnelenen önemli eserlerden biri olmuştur.

Eserin Anadolu’da ilk sahnelenmesinden sonra izleyicilerin heyecana gelerek başlattıkları gösteri ve olaylar; yazarın tutuklanarak Mağusa'ya sürülmesinin de sebebi olmuştur.

15 Mart 1953 tarihinde ise Namık Kemal’in, Mağusa’da büstünün açılması ise o yıllarda Kıbrıslı Türkler için önemli bir gün olarak tarihe geçmişti.

Bozkurt gazetemizin o yıllardaki yayınlarıyla o günlere gidiyoruz.

 

“Bozkurt Gazetesi, 16 Mart 1953, syf:1

Mağusa dün tarihî ve unutulmaz bir gün yaşadı.

Büyük Vatan ve Hürriyet Şairi NAMIK KEMAL’in Büstünü heyecanlı, fakat şuurlu bir tezahürle Türk göklerine yükselttik.

Bu tarihî gün Türk Kıbrısın gönlünde Türklük var oldukça yaşayacaktır.

Dün Mağusa tarihi ve mahşeri bir gün yaşadı. Adanın her köşesinden gelen binlerce Türk Namık Kemal büstünün açılış töreninde hazır bulunmuş bir kere daha milli heyecanlarını tazelemiş, imanlarına yepyeni bir meş’alenin daha alevini eklemiştir. Büyük Vatan ve Hürriyet şairi Namık Kemal’in büstünün Mağusa’ya dikilişi Türk Kıbrısın Türk ismini bir kere daha ebedileştirmiş, bir kere daha adanın Türk varlığını tarihe mal etmiştir. Bu tarihî gün, Türk Kıbrısın gönlünde Türklük var oldukça yaşıyacaktır.

Tören ö.s. Saat 2.30’da İstiklâl Marşı ile başlamış ve Kıbrıs Türk Lisesi tarafından çalınan milli marşımız ayakta tek bir vücut, tek bir kalp halinde dinlenmiştir. İstiklâl Marşını müteakip, Türk Gücü adına sekreter İbrahim Mahmut Atamtürk, bu tarihî günü varlıklarıyle bir kat daha şereflendiren Kıbrıs Türk cemaatına teşekkür etmiş ve bu eserin meydana gelmesindeki çalışmaları anlatmıştır.

Atamtürk’ten sonra, Kıbrıs Kurumlar Federasyonu Başkanı Bay Faiz Kaymak veciz bir hitabe ile kurdelayı kesmiş, Namık Kemal’in şahsiyetini anlatan kısa fakat özlü bir konuşmada bulunmuştur. Bay Faiz Kaymak’tan sonra söz alan Mağusa’nın tanınmış eşrafından Bay Hasan Galip, günün ehemmiyetini belirten bir nutukla, Namık Kemal’in şahsiyetini anlatmış ve coşkunca alkışlanmıştır.

Lisemizin Türkçe öğretmeni ve değerli şair İbrahim Zeki Burdurlu, “Mağusa’da Bir Zindan” isimli şiirini, içten gelen çok samimi bir duygu ve heyecanla okumuş ve takdirle alkışlanmıştır. Burdurlu’dan sonra Lisemizin Felsefe hocası sayın Zeki Peser söz almış ve “Büyük Adam Namık Kemal’in Şahsiyeti” mevzuunda bir konuşma yapmış. Sayın Zeki Peser’in bu konuşması, dinleyiciler üzerinde heyecanlı bir tepki uyandırmış ve dinleyenleri coşturmuştur. Sayın Peser’den sonra kürsüye gelen genç şairimiz Mustafa İzzet Adiloğlu, coşkun ve samimi bir heyecanla kendi yazdığı “Namık Kemal” şiirini müstesna bir tarzda okumuş ve coşkunca alkışlanmıştır. Talât Yurdakul’un Namık Kemal hakkındaki veciz hitabesi dinleyiciler üzerinde derin bir heyecan uyandırmıştır. Faruk İ. Hasek, İhsan Uhri, Namık Kemal hakkında birer konuşma yaptıktan sonra Viktorya Mezunlar Kurumu adına bir şiir okunmuş ve genç şair Özdemir M. Özen tarafından Namık Kemal’in ebedi şahsiyeti hakkında bir konuşma yapılmıştır. Daha sonra Mağusa Hukukçularından Ahmet Zaim, “Hürriyet Kasidesi”ni okumuş ve Mağusa Orta Okul öğretmeni Bay Ali Süha da “Namık Kemal Büstünün İfade Ettiği Mana” mevzuunda bir konuşma yapmıştır.

Lise Mezunlar Kurumu adına genç şair Hami T. Özsaruhan’ın da Namık Kemal’den okuduğu şiir de heyecanla karşılanmış ve takdirle alkışlanmıştır. Bay Hami’den sonra, değerli şairimiz ve gazeteci arkadaşımız Bay Özker Yaşın “Namık Kemal ve Kıbrıs Türkleri” mevzuunda hakikaten kıymetli bir konuşma yapmış, Namık Kemal’in şahsiyeti ve hürriyet mücadelesi üzerinde esaslı bir şekilde durmuştur. Yaşın’dan sonra, Mağusa Ortaokul Korosu tarafından marşlar okunmuş ve çok beğenilmiştir.

Abohor Işık Kulübü adına okunan “Vatan İmdadına” şiir de çok beğenilmiş ve alkışlanmıştır. Viktorya ve Lise Mezunlar Kurumları adına Namık Kemal’in şiirlerinden bestelenerek okunan şiirler beğenilmiş ve alkışlanmıştır.

Bu tarihî gün akşama doğru yine Lise Bandosunun çaldığı İstiklâl Marşı ile sona ermiş ve yüreklerde millî hislerin tazeliği içerisinde Türk halkı kendi yuvalarına çekilmişlerdir. 15 Mart tarihi Türk Kıbrısın Türk tarihinde şanlı bir gün olarak yaşıyacak ve yaşatılacaktır. Bu günü yaratanları minnetle anar ve onlara şükran borçlarımızı sunarız.”  

 

Bozkurt gazetesinin detaylı bir şekilde programını verdiği Namık Kemal büstünün açılışıyla ilgili, gazetenin yine aynı tarihli nüshasının 3. sayfasında, bu kez, Tevfik Fikri Beydoğan, açılış ve Namık Kemal’le ilgili düşüncelerini okurla paylaştı.

 

“Bozkurt Gazetesi, 16 Mart 1953, syf:3

Günün Mevzuu:

NAMIK KEMAL

-Tevfik Fikri Beydoğan-

Bu içinde bulunduğumuz hafta, biz Kıbrıslılar için ayrı bir önem kazanmış bulunuyor. Vatan Şairi Namık Kemal’in Mağusa’da bir büstünün merasimle açılması, bizim yerli tarihi günlerimiz arasına girmiş bulunuyor.

Namık Kemal hakkında değişik sözlerle değişik ifadelerle birşeyler karalamak, hemen hemen imkânsız bir vaziyete girmiş bulunuyor. Çünkü, onun hakkında o kadar çok yazılar yazılmış o kadar çok şeyler söylenmiştir ki, yenisini bulmak güçleşiyor.

Esasen Namık Kemal’in büyüklüğünü bilmeyen Türk yok gibidir. Namık Kemal büyüktür. Onun büyüklüğü, san’atkâr oluşunda değil, müstebit bir devirde bütün tehditlere aldırmadan ‘hürriyet’i yarattığındadır. Namık Kemal’in büyüklüğünü şöyle de anlıyabiliriz: Fuat Paşa onun için “Şu Kemal’i asmalı; sonra da ardından ağlamalı!” demiş. Bu cümlede onun uyandırdığı derin intibaların bir reaksiyonunu görebiliriz.

Namık Kemal’in bütün eserlerinde, Ali Ekrem Bey’in de belirttiği gibi, “Vatan” pörporunun türlü işlemleri vardır. Zaten Namık Kemal’in sağlığında karnını yarıp baksalardı taptaze bir vatan göreceklerdi. Şimdi mezarını açıp baksalar “Vatan”ın aynı tazelikle o kemik yığınının içinden fışkırdığını görecekler.

Mağusa, Namık Kemal’i taşımakla onu bize biraz daha yaklaştırmış oldu. Bu yakınlık zindanın mevcudiyeti ile hiç bir zaman eskimedi. Şimdi bir büstün dikilişi bu sevgiyi ve yakınlığı bir kat daha artırmış bulunuyor.”